Sevgili okurlarım, hemen her pazartesi günü, medyada karşımıza aynı haber çıkarılıyor...

-Kabine bugün toplanıyor.

-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önemli açıklamalar yapması bekleniyor!

Sonra özellikle yandaş televizyon kanallarında kaçınılmaz yayınlar başlıyor:

“Salgına karşı ne gibi önlemler alınacak?

Kapanma gündeme gelecek mi?

Erdoğan azzz sonra canlı yayında!”

★★★

Herkes, milyonlarca insanımız, beyefendinin ağzından çıkacak çok önemli sözleri ekran başında ister istemez merakla bekliyor...

Özellikle iş yeri sahipleri ve esnaf vatandaşlarımız merak içerisinde... Acaba yeni bir kapanma kararı gelir de bizi mahveder mi...

Sağlık Bakanı artık pek konuşmuyor. Oysa her gün konuşur ve son rakamları canlı yayında açıklardı.

Sanırım Saray, onun da kulağını çekti, geri durmasını istedi.

★★★

Koronadan ölenlerin sayısı giderek artıyor. Her gün 300’e yakın insanımız can veriyor.

Oysa bu rakam birkaç hafta öncesine kadar 60-70 dolaylarında idi.

Toplum olarak çok gevşedik.

Maske takmayı artık eskiden olduğu gibi umursamıyoruz.

Sokakta görüyorum, çoğunluk ya maskesiz, ya da koluna takmış.

Bir bölümümüz de hele kapalı alanda değilse, maskesini çenesinin altında adeta yük gibi taşıyor!

★★★

Gerek devlet ve gerekse üniversite hastanelerinin medikal firmalara biriken borçları korkunç boyutlara vardı.

Eski parayla trilyonlar.

Alacaklı firmaların tamamına yakını artık mal vermemeye kararlı ama ellerinden bir şey gelmiyor.

Karşılarına sürekli tehditler çıkarılıyor:

“Mal akışını kesen firmalar hakkında Maliye tarafından soruşturma ve vergi incelemesi başlatılacak, ona göre...”

Maliye’nin vergi incelemesinin ne anlama geldiğini herkes gibi medikalciler de iyi bilir!

Bir hesaba çekildin mi kurtuluş yoktur.

O yüzden, korkularından, mal vermeyi şimdilik sürdürüyorlar.

★★★

Hastaneler tıklım tıklım dolu...

Yatacak yer yok.

Yoğun bakım yatakları derseniz onlar çoktan dolmuş durumda.

Ayakta tedavi görecek hastalara bile haftalar sonrası için ancak randevu verilebiliyor.

Ankara’da Gülhane hastanesinin bir katında sadece korona hastaları yatıyordu. Vakalar çok artınca ikinci bir katı da aynı amaçla hizmete açtılar. Bunlar görülmüyor, bilinmiyor.

★★★

Sağlık personeli yorgun, bitkin...

Bütün bu kargaşa ortamında onlar da virüs kapıp vefat ediyor.

Siz bakmayın Recep Bey ya da Sağlık Bakanı tarafından yapılan açıklamalara... Onlar bize salgın konusundaki gerçekleri söylemiyor.

Bütün amaçları medyayı kullanıp bu yolla bile parti propagandası yapmak.

Rakamlara bakarak gerçekleri biz çıkarıyoruz.

Her gün 300’e yakın vefat...

Binlerce insanın testi her gün pozitif çıkıyor. Hasta sayısı on binleri çoktan aştı. 

Siz o sözüm ona il il boyalı haritalara da bakmayın.

Allah düşürmesin ama yakınınızdaki hastanelere gittiğinizde, ya da giden yakınlarınızla konuştuğunuzda, gerçekleri o zaman öğreniyorsunuz...

Ve düşünün ki futbol kulüpleri para kazansın diye maçları bile seyircilere açtılar.

★★★

Toplumun yarıya yakını ya aşısız, ya da aşı olmak istemiyor.

Bu işin uzmanı falan değilim ama bu saatten sonra yapılacak aşıların da fazla bir işe yarayacağını hiç sanmıyorum.

Maske kullanımı boşlandı!

Aşı olayında tam bir kargaşa yaşanıyor.

Yoğun bakım yatakları tümüyle dolu.

Hastaneler ve sağlık personeli zor durumda.

Hakları verilmeyen sağlık çalışanları yorgun ve artık isyan etme aşamasında.

Bütün bunlara çözüm bulması gereken Sağlık Bakanlığı’nı soracak olursanız çeşitli tarikatların mücadele ve rekabet alanı!

★★★

Uzman hocalardan oluşan sözüm ona bir Bilim Kurulu var. Toplanamıyor, hiçbir iş yapamıyor, karar alamıyor.

Etkinliği sıfır.

Bu sorumsuzluk koşulları altında virüsün hızla yayılmasını hiçbir güç önleyemez.

★★★

Her pazartesi aynı masal... Efendim kabine toplanacakmış, salgını görüşüp önemli kararlar alacakmış!

Sonrası hikaye...

Bayındırlık Bakanı, Eğitim Bakanı vesaire bakanları bu işten ne anlarmış, ne gibi kararlar alacaklarmış acaba!..

Her şey tek adamın diyeceklerine bağlı.

Bu göstermelik toplantılara milyonlarca insanımızı da alet edip sanki önemli kararlar alınacakmış gibi saatlerce ekran başında tutmaktan, sonra ekrana çıkıp en az bir saat propaganda yapmaktan hiç sıkılmıyorlar.

Zaman geçiriyorlar... Türk Milleti ile oyun oynuyorlar, alay ediyorlar.

Oysa büyük bir salgın, çok ciddi bir felaket olasılığı kapımızda.

★★★

Üstelik okullar açıldı, yüz yüze eğitim başladı... Bulaş hızı bu kez küçük çocukları da kapsayacak bir biçimde artış göstermeye başladı.

Ne yapılacağını iktidar bilmiyor, ne yapmamız gerektiğini bizler de bilmiyoruz.

Saldım çayıra Mevlâm kayıra!

Haberiniz olsun...

İşler böyle ciddiyetsiz giderse yeni bir kapanma ile birlikte yeni yasaklar, kısıtlamalar gelebilir.

Baştakilerin sorumsuzluğu nedeniyle kaçınılmaz sona doğru hızla yaklaşıyoruz.