Sevgili okurlarım, bilimsel dilde adına epidemi denilen bir salgın içimize girmişti ve iktidar önlem almaya korkuyordu.

Oy kaygısı nedeniyle!

İnsanların canının söz konusu olduğu bir ortamda oy hesabı yapılır mı?

Bunu bile yaptılar ve sonunda pes ettiler.

Yasaklar yeniden başlıyor...

Çünkü yumurta artık kapıya dayanmış, alarm zillerinin sesi giderek yükselmişti.

Başka çareleri yoktu.

★★★

Şimdi size, aldıkları olumlu bir karardan söz edeceğim.

Lütfen böyle dediğim için şaşırmayın, gerçekten olumludur.

Ramazan aylarında neler olduğunu hepimiz iyi biliriz.

Belediyeler, kamu kurumları ve özel kişiler tarafından bir ay boyunca her akşam toplu iftar yemekleri düzenlenirdi.

Bu iftarların amacı, kim düzenlerse düzenlesin siyasi idi.

Oy hesabına dayanırdı.

Allah rızası hep ikinci planda kalırdı.

Meydanlarda, caddelerde, cami avlularında ve akla gelen hemen her yerde kurulan bu sofralara büyük rağbet olur, özellikle beleşçi takımı elini çabuk tutup masalara öncelikle çöker ve karnını iyice doyururdu.

Onların oruç tutmakla, dinle imanla falan uzaktan yakından ilgisi yoktu.

Yemekler genelde kuru fasulye pilav ve bir tatlıdan oluşur, yanında ayran verilirdi.

Gecenin geç saatine denk geldiği için toplu sahur yemekleri rağbet görmez ve ikinci planda kalırdı!

Biz bunlara, o sofralarda yapılan din ticaretine ve din sömürüsüne yıllarca tanık olmadık mı?

★★★

Evet, Saray son yılların en olumlu kararını pazartesi günü aldı...

Ramazan boyunca toplu iftar ve sahurlara yasak geldi.

Bence alkışlanması gereken, son yıllarda aldıkları en olumlu bir karardır.

Demek ki salgın açısından bakıldığında çok vahim bir durumdayız.

Bu yasak getirilmediği takdirde neler olacağını, salgının o sofralardan nasıl dalga dalga yayılacağını görmüşlerdi.

Türkiye genelinde belki de milyonlarca kişi her akşam o beleş sofraları lebalep dolduracak, maskeler falan fora edilecek ve çoluklu çocuklu ahali yemeğe yumulacaktı.

★★★

Ancak, işin bir başka boyutu daha var...

AKP bu yasağın altından nasıl kalkacak?

Zira dinci tabanından yakınma sesleri çok yakında yükselmeye başlayacak.

Bu yasaklar kendi tabanından ciddi eleştiri alacak, tepkiler içten içe bile olsa giderek artacak.

Acaba bu yasağı birkaç gün sonra gevşetmek zorunda kalırlar mı, henüz bilmiyoruz.

Yani bir süre sonra “İftar sofraları yasağı kaldırılmıştır” derlerse sakın ola ki şaşırmayalım!



Sevgili okurlarım, elime çeşitli zamanlarda yazarları tarafından gönderilen çok güzel, öğretici ve mutlaka okunması gereken kitaplar geçiyor. Hemen hepsini okumaya çalışıyorum.

Son haftalarda gelen çok ilginç kitaplardan bazılarını sizlere kısaca sunayım, istediğinizi siz alıp okuyun.

Önce bizim gazetenin yazarlarından başlayayım.

-Rahmi Turan abimizin iki kitabı... İkisi de Sözcü Kitabevi tarafından yayınlandı, ikisi de fıkralardan oluşuyor.

“Tebessüm, Kana En Hızlı Karışan İlaçtır.”

Ve son çıkan ikincisi:

“Baba’dan Fıkralar.”

Rahmetli Süleyman Demirel’den esinlenen, çoğu onun sözlerinden ve esprilerinden oluşan bir mizah belgeseli.

-Yazılarını Sözcü’de her pazartesi günü zevkle okuduğumuz Sinan Meydan’ın son kitabı “Yakın Tarih İçin Pusula.” (İnkılâp Kitabevi.)

Cumhuriyet döneminde yaşadığımız olayları ve atlattığımız nice badireleri anlatan, kolayca okunan araştırma kitabı.

-Emekli Tümgeneral Osman Özbek’in son kitabı “Bir Ankara Hikayesi. Tarih, Toprak ve Bir Çocuk.” (Sia Yayınevi.)

Başkent yapılan Ankara’nın tarihî özgeçmişi...Ve gençliğini orada geçiren küçük Osman Özbek’in eski Ankara’da yaşadıkları.

-Kızıltan Ulukavak’ın kitabı “Safranbolu. Korumada Tarihsel Süreç.”

Bu güzel kitabı Safranbolu Belediyesi çıkarmış, piyasada bulacağınızı sanmıyorum. Belki belediyeden istenebilir.

Büyük koruma altındaki Safranbolu ilçesinin fotoğraflarla öyküsü.

Çeşitli ilgi alanlarında en az bir kitap!.. Okuyun, beğeneceksiniz.