MAÇ başlarken, iki isim önemliydi benim için... Gareth Bale, 91 maçta 33 gol, Shaqiri, yine aynı maç sayısıyla 23 gol bulmuştu. Geçen turnuvada, Galler yarı finali yakalamıştı. Galler, İsviçre’yi kendi yarı sahasında karşılarken, hücum alanında kanat organizasyonlarıyla tehlike yaratmak istedi. İsviçre, topun daha fazla kendisinde kalmasını hesaplamıştı. Moore’un iyi kafa vuruşunu, İsviçre’nin tecrübeli kalecisi Sommer’in nefis çıkarması, ilk devrenin en önemli anlarından biriydi.

İSVİÇRE AĞIRLIĞINI HİSSETTİREN TARAFTI


Uzun süre, iki takım da savunma güvenliğinden taviz vermedi. İsviçre’de Seferovic, kalitesini her zaman gösteren bir oyuncu... Savunmada Mepham ve Rodon, onun üzerinde konsantrasyonlarını kaybetmemeye çalıştılar. İsviçre, maçta ağırlığını daha çok hissettiren taraftı... Bunun sonucunda Embolo, İsviçre’nin beklediği golü attı. Gelelim Gareth Bale’a... Maalesef “golfü futboldan daha çok seviyorum” açıklaması gerçek gibi... Sıradanlaşmış, umursamaz görüntüsü, bir yıldızın kendi isteği ile çöküşünü anlatıyor sanki... Galler savunmasını çok hırpalayan Embolo, maçın en iyisi olarak sahneye çıktı.

Bundesliga ağırlıklı bir takım olan İsviçre, takım oyununda Galler’e göre üstündü. Galler, en önemli kozu olabilecek fizik ve yan top üstünlüğünü uzun süre sahaya yansıtmadı. Ta ki Moore’ın kafa golüne kadar... Son bölümde, Galler’in presi İsviçre’nin balansını biraz bozdu. Sonuçta, bu maçın berabere bitmesi, bizim işimize yarayacak bir tablonun ortaya çıkmasına sebep oldu.