Sevgili okurlarım, önce başlıkta kullandığım âkil sözcüğünün anlamını sizlere vereyim.

Osmanlıca-Türkçe Lügat şöyle diyor:

“Âkil: Akıllı kimse. Ukalâ.”

★★★

Yıl 2013...

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.

Türkiye’de yine Kürt sorunu, PKK terörü tartışılıyordu.

PKK ile birebir muhatap olan iktidar, ne yapsa beğendiremiyordu!..

Ve Ankara’da önemli bir karar alındı:

“Zor durumdayız. Şimdi bir beyaz sayfa daha açmak gerekiyor. Demokratik açılım ve çözüm süreci adı altında yeni bir şey getirelim.

Bütün Türkiye’yi gezip ahaliye bu çözüm sürecini anlatacak bize bağlı birilerini bulup araziye sürelim.

Bizden yana tavrı olan, halka bunları anlatacak ekipler...

Böylece, oy kaybımızı da önlemiş oluruz!..”

★★★

Devletin bütün kademeleri, özellikle cumhurbaşkanlığı ile başbakanlık seferber oldu ve yeni elemanları seçmeye koyuldu.

İktidara yakın isimler masaya döküldü...

Onların her birine ulaşıldı:

“Başarmamız gereken çok önemli bir görev var. Yeni ekipler oluşturuyoruz. Çok önemli, yeni bir açılım getiriyoruz. Bu süreçte size de yer vereceğiz. Göreviniz size verilen bölgeleri gezip halka durumu anlatmak, bizim yanımıza çekmek olacaktır.”

★★★

Ulaştıklarının çoğu zaten kendi adamları idi... Sadece birkaçı işlerim çok yoğun falan gibi itiraz edecek oldu ama direnecek halleri yoktu.

Türkiye haritası ortaya çıkarıldı, gezecekleri coğrafi bölgeler belirlendi.

Marmara, Ege, Akdeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu, İç Anadolu, Karadeniz.

Seçilen akıllı insanlar (!) bölgeler arasında paylaştırıldı.

Her biri çeşitli yollarla ikna edildi:

“Bu bir vatan görevidir! Türkiye’yi gezip toplantılara katılacak ve ağırlığınızı koyacaksınız.

Yol, yeme içme, otel harcamalarınız devlet tarafından karşılanacaktır.”

Zamanın Adalet Bakanı açıklama yaptı:

“Bunlar vatansever insanlardır!”

★★★

Ayrıntılı çalışmalar yapıldı.

Her bölge için bir başkan, bir başkan vekili, bir de sekreter belirlendi.

Yedi bölge, her bölgeye dokuz akıllı insan!

Toplam 63 kişi.

Biz aptallar olup biteni hayretle izliyorduk.

★★★

Ekiplerde yer almayı kabul edenler arasında çok, ama çok ilginç isimler vardı...

Şimdi unutulmuştur, bazı akıllı insanlarımızı bir kez daha anımsatayım.

Sadece bazılarını...

Sanırım çoğunun ismini iyi biliyorsunuz:

Rifat Hisarcıklıoğlu, Lale Mansur, Nihal Bengisu Karaca, Hüseyin Yayman, Kadir İnanır...

Can Paker, İzzettin Doğan, Sibel Eraslan...

Avni Özgürel, Arzuhan Doğan Yalçındağ, Hilal Kaplan, Fehmi Koru...

Kezban Hatemi, Murat Belge, Yılmaz Erdoğan, Etyen Mahçupyan...

Beril Dedeoğlu, Doğu Ergil, Mustafa Kumlu...

Deniz Ülke Arıboğan, Ali Bayramoğlu, Yücel Sayman, Hülya Koçyiğit...

Kürşat Bumin, Oral Çalışlar, Orhan Gencebay!

★★★

Bazıları şu anda AKP milletvekili, bazıları sendikacı, dönek solcu, gazeteci, yazar, sendikacı, hukukçu, sanatçı...

Ve hele de Lale Mansur, Kadir İnanır, Hülya Koçyiğit, Orhan Gencebay gibi çok değerli, her devrin insanı olan sanatçılar!

TRT televizyonları ile yandaş medyanın onlara her an açık olmasının nedenini, bu listeye bakınca daha iyi anlamak mümkün oluyor.

Bu gibiler Türkiye’yi gezecek, PKK silah bırakacak, terör bitecek ve her şey güllük gülistanlık olacaktı.

★★★

Bizim akıllıların bir bölümü büyük bir hevesle Türkiye’yi gezme turlarına başladı.

Ancak bazıları kıvırtıyor ve kaytarıyordu!

Kaytarmakta haklı oldukları bir süre sonra ortaya çıktı.

Nutuk attıkları yerlerde protesto ediliyor, yuhalanıyor, hakaretlere uğruyor, kovalanıyorlardı.

Ankara ve İstanbul’dan uzaklaşacaksın, işini gücünü bırakıp sağda solda zoraki nutuk atacaksın, üstüne bir de protesto edileceksin, zor işti yani!..

★★★

Abdullah Gül-Recep Tayyip ikilisinin fiyaskoyla sonuçlanan ‘akıllı (!) insanlar’ projesi derhal duvara tosladı.

Aradan geçen yıllar içerisinde hadise şimdi HDP’nin kapatılmasına kadar geldi.

Bu iş siyasettir, her şey olur diyelim de, bizim akıllılar ekibi şimdi nerede?

Pek çoğu bu işin arkasına büyük bir mutlulukla balıklama dalmıştı.

Hepsinin beklentileri vardı.

Hele Lale Mansur, Kadir İnanır, Hülya Koçyiğit, Orhan Gencebay ve ötekiler...

Sözünü ettiğim süreç size ne getirdi, ne götürdü?

Sizi bırakalım bir yana, görev aldığınız bu demokratik açılım tiyatrosu Türkiye’ye ne kazandırdı?

63 kişi idiniz!

Artık hiçbiriniz bu konuda ağzınızı açamıyorsunuz.

Yazık size.

★★★

Emin Çölaşan’ın notu: Tarih araştırmacısı Doçent Dr. Hüner Tuncer’in bir kitabı daha çıktı:

“Mustafa Kemal’in Çanakkale Efsanesi.” (Cumhuriyet Kitapları.)

Hemen alıp bu hafta sonu bir solukta okumanızı öneririm. Bir konu ancak bu kadar güzel anlatılır. Ellerine sağlık Hüner Tuncer.