Sevgili okurlarım, önce size Kanuni Sultan Süleyman hakkında kısacık bir bilgi vereyim.

Osmanlı’nın dünyayı titreten, ancak adaletten hiç ayrılmayan padişahıdır.

46 yıl boyunca tahtta kaldı.

1566’da 72 yaşında iken öldü.

Öldüğünde ordusunun başında, Macaristan’daki Zigetvar Kalesi’nin kuşatmasında idi.

Komutanlar padişahın öldüğünü moral bozulmasın diye askerden gizlediler. İç organları yakında bir yere gömüldü, naaşı gizlice İstanbul’a gönderildi.

Zigetvar iki gün sonra fethedildi.



★★★

Tahtta kaldığı 46 yılın 10 yılı İran ve Avrupa’ya yaptığı seferlerde ordusunun başında geçti. Tam 13 kez sefere çıktı, doğuda ve batıda nice ülkeleri fethedip, nice zaferler kazanıp İstanbul’a döndü.

Donanması Akdeniz ve Kızıldeniz’de düşmanlara kan kusturdu.

Tahtta en uzun kalan padişahtır.

Tek ve en büyük başarısızlığı, ordusunun başında yaşadığı Viyana kuşatmasıdır. Kuşatma eylül ayında geç bir zamanda başlamıştı. Kış bastırmak üzereydi. Sonucun olumlu olmayacağını gördü ve geri çekildi.

Yedi cihanı titreten Kanuni’nin ölümü sonrasında Osmanlı’nın yükselişi bitti, duraklama devri başladı...

Ve sonrasında gerileme ve çöküş...

★★★

Şimdi gelelim bu notları niçin yazdığıma...

Medyaya birkaç gün önce şöyle bir haber düştü:

“Merkezi New York’ta bulunan dünyanın en büyük müzayede kuruluşlarından Sotheby’s yeni müzayedesinin tanıtımına başladı.

İslam dünyası ve Hindistan sanatı konulu müzayede İngiltere’de bu ayın sonunda gerçekleşecek.

Yer alacak eserler arasında özellikle Anadolu’dan parçalar ve Osmanlı devletiyle ilgili sanat eserleri adeta göz kamaştırıyor.

Tarihi el yazması Kuran-ı Kerim, çok değerli halı ve aksesuarların satışa çıkacağı açık arttırmanın en değerli ve dikkat çeken parçası ise Kanuni Sultan Süleyman’ın çok bilinmeyen bir portresi.

Uzun yıllar boyunca özel bir koleksiyonere ait olan tablo, 31 Mart günü açık arttırmaya çıkacak eserler arasında yer alıyor.

Katalogda Süleyman portresi şöyle tanımlandı:

Büyük siyah gözler, kartal gagası gibi hafif kıvrık bir burun, sakal, kesilmemiş uzun ve kırmızı bıyıklar, ince uzun boyun.

Tablonun açık arttırmaya çıkış fiyatı 60 bin pound, yaklaşık 640 bin lira olarak belirlendi.

Fakat yetkililer bu eserin son satış fiyatının 120 bin pound, yaklaşık 1 milyon 280 bin liraya ulaşabileceğini açıkladı.”

★★★

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu bundan birkaç ay önce yine yurt dışında açık arttırmaya çıkarılan bir Fatih Sultan Mehmet portresini Belediye adına satın almış ve Türkiye’ye kazandırmıştı.

Çok da iyi etmişti.

Şimdi Kanuni’nin Türkiye’de olmayan, eşi benzeri belki de bulunmayan portresi ile birlikte Suyolcu zade Mustafa Eyyubi’nin el yazması olan değerli bir Kur’an da satışta ve yabancıların elinde.

Biz bunları alamaz mıyız?

Elbette alırız da bunu önerdiğimizde şöyle diyeceklerdir:

“Kusura bakmayın, bütçede bu işler için para yok. Olsaydı vallahi alırdık!”

Para onların istediği zaman, hele eğer oy getirecekse bol kepçe vardır, istemeyince yoktur.

★★★

Sevgili okurlarım, gelin bu değerli eserleri ülkemize kazandıralım...

Bu konuda benim bir önerim var:

Türkiye Cumhuriyeti olarak biz bu eserleri satın alıp kendi ulusal varlığımıza ekleyelim, müzelerimizde sergileyeyim.

Şimdi bana soracaksınız parasını kimin ödeyeceğini...

Çaresi basittir, onu da hemen söyleyeyim...

Bugüne kadar devletten belli siyasi torpillerle milyarlarca dolarlık avanta ihale koparıp malı götüren müteahhitler var ya...

İktidar onlara küçük birer salma salsın.

Her biri belli bir miktar bağışlasın, sonra vergiden düşsün!..

O paracıklar inanın ki onların dişinin kovuğunu bile doldurmaz.

Kazandıklarının yanında solda sıfır kalır. Ya da 31 Mart günü açık arttırmaya kendileri girip alsınlar, sonra devlete bağışlasınlar. 

★★★

Böylece hem Kanuni’nin portresini, hem de hattat Suyolcu zade Mustafa Eyyubi’nin el yazması çok özel Kur’an’ını memleketimize kazandırmış olalım.

“Haydi bakalım torpilli yandaş müteahhitler, götürdüğünüz yeter. Pamuk eller cebe” diyelim.

Acaba siz ne dersiniz!