Sevgili okurlarım, Sedat Peker’in adeta bir televizyon dizisine dönüşen açıklamaları sürüp gidiyor...

Ve bizler de, ülkemiz adına utanç verici olan bu ‘diziyi’ hayretle, ibretle, utanarak izlemeyi sürdürüyoruz.  

Burada açıkça söyleyeyim, Sedat Peker’in söylediklerine milletimizin büyük çoğunluğu inanıyor.

Milletin çoğunluğu, belki de tamamı ona inandı.

İktidar kesimi bile onun bugüne kadar anlattıklarını yalanlayamadı.

Devlet desteği ve hükümet parasıyla semiren yandaş medyayı soracak olursanız, onlardan tık yok!

Her konuda efelenen, korkutmaya ve o yolla susturmaya çalışan iktidar kesimi ağzını açıp konuşamıyor.

Deprem öylesine şiddetle vurmayı sürdürüyor ki hiçbiri “Bu adam yalan söylüyor, bunlar olmamıştır” diyemiyor.

★★★

Sedat Peker aslında toplumun bildiklerinin ya da bilmese bile tahmin ettiklerinin tercümanı oldu.

Her videosu milyonlarca kişi tarafından izleniyor.

İzleyenler “Vay bee, bu da mı olmuş” diyor.

Herkes birbirine “Sedat’ı izledin mi” diye soruyor.

Toplam izlenme rakamı 100 milyonu çoktan geçti.

Söz konusu videolar şu anda dünyanın en çok izlenen yayını olmuş durumda.

Senaryo yazarı, seslendiren, yönetmen, başrol oyuncusu hep o!..

★★★

Bizim iktidarın yüce kimselerini soracak olursanız, onlar da nasıl ve ne zaman biteceği bilinmeyen bu diziyi sessiz sedasız izlemekle yetiniyor.

Sonra bir şey yapacaklar mı, önlem alacaklar mı, bilinmiyor.

Elbette bir şeyler yapacaklar ama ne?

O da bilinmiyor.

Acaba öldürülür mü, suikast mı yapılır, sesi başka yöntemlerle mi kesilir, hiçbir şey belli değil.

★★★

Anlaşıldığı kadarıyla Sedat Peker yaşadığı bütün olayları not almış.

O yüzden sağlam konuşuyor.

Aksi takdirde hiçbir insanın belleği böylesine ayrıntılı konuları hiç unutmadan koruyamazdı.

Her videoda yeni şeyler öğreniyoruz.

Dünya liderimiz Recep Bey dahil, pek çok AKP’li, miting ve ziyaretlerinde halka paket paket kahve dağıtırlardı.

Meğer o kahvelerin parası bile Sedat Peker’den çıkarmış.

Hangisini yazmalı!

★★★

Dünyanın her yerinde, hele demokratik ülkelerde, adına “İstifa” denilen bir kavram vardır.

Devletin sorumlu bir makamında görev yapıyorsan ve hele de adın böyle pis işlere, yolsuzluklara falan bulaşmışsa basarsın istifayı, bırakırsın makamını ve sonrasında yargıya gidip hesabını milletin önünde verirsin.

Karşımıza serilen her rezillik, yalanlanması mümkün olmadığı sürece istifayı gerektirir.

Bu rezillik sürecinin içinde kimler yok ki...

Bakanlar, bazı iktidar milletvekilleri, bürokratlar, iş adamları ve daha da ilginç olanı, yandaş gazeteciler var.

★★★

Sedat Peker, pazar günkü son videosunda çok çarpıcı bir iddiayı daha gündeme getirdi.

2018 yılında iş adamı Erdoğan Demirören’e muhteşem (!) bir talimat verilmişti.

“Aydın Doğan Hürriyet ve Milliyet gazeteleri ile televizyon kanallarını satacak. Bunları sen satın alacak ve bize çalışacaksın. Merak etme, biz sana para sağlayacağız...”

Bu olay o günlerde medyaya yansımıştı.

O kadar ki telefon konuşmasında Demirören’in ağladığı bile kayıtlara geçmişti.

Devletin Ziraat Bankası Demirören’e ilk iki yılı ödemesiz 750 milyon dolar kredi vermişti.

Peker şimdi açıkladı:

“Bırakın ana parayı, bu kredinin faizi bile ödenmedi!”

Şimdi bu sözler sonrasında aradan iki gün geçti ve bu konuda devletten yalanlama gelmedi.

Aksi olsa bir saniye bile durmayıp yalanlama yaparlardı.

Demek ki devletin parası bir yandaşa açıkça hortumlanmıştı.

Peki kim verecektir bu 750 milyon dolar olayının hesabını, kim?

Öteki hortumlardan vazgeçtik, hiç değilse bu konuya açıklama getirmeleri gerekmez mi?                                    

★★★

Bütün bunlar olurken yine ileri geri konuşmayı sürdürüyorlar!..

“Vay efendim, bir mafya babasını adam yerine koyup ona cevap mı vereceğiz yani... O kim oluyor da bizden hesap soruyor!..”

İyi de kardeşim, adamın söyledikleri doğru çıkıyor.

Eğer yalan söylüyorsa siz de çıkın ortaya, gerçekleri haykırın.

Eğer olmuyorsa istifa edin.

Bu koşullar altında yapılacak en akıllıca iş budur...

Zira adam inandırıcı oldu.

Toplumu inandırdı.

Yalan söylemediği, üfürmediği, palavra atmadığı ortaya çıktı.

Somut yalanları belgelenmedikçe belleklerdeki kavram hep böyle kalmaya mahkûmdur.

Sonrasını soracak olursanız...

Gün gelir 9 şiddetindeki bu deprem onları da sallar!..

Ve deve kuşlarının başları kumdan çıkar, hesap sorulur.