MİLLİ maç dönüşleri zordur. Tam kadro ile antrenman yapamazsınız. Pandemi koşulları sonrası, ‘hangi oyuncunuz pozitif çıkacak’ diye bir kâbus da peşinizde olduğu için, maçın içinde dalgalanmalar görebilirsiniz. Bu cümleyi yazarken, dakikalar 32’yi gösteriyordu. Sadece 3 şut vardı. Uyku getiren maç şartları için her şey uygundu. Hatayspor, bu ligin, gol yollarında zorlanmayan ender ekiplerinden biri... Galatasaray’ın saha içi akortsuzluğu, ev sahibinin işine yarayacaktı ve öyle de oldu. Önce, Akintola hazırladı, Diouf attı. Sonra, Ribeiro vurdu, fark ikiye çıktı. Galatasaray, topa daha fazla sahip olsa da tepkisiz oynadı, ilk yarıda... Bloklar arasında bağlantı, hep kopuk kaldı.

ŞAMPİYONLUK, çok değerli bir başarı... Ama hiçbir şey, mücadelesiz kazanılamaz. Bu anlayış sahada olmayınca, 2 gol gördü kalesinde, Galatasaray... İsabetli şutun yok... Orta girişimin çok zayıf... Bu görüntünün tarifi, çöküştür. Feghouli, Mohamed, Arda, Saracchi, inanılmaz bitiktiler...

ÇIKTILAR, ama maç 2-0’dı. Değişiklikler, önde baskı isteği, pozisyonlar getirdi, Galatasaray’a... Falcao’nun kafa vuruşu direkten dönmese, Galatasaray’ın moral motivasyonu çok yükselebilirdi. İkinci yarının büyük bölümünde, savunma orta çizgiye yakın oynadı. Boupendza oynasaydı, Galatasaray defansı çok zor durumlara düşerdi. Fazla risk ateşle oynamaktır. Diouf, üçüncü golü atarken bunu kanıtladı. Hatayspor, oyunun ritmini iyi kontrol etmenin karşılığını aldı, böylece... Popov’un, VAR’la gelen kırmızı kartı, oyunun gidişatını değiştiremezdi. Süre yoktu, istek hiç yoktu. Son iki maçta 7 gol yedi, Galatasaray. Zirve mücadelesinde bu, kabul edilemez. Hırs, mücadele, istek olmayınca, çöküş kaçınılmaz olur.