İlk kez 1994 yılında gitmiştim Tunceli’ye. O dönemin politik iklimi çok çok farklıydı, şimdi çok farklı. Fakat Tunceli şimdi ayrı bir güzel olmuş. Her şeyden önce ne terör korkusu kalmış, ne de güvenlik güçlerinin çok katı tedbirleri.
İlk durağımız Pülümür. Yol boyunca doğanın renkleri sanki insanla dalga geçer gibi. Bir yeşil alıp sarmalıyor sizi, bir sonbahar sarısı. Büyülü bir illüzyon gibi sarsıyor insanı doğa.
Önce Büklü Dergahı’na uğruyoruz. Ardından Pir Sultan Abdal’ın, Sivas sürgününden sonra bir süre yaşadığı Hacılı Köyü’ne. Pir Sultan’ın köyünde, onun yaşadığı evin nasıl restore edileceği, korunacağı tartışılıyor. Bununla ilgili büyük bir çalışma var. Bölgede konuşulan dil Zazaca. Fakat Pir Sultan Abdal’ın köyünde Türkçe konuşuluyor. Civarda Türkçe konuşan tek köy burası.



Genç nüfusunun çoğu göç etmiş olan Pülümür’ün Merkezi’nde ise Cemal Süreya karşılıyor sizi. Yıllar önce ailesi Pülümür’den sürgün edilen, aşkın şairi Cemal Süreya, bir anıt olarak karşınıza çıkıyor. İnsanın bir koşu gidip sarılası geliyor, Cemal Süreya heykeline.

İlk gece konaklayacağımız Germik Otel de bir termal tesis. Tunceli’de doğup büyüyen iş insanı Haydar Kaya’nın bölge insanı için vefa projelerinden biri bu otel.
Haydar Kaya 80 kişiyi bir araya getirmiş, herkes kendi ölçeğinde yatırım yapmış. Termal kaynak da bulununca Germik Otel inşa edilmiş. Tek amaç var: Pülümür’deki insanlara istihdam oluşturmak, para kazandırmak.

Haydar Kaya’nın en büyük projesi ise Munzur Su. Tam 220 ortağı var. Başlı başına bir kolektif çalışma ve başarı öyküsü. Hem bir Tunceli markası yaratılmış, hem istihdam sağlanmış, hem de üniversiteli gençlere burs olanağı. Tez konusu olacak bir çalışma Munzur Su.

Tunceli’nin birinci geçim kaynağı turizm olmuş. 2019’da 128 bin turist gelmiş. Yurt dışında yaşayanlar ve diğer illerden gelen Tunceliler ile birlikte yıllık ziyaretçi sayısı bir milyonu geçer olmuş. (Resmi olmayan kaynaklara göre; bu sayı daha da fazla, fakat elde veri yok.)

Ağacı ve suyu kutsal sayan bir gelenek Tunceli geleneği. Bu yüzden her su kaynağı, aynı zamanda bir ziyaret alanı gibi. İşte bu durum da endişelendiriyor bölge halkını. Çünkü bu ilgi patlaması, beraberinde çevre kirliliğini de getiriyor.

Gerçekten de Munzur’un doğduğu 40 Gözeler’de çevreye sorumsuzca atılan pet şişeleri gördükçe insanın içi acıyor. Munzur da bu hoyratlığa küsmüş sanki; eskisi gibi gürlemiyor. Kuraklıktan o da nasibini almış.

Tunceli şehir merkezindeki müzeye heyecanla koştum ve bir o kadar da hayal kırıklığına uğradım. 2015 yılında yapılan müze, Tunceli tarihine ve kültürel yapısına dair önemli eserlere sahip olsa da 38 olaylarına dair hiçbir materyalin olmamasına şaşırdım. Şehrin bazı noktalarında bedava internet hizmeti var. Herkesin iletişim hakkından rahatça faydalanması sağlanmış. Bence belediyenin en önemli hizmetlerinden biri de bu ücretsiz internet.

Tunceli artık terörle anılmıyor ama yıllar yıllar önce geldiğimde gördüğüm yoksulluk , işsizlik ve göç gibi sorunlar hala devam ediyor. Diğer yanıyla da insanın içini umut dolduruyor Tunceli...

Doğası, halkı, kültürü ve güzelliğiyle beni benden alan bir şehir Tunceli...

Tunceli’deki Dersim


Tunceli’de dolaşırken bir konu, her an önünüze geliyor. Doğrusu ne? Tunceli mi, Dersim mi?
Ben de bu konuyu, gezimiz boyunca bize şehir hakkında bilgilendiren, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Aslan’a sordum. O da konuyu çok net ifade etti:

“Cumhuriyetçi gelenekten gelenler, ‘Tunceli’, şehrin ve kültürün tarihsel geleneğini sürdürmek isteyenler, ‘Dersim’ adını kullanıyor.”

Şükrü Hoca’ya göre halkın çoğunluğu da “Dersim” demeyi tercih ediyor.

Zaten Tunceli’de gezerken hep Dersim’e tanık oluyorsunuz. Bazı resmi kurumlarda da Dersim ismi kullanılıyor. Örneğin; Dersim Anadolu Lisesi. Sivil kurumların çoğu da (dersaneler, spor kulüpleri) Dersim adını kullanmayı tercih ediyor.

İsim tartışması yıllardır sürüp gidiyor. Oysa türküde söylendiği gibi, Dersim de dört dağ içinde, Tunceli de.

Dersim de Türkiye, Tunceli de.     

Maltepe’nin kardeşleri


Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın davetlisi olarak Tunceli’ye yola çıktık. Doğduğu toprakları, kültürünü unutmayan insanların çabalarını çok takdir ediyorum. Ali Kılıç da böyle bir belediye başkanı.

Yıllarını Maltepe’ye adamış eski bir gazeteci. “Türkiye’nin sadece İstanbul’dan ibaret olmadığını” vurgulayan Ali Başkan, ‘kardeş belediyecilik’ anlayışıyla, Pülümür ve Ovacık’a da destek veriyor.  “Bizim kardeş belediyemiz sadece Pülümür ve Ovacık değil. Bunların dışında Çorum, Amasya, Gümüşhane’den de ilçe belediyeleri var. Hatta AKP’li olanlar da var. Biz elimizden geldiği kadar belediyelerimizle bilgi alışverişinde bulunuyor, işbirliği yapıyoruz. birbirimizin eksiklerini tamamlıyoruz” diye heyecanla anlatırken gözleri parlıyor.

Ali Kılıç


Kardeş belediye dayanışması çok önemli bir çalışma. Türkiye’de birçok belediye ‘kardeş belediye’ uygulamasına destek veriyor. Maltepe Belediyesinin kardeş belediyeleri arasında Rize, Artvin, Ardahan, Kastamonu, Çankırı, Arnavutluk, Almanya, Çin, Kıbrıs, İran, İspanya, Sırbistan, Makedonya, Özbekistan, Azerbaycan, Ukrayna ve Bulgaristan’daki belediyeler de bulunuyor.

“Zenginlik tüm ülkeye yayılmalı. Böylece hem nüfus dağılımı daha sağlıklı olur hem de ülke daha yaşanılır bir hale gelir.” Böyle söylüyor Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç. E doğru söze ne denir?

Gezici Bağlama Atölyesi


Tunceli’de beni en çok etkileyen şeylerden biri, bağlama ustası Erdal Erzincan’ın “Gezici Bağlama Atölyesi” oldu.

Pülümür’den çıkarken yol kenarında bir grup gencin bağlama çaldığını gördüm. Kızlı erkekli 25 genç, coşkuyla çalışıyordu.

Erdal Erzincan


Meğer bu, Erdal Erzincan’ın, bölgeden seçtiği yetenekli öğrencilere verdiği bir eğitimmiş.

Yaşayan en önemli bağlama ustalarından Erdal Erzincan, her yıl Erzurum, Erzincan ve Tunceli’den, seçtiği öğrencilere kurs veriyor.
Bu yıl da 300 öğrenci arasından, 25 yetenekli genci seçmiş ve ekibiyle birlikte onlara ders veriyor. Usta sanatçı “İstanbul, Ankara ve İzmir’deki konservatuarların verdiği eğitimi, biz burada onlara veriyoruz. Hepsi birbirinden yetenekli bu gençleri eğitiyoruz” diyor.

Erdal Erzincan, gerçekten çok büyük usta. Bu çabası ve emeği de ayakta alkışlanmayı hak ediyor.

Komünist Başkan: Bu toplum kendinden olan herkesi seviyor...


İnsanlar akın akın Tunceli’ye gidiyor. Hepsi Komünist Başkan ile tanışmak, O’nunla fotoğraf çektirebilmek için çaba sarf ediyor.

Nitekim Belediye Başkanı Fatih Maçoğlu ile buluştuğumuz restoran, bir anda dolup taştı. Konuşabilmek için hayranlarının fotoğraf çektirme  kuyruğunun bitmesini bekledik. “Türkiye’de komünizme karşı bir önyargı vardır. Buna rağmen komünist Başkan olarak bu önyargıyı nasıl yıktınız? Herkes sizi nasıl böyle sevdi? diye soruları peş peşe sıraladım.

Fatih Maçoğlu


“Bu toplum kendisinden olan herkesi seviyor” dedi Maçoğlu. Bir anlamda özeleştiri yaparak devam etti: “Bu durum benim de önyargılarımı yıktı. Yozgat’ta, Batman’da çok ilgi gördüm. Önyargıları kırmak için insanlarla buluşmak gerekiyormuş.”

Maçoğlu, birçok projesinin iktidar tarafından geri çevrilmesinden şikayetçi ama bıkmıyor vazgeçmiyor. Kooperatifler yoluyla farklı bir belediyecilik yapılabileceğine inanıyor.

Şehrin bazı bölgelerindeki bedava internet uygulamasını sorduğumda, “Bedava doğru bir ifade değil. Bizde olanı halka veriyoruz. Bu zaten halkın, biz sadece paylaşıyoruz. Yoksul ailelere de bu hizmeti veriyoruz” diyor.

Yaklaşan seçimlerde iktidarın değişme olasılığı sorusuna da yanıtı çok net Maçoğlu’nun: “Sosyalistler kazanmadığı takdirde iktidarların değişmesinin bir önemi yok. Biri gider biri gelir.”

Maçoğlu yerel yönetimlerde, her şeye ve tüm engellere rağmen halka hizmet edilebileceğinin, halkla kucaklaşılabileceğinin en güzel örneklerinden birini sunuyor; hem Tunceli’ye hem de tüm Türkiye’ye...