Kendi evinde ‘Taç atışından gol yemek’ derim, ben buna! Galatasaray maça 1-0 mağlup başladı. Luyindama, Samudio’yu gördü, ama geç kaldı. Karşılayamadı ve Çaykur Rizespor attığı golle, büyük moralle oynamaya başladı böylece. Ama oyun ezberi bozulmadı, ev sahibinde. Yedlin’in beraberlik golü için çok beklemedi, Galatasaray. Yalnız, Galatasaray ilk golü yediği maçlarda, bu sezon galibiyet alamamıştı. Bu hususu yazmadan olmaz.

Çift santrfor oynarken, orta alan iyi baskı yapıp, iki yönü kusursuza yakın oynamalı. Ancak o zaman bu mekanizma işler.

Bireysel yetenekler, bu tür anlarda, birden ortaya çıkar. Emre Akbaba’nın gol vuruşu şiir gibiydi. Stat dolu olsa, bu gol ayakta alkışlanırdı. Öne geçince, bireysel hatanın faturası yine ortaya çıktı. Bu kez, Marcao ve Boldrin affetmedi.

İkinci yarıya, Çaykur Rizespor çok cesur başladı. Bu anlayış, Galatasaray’ın beklemediği bir oyun yapısıydı. Kazanılan penaltıyla, evinde üçüncü golü, Skoda ile kalesinde gördü, Galatasaray. Rakip yarı sahada çok adamla gol ararken, Rizespor’un çabuk atakları, dün çok baş ağrıttı. Ama yenik oynarken, risk almaya mecbursunuz. Onyekuru ve Kerem’in oyuna girmesinde bütün plan, rakibin birinci bölgesinde iyice etkili olmak düşüncesiydi. Arda ve Feghouli ile bütün kozlarını ortaya koydu, Fatih Terim.

Mohamed ve Fernandes çıkana kadar iyi performans gösteremediler. Meriah’ın kendi kalesine attığı gol ile umutlar yeniden doğdu, Galatasaray’da. Ama işler yoluna girmedi. Penaltı kararından, ceza sahası dışında faule dönen pozisyon anında Yedlin kırmızıyı görünce, çılgın giden maç iyice acayip bir hal aldı. Bloklar arasında uyumsuzluk, rakip sahada kolay top kayıpları, son bölümlerde, Galatasaray’ın işini iyice zorlaştırdı. Ortaya, şampiyonluk mücadelesinde inanılmayacak bir skor ve mağlubiyet çıktı. Rizespor, Fernando’nun golüyle cesur mücadelesinin karşılığını 3 puanla aldı.