Sevgili okurlarım, önceki gün öğle vakti bizim avukatlar Serhan Özdemir ve Gökhan Ercan’la yemek yiyoruz.

İkisi de telaşlı...İkisi de yemeği bir an önce bitirip gitmek istiyor.

Aceleleri ne!..

Durumu anlatıyorlar:

“Buradan çıkınca ayrı ayrı üç adliye binasına gidip işlerimizi takip edeceğiz. Bütün binalar ayrı semtlerde ve birbirinden uzak. Acele etmezsek yetişmek mümkün değil...”

Ve birkaç lokma yiyip gittiler.

Nedenini, gerçekleri öğrenince anladım.

★★★

Burası başkent Ankara!..

Ve başkentimizdeki adliye binalarını size Ankara Barosu tarafından hazırlanan belgelerden yola çıkıp çok kısaca anlatmaya çalışayım.

Sıhhiye’de bir merkez adliye sarayı var. Son yıllarda yetersiz kalmaya başlayan, yaklaşık 35 yaşında büyük bir bina.

Şimdi yetersiz kalan o büyük binayı yıllardan beri başka yerlere taşıyor ve boşaltıyorlar. Hiç olmayacak yerlerdeki kiralık binalara...

Saygı Öztürk de dün bizim gazetenin hafta sonu Cuma ekinde aynı konuya değinmişti.

-2013 yılında icra müdürlükleri ve mahkemeleri Sıhhiye’den Yenimahalle sebze meyve hali yanına taşındı. Derme çatma, adliye olmaya uygun olmayan bir bina.

-2016’da iş mahkemeleri ve ticaret mahkemeleri Balgat’ta bulunan bir binaya taşındı. Her gün binlerce insan buraya girip çıkıyor. Böyle bir yerin adliye binası olması mümkün değil! Otelden bozma bir yapı.

-2017 yılında bu defa asliye hukuk, sulh hukuk ve tüketici mahkemeleri Dışkapı semtinde Fetö’nün erkek öğrenci yurdu olarak yapılan binaya taşındı.

-İcra mahkemeleri ve müdürlüklerinin taşınmış olduğu mahkeme binası yeterli olmadı. Bu kez, yine 2017’de Yenimahalle’den Söğütözü semtine taşındılar.

-2021’de ise aile, ticaret ve çocuk mahkemeleri Söğütözü semtinde başka bir binaya taşındı. Yeni adli yılın açılış töreni birkaç gün önce bu binanın önünde yapıldı. 

★★★

Bir avukat olduğunuzu düşünün...

Aynı gün iki veya üç duruşmaya girmek zorundasınız.

Çeşitli semtlerdeki bu adliye binalarına aracınızla gitmek için bu trafik yoğunluğunda en az 50 kilometre yol  yapmanız gerek!

Ama işin daha da vahim bir boyutu var.

Bu yeni binaların tamamı “Gökdelen.”

Hiçbiri adliye binası  olarak yapılmamış.

Bazılarının asansörü de zaman zaman çalışmıyor.

★★★

Bu kulelerin bazıları otel, bazıları öğrenci yurdu, ya da kiralık ofisler binası olarak inşa edilmiş.

Hemen hiçbirinin otoparkı yok.

Bunlardan adliye binası olmaz.

Giden, giren çıkan herkes şikayetçi, yakınıyor.

Avukatlar ve işlerini takip için gelen vatandaşlar ne yapacaklarını şaşırmış durumda.

★★★

İşin çok önemli olan başka bir boyutu daha var...

Birbirine uzak semtlere yayılan bu binaların hemen hepsi kiralık.

Devlet bunlara her yıl çok büyük miktarlara varan kiralar ödüyor.

Bu yüksek kiraları her ay cebe atan mal sahipleri ise mutlu.

Bu mal sahipleri  kimlerdir,  bilinmiyor.

Çok büyük olasılıkla iktidarın yandaşlarından, onların zengin müteahhitlerinden  oluşmaktadır!

★★★

Her birine ne kadar kira ödenmektedir?

O da gizli!

Ticari sır kapsamında.

Evet efendim...

Başkent Ankara’da adliye binalarının durumu böyle.

İstanbul dahil irili ufaklı başka hiçbir ilimizde böylesi yok.

★★★

İşin başka bir boyutu daha var...

Korona salgını hakimler, savcılar ve bütün çalışanlarla birlikte Ankara adliyesini de fena halde vurdu.

Mahkemelerin çoğunda duruşmalar yapılamadı.

Bunun en önemli nedenlerinden biri, yeni binalardaki daracık odalar.

Gelenlerle çalışanlar o daracık odalarda yüz yüze...

Maskeler falan fayda etmedi, çoğunluk bu virüsü kaptı. Bazıları iyileşti, bazıları ise vefat etti.

Bu kiralık kulelere her gün girmek zorunda olan binlerce kişi var...

Hepsi adalet arıyor.

Başkentimizin  dört bir  yanına serpiştirilen bu yeni tip “ticari” adliye binaları Ankara’ya hayırlı olsun!