1976 yılı... Arjantin, büyük ekonomik çöküşün altında eziliyor. Sokaklarda halk huzursuz. Şiddet eylemleri var. 24 Mart günü, General Rafael Videla yönetime el koyduğunu açıkladı. Artık yeniden yapılanma dönemi başlıyordu. Sloganı buydu, yeni yönetimin... Ama bu yıl, Arjantin’de kirli savaş başlıyordu, aslında... Stadyumlar, hapishane haline getirildi. Suçluluğu belli olmayan binlerce insan gözaltına alındı. 400 işkence merkezi oluşturuldu. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, “Ne yapacaksanız, çabuk olun” diyerek, General Videla’ya ülkesinin desteğini açık açık dile getirdi. Korkunç bir baskı başlamıştı, Arjantin’de...

Videla, bütün projelerin askıya alındığını ve tek hedeflerinin, ülkelerinde düzenlenecek “1978 Dünya Kupası” olduğunu açıkladı. Futbol, yine birçok şeyin üstünü örtecekti. 30 bin kişi kayboldu. Kurşun harcamıyorlardı. Yakalanan çoğu masum insan, iğne ile uyutuluyor ve askeri nakliye uçaklarından denize atılıyordu. Tam bir vahşet yaşanıyordu, Arjantin’de... ABD’li Burson şirketi, halkla ilişkiler işinde iyiydi. Onlarla anlaşan yönetimin tek isteği vardı. Kupayı öne çıkarmak, Arjantin’in artık bir barış ülkesi olduğunu dünyaya anlatmak. Ama ülkede, günde 200 insan kayboluyordu. FIFA, ülkede yaşananlara kayıtsızdı. Biz, futbolun güzelliğine bakarız düşüncesindeydi, her zaman olduğu gibi...

Darbenin ilk bölümünde, işkence kampı olan stadyumlarda güvercinler uçuruluyor, ardından maçlar bekleniyordu. River Plate stadının birkaç sokak ötesinde, insanlar kapatıldıkları binada öldürülürken, maçlar oynanmaya başladı. Kissinger’e göre bu, barış kupasıydı. Bu olay, protesto bile edilemiyordu. Çünkü bunu yapmak, ölmek demekti. Stat görevlileri, eylem yapmaya karar verdiler. Bütün dünyanın canlı olarak izlediği maçlarda, direklerin zeminle birleştiği bölgeyi siyah şerit ile boyadılar. “Neden böyle yapıyorsunuz?” diye soran yetkililere, “Ülke futbolunun unutulmuş geleneğini canlandırıyoruz” cevabını verdiler. Bu protestoyu akıl eden stat görevlisi Ezequiel Valentini ise hiç yakalanmadı ve yıllar sonra konuştu:

“Kupayı kazanmak için her şeyi yaptılar; doping, şike, psikolojik baskı... Ama bizim protestomuzu çözemediler. Neden biliyor musunuz? Çünkü futboldan anlamıyorlardı!”