Sevgili okurlarım, Türkiye’de oynanan oyunları artık hepimizin iyi görmesi ve iyi algılaması gerekiyor.

Her yerde, her alanda oyun var.

Hem de vurgunla karışık çok büyük oyunlar...

Çeşitli konularda önceden bir sürü tezgahlar kuruluyor.

En önemlisi, kuranlar dahil hiç kimse sonrasında ne olacağını bilemiyor. Ama bilinen bir tek gerçek var:

Alınan her karar sonrasında birileri malı götürüyor. Hem de çok büyük götürüyor.

★★★

Gidici olduğu varsayılan iktidarı soracak olursanız, her kafadan bir ses çıkıyor.

Ortalıkta bir cumhurbaşkanı var, ne yapılması gerektiğini o da bilmiyor. Kafayı takmış faize!..

Sonra uluorta konuşuyor:

“Biz ekonominin kitabını yazdık!”

Kitap yazmak ciddi bir iştir, acaba nasıl yazmış?

Hele ekonominin kitabını yazmak daha da zordur. Emek gerektirir, bilgi birikimi gerektirir. Kendisinde mutlaka vardır!

Geçenlerde bir kitabının çıktığı söylendi ve çok büyük reklam tantanası yapıldı. İsmini bile bilmediğimiz bu kitabı okumak, okuyunca bir şeyler öğrenmek elbette ki söz konusu değildi...

Zira, iddialı söylüyorum, kapaktaki isim kendisine aitti ama kitabı kendisi yazmamıştı!..

★★★

Peki kim yazdı?

Saray’daki danışmanları örgütledi ama onun imzasıyla basıldı.

Sonra da sanki muhteşem, eşi menendi bulunmaz bir kitapmış gibi beş dile tercüme edildi.

İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca ve Arapça.

Şimdi Türkiye’yi ziyarete gelen yabancı devlet adamlarına müessesenin hediyesi olarak ücretsiz veriliyor!

Bu kitabı okuyan kaç kişi var?

Yandaş medyada sergilenen onca reklam kampanyalarına karşın, kesin sayı bilinmese bile, en iyi olasılıkla birkaç bin kişi!

Kitabı kim bastırdı?

Eğer bana soracak olursanız “Devlet parasıyla bastırıldı” diyebilirim.

Yani işin özeti, “yazdıkları kitabın” serüveni işte budur!

★★★

Talimatları Saray’dan alan ve asla ‘bağımsız’ olmayan Merkez Bankası dün faizleri indirmek zorunda kaldı...

Karar sonrasında, bu yazıyı yazdığım öğleden sonra saatlerinde dolar 11 liraya merdiven dayamıştı.

★★★

Dünyada 190 dolaylarında ülke var.

Acaba kaçının döviz kuru böylesine oynak, kaçının ulusal parası üzerinde böyle oyunlar oynanıyor ve tezgahlar kuruluyor?..

ABD, Çin, Rusya, AB ülkeleri, Venezuela, Uganda, Kazakistan, Kanada, Libya, Afganistan, Kolombiya, Somali, Sudan, Etiyopya, Brezilya, Kanada, Japonya...

Sayın sayabildiğiniz kadar...

Bizim gibi olan ikinci bir ülke yok.

★★★

Her şeyimiz o tek adamın ağzından çıkacak birkaç cümleye bağlı.

Paramız ve ekonomimiz nasıl pamuk ipliğine bağlıysa, 83 milyon insanımız da aynen öyle.

O istiyor, yapılıyor... O istemiyor, yapılmıyor.

İşin ilginç yanı, çevresinde Devlet Bahçeli dahil onu uyaracak, doğruları gösterecek bir tek Allah kulu yok...

Çünkü o ekonominin bile kitabını yazmış!..

Bütün doğruları o biliyor!



Sevgili okurlarım, İspanya başbakanı iki gün önce Türkiye’ye bir ziyarette bulundu...

Görüşmeler sonrasında bizim Recep Bey açıklama yaptı:

“İspanya ile birlikte büyük bir uçak gemisi yapmak istiyoruz!”

Kafalar ister istemez yine karıştı...

Uçak gemisi yapmak zor iştir... Birkaç milyar dolar gerektirir.

Uçak gemilerini sadece dünyanın ekonomi devleri yapıp kullanır.

ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve birkaç büyük ülke daha.

★★★

Türkiye için acaba ne gerek var uçak gemisine?

Uçak gemisini kimlere, savaşa tutuşacağımız hangi ‘düşman ülkelere’ karşı kullanacağız Allah aşkına!    

Karadeniz’de Rusya, Ukrayna, Gürcistan...

Akdeniz’de Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Kıbrıs Rum yönetimi, Yunanistan, İtalya, Fransa, İsrail, Lübnan.

Yakın denizlerimiz bu kadar!

★★★

Peki ama biz bu sözde uçak gemisini ‘savaşa tutuşacağımız (!)’ hangi ülkelere karşı nasıl kullanacağız?

Büyük ülkeler buna izin verir mi?

Bu geminin Türkiye’ye maliyeti kaç milyar dolar olacak, bu para nereden bulunacak?

İşin ciddiyeti olmadığı şimdiden belli.

Böyle gereksiz propaganda laflarıyla zamanımızı çalmaya hakları yok.