Sevgili okurlarım, bizi yönetenlerin Afganistan sevdası (!) kısa bir aradan sonra yeniden hortladı.

Şimdi yavaş yavaş anlıyoruz ki, bunların beyin hücrelerine yerleşmiş olan bu sevda hiç bitmeyecektir!

Konuşuyorlar:

“Büyükelçiliğimizde Taliban’la 3.5 saat süren bir toplantı yaptık. Koşullar uygun olursa Kabil havaalanının işletmesini alabiliriz...”

Bunlar için koşulların uygun olması sadece bir tek nedene bağlı: NATO veya ABD birkaç milyar dolar verirse biz bu işe talibiz!

★★★

Pazarlık başlayacak, bizim uyanıklar devreye Almanya, İngiltere gibi ülkeleri de sokmaya çalışacaklar.

“NATO ve ABD’nin verdiği para yetmez. Kesenin ağzını siz de biraz olsun açın, kumbaramıza para atmaktan çekinmeyin!”

Hatta aynı çağrıyı AB’ye de yapacaklar.

“Haydi arkadaşlar pamuk eller cebe! Bekçilik bizden paralar sizden.”

★★★

Karşımızda Afganistan’ı ele geçiren İslamcı bir terör örgütü var...

Vurdu mu elindeki son model silahları kullanıp deviriyor.

Ya da palalarını çekip saldırıya geçiyor. Hiç kimsenin gözünün yaşına bakmıyor.

Bugüne kadar kaç masum insanın canına bu yöntemlerle kıydıkları belli değil.

Siz bakmayın onların şimdiki “Barışçıl söylemlerine!”

Mecbur kaldıkları için kısa süreli olarak bu yöntemi deniyorlar.

★★★

Kabil havaalanında son bir hafta içerisinde bombalar patladı, 200’e yakın insan can verdi.

Öyle bir ortam ki...

Afganistan ekonomik açıdan batık durumda.

Zaten olmayan bankacılık sistemi çöktü.

İnsanlar hızla açlığa doğru sürükleniyor.

Sefalet giderek artıyor...

★★★

Ve böyle bir ortamda bizimkiler yine para peşinde, ticari çıkar peşinde olacak.

Bastırırsanız paraları, biz bekçiliği kabul ederiz!

Bizde Mehmetçik bol, istediğiniz kadarını Kabil’e göndeririz!

Dikkat ediniz...

Bu at pazarlıkları Afganistan halkının çıkarlarına falan değil, sadece havaalanının korunmasına, işletilmesine ve bizimkilere ödeme yapılmasına yönelik.

Böyle şey olur mu?

Eğer öyle ise, o halde soralım bakalım...

Orada görevli askerlerimizin tamamını niçin çektiniz?

Afganistan halkının yararlanması için o ülkenin okullarına, hastanelerine insancıl yardım etmeyi niçin aklınıza hiç getirmiyorsunuz?

★★★

Daha birkaç hafta önce, bir Afrika ülkesi olan Somali’ye 30 milyon dolar hibe eden siz değil miydiniz?

Sefalet içinde yüzen Afganistan halkına verecek 30 milyon dolarınız yok mu?

Oysa siz paraları Libya’da saçıyorsunuz, başka ülkelerde saçıyorsunuz.

Nasıl olsa hesap soran yok!

★★★

Askerlerimizin tamamını geri çektiklerini açıkladıklarında rahat bir nefes almıştık...

“Oh bee, bu dipsiz kuyudan çıkmayı galiba başaracaklar” demiştik.

Oysa yine yanılmışız.

Bunların derdi at pazarlığını başka koşullarda sürdürmekmiş.

★★★

Mehmetçik, adına Taliban denilen ve doymak bilmeyen bir İslamcı terör örgütünün önüne atılıp feda edilecek bir yem, bir mama değildir.

İster para karşılığında olsun ister parasız, sonuç değişmez...

Mehmetçik Kabil havaalanının bekçisi değildir.

★★★

Bu iktidar keşke basiretli davranıp askerimizi bu para pazarlıklarına hiç girmeden çekebilseydi...

O zaman gerçekten alkışlardık.

Oysa askerimizi çektiler ama işin içine yine para hesaplarını soktular.

Bu işin nereye varacağı merak ediliyor.

Şimdi hiç kuşkunuz olmasın, birileri bizimkilere örneğin “Alın size 3 milyar dolar. Karşılığında bekçilik size emanet” dese, bir sürü tutarsız açıklamalar sonrasında askerimizin yine Afganistan yollarına düşmesi kaçınılmaz olacaktır.

★★★

Sevgili okurlarım, geçtiğimiz dönemlerde Türkiye’de nice iktidarlar görev yaptı. Her birinin bazı hataları vardı ve haklı olarak eleştirdik.

Hiçbirine yalakalık yapmadık.

Ama son 19 yılda bunlar gibisine ilk kez tanık oluyoruz.

Afganistan dünya uyuşturucu piyasasının bir numaralı kaynağı.

Kabil havaalanı ise uluslararası uyuşturucu baronlarının ve kara para aklayıcılarının göz diktiği en önemli yerlerden biri.

Nedir bu oynanan oyun, nedir?

Mehmetçik bu işlere mi bekçilik yapacak?

Ya da ihaleyi alıp havaalanının işletmesini yandaş müteahhitlerine mi devredecekler?



Sevgili okurlarım kadın voleybolu, o saçma sapan futbol muhabbetlerini falan çok gerilerde bıraktı ve Türkiye’nin bir numaralı spor dalı oldu.

Oyuncularımıza ve onların yetişmesinde emeği geçen herkese teşekkürler ediyoruz.

Bütün barajları geçip olimpiyatlara katılıyorlar.

Dünyada yenemediğimiz, ya da karşısında zorlandığımız sadece birkaç takım kaldı.

ABD, Brezilya, Sırbistan ve İtalya başı çekiyor.

★★★

Şimdi Avrupa şampiyonası oynanıyor.

Karşımıza çıkan bütün takımları sırayla yendik ve yarı finale yükseldik.

Yarı finali Sırbistan'la oynayacağız.

★★★

Bunlar boylu poslu güzel, hepsi yabancı dilleri bilen eğitimli kızlar...

İsimlerini bir kez bile olsa magazin cıvıklığına alet etmediler.

Varsa sevgililerini, hatta eşlerini bile hiç tanımadık. Karşımızda bir tek gün özel yaşamlarıyla yer almadılar.

★★★

Milli takım olarak onlar tam kadro öz be öz Türk çocukları...

İçlerinde devşirmeler yok.

Yurt dışından getirilip milli takımda yer alsın diye parayla Türk vatandaşı yapılan kiralıklar yok.

Onlar tam kadro Mustafa Kemal Atatürk’ün kızları.

★★★

Birkaç yıl önce yine Tokyo’da önemli bir uluslararası turnuva vardı.

Günlerden 10 Kasım...

Kızlarımız Türkiye saati ile sabah saat gibi maça çıkacaklardı.

Organizasyondan özel izinler alındı...

Ve saat 9’u 5 geçe salonda binlerce seyircinin, hakemlerin ve rakip takımın önünde Atatürk için saygı duruşunda bulundular.

★★★

Bu son turnuvadaki bütün maçlarını ekranda heyecanla izledim. Bu Avrupa şampiyonasında sadece iki set verdiler.

Her galibiyetten sonra birbirlerine sarılıp topluca Onuncu Yıl Marşı, ya da İzmir Marşı okudular.

Maçları canlı yayınlayan iktidar borazanı TRT’ye bu durumda yapacak tek şey kalıyordu:

Yayını ve coşkuyu o anda kesmek!

TRT’den zaten bu beklenirdi ve görevini, aldığı emri aynen yerine getirdi!

★★★

Şimdi yarı final, yani dördüncülüğümüz garanti.

Şampiyon olmalarını diliyoruz...

Ama şunu bilsinler, olamasalar bile onlarla gurur duyuyoruz. 

Atatürk’ün kızlarına teşekkür ediyoruz.