Boğaziçi Üniversitesi, partili rektör Melih Bulu’nun atandığı 4 Ocak’tan beri protesto eylemlerine sahne oluyor. Boğaziçililere destek eylemleri ise İstanbul, Ankara ve İzmir’e yayıldı.

İçişleri Bakanlığı, kampüste gözaltına alınan 159 kişiden 79’unun terörist olduğunu ileri sürdü. PKK’ya, bir bölümü Cilalı Taş Devri’nde kalmış yasadışı sol örgütlere, hatta FETÖ’ye üye oldukları iddia ediliyor. Bir tek Tamil gerillaları eksik...

Türkiye Gazetesi’ne göre, “kargaşadan iştahı kabaran PKK ve bileşeni terör örgütleri” Suriye’nin Rimeylan bölgesinde toplanarak, “yeni bir Gezi devşirmek için” yurdumuza militan sevk etme kararı almış! Halep ve Lübnan hava güzergahını kullanacaklarmış. Herhalde sınırı zeplinle geçecekler.

Belli ki...

Partili rektöre yönelik toplumsal tepkiyi sindirebilmek ve ezebilmek için her zamanki gibi terör sopasına başvuruluyor.

Türkiye İşçi Partisi’nin avukatı Özgür Urfa’nın verdiği bilgiye göre eylemlerde 557 kişi gözaltına alındı. Bunlardan 10’u tutuklandı, 24’üne ev hapsi cezası verildi.

Aralarında yasadışı örgüt üyeliği suçundan tutuklanan var mı?

Yok!

Örgüte yardımdan?

O da yok.

Peki, nerede bu teröristler?

Nerede bu, Suriye’den Türkiye’ye geçecek militanlar?

Tutuklananlar terörist değilse suçları nedir?

Dosya dosya anlatıyorum.

FOTOĞRAF ASMA İDDİASIYLA CEZAEVİNDE

Boğaziçi Üniversitesi’nde ilk tutuklananlar Doğu Demirtaş ve Selahattin Can Uğuzeş oldu. Suçları, üzerinde Kabe’nin ve LGBTİ bayrağının bulunduğu fotoğrafı sergi panosuna asmak.

Olayın aslı şöyle: Güzel Sanatlar Kulübü protesto kapsamında sergi düzenledi. Sergiye 300’ü aşkın eser gönderildi. E-mail yoluyla iletilenler bile vardı. Tepki çeken fotoğrafın kim tarafından hazırlandığı bilinmiyor.

İki özel güvenlikçinin “Onlar astı” demesi üzerine bu iki genç tutuklandı.

Demirtaş, sorgusunda, “Özellikle seçilmiş bir eser yoktur. Gönderilen her şeyi sergiledik” dedi. Uğuzeş, “Eserin asılmasına katkım yok. Eserin önünde bulunduğumdan suçlanıyorum” diye ifade verdi.

İki genç, dini değerleri aşağılama suçundan savcılığa çıkarıldıkları halde halkı kin ve düşmanlığa tahrikten cezaevine gönderildi.

30 Ocak’tan beri tutuklular.

POLİSE DİRENME

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki gözaltı işlemi, Kadıköy’de protesto edildi. Bu protestoya TİP’li Anıl Akyüz ve Şilan Delipalta da katıldı. İki üniversiteli genç, polise şiddet gösterdikleri iddiasıyla gözaltına alındı.

Akyüz, sorgusunda, “Dağılma uyarısı yapılmadı. Altı polis bana saldırdı. Polise karşı hamlede bulundum. Mukavemet niyetim yoktu. Saçlarımdan tutarak, yüzümü kaldırıma vurdular” iddiasında bulundu. Delipalta da polise şiddet uygulamadığını ileri sürdü. İki genç görevi yaptırmamak için direnme suçundan 4 Şubat’ta tutuklandı.

TWITTER HESABINI KULLANMA SUÇU

Son olarak, Beyza Buldağ cezaevine gönderildi.

Buldağ’ın suçu, Boğaziçi eylemlerine ilişkin paylaşım yapılan @boundayanisma adlı Twitter hesabı kullanmak. Kanıt olarak gösterilen paylaşımlar arasında, tutuklu Akyüz ve Delipalta’ya destek mesajları da yer alıyor.

Buldağ, ifadesinde Twitter hesabının Şubat 2020’de açıldığını belirterek, şöyle diyor: “Ben o zaman Boğaziçi’ndeydim. Ama şu an Mimar Sinan’dayım. Hesabı uzun süredir kullanmıyorum. Bir gruba devrettim. Kullanıcı tek değil. Hiçbir zaman tek başıma kullanmadım. O paylaşımları ben yapmadım.”

Savcılığa göre, Twitter hesabının kayıtlı olduğu numara ve Buldağ’ın telefonunun son iki numarası 12 ile bitiyor.

Kanıt, bu...

Buldağ, suç işlemeye ve halkı kin ve düşmanlığa tahrikten tutuklandı.

Gerekçe şöyle: “Hesabın şüpheliye ait olabileceği...”

Yani, ait olduğu bile henüz belli değil.

FAKÜLTELERE İSİM ÖNERİSİ

Bu arada, Boğaziçi Üniversitesi’ne hukuk ve iletişim fakültesi açılması kararı alındı.

Sebebi açık...

Rektör yardımcılığı için teklif götürdüğü 14 öğretim üyesinden ret yanıtı alan partili rektör Melih Bulu’ya çalışma ekibi kurmak, yandaş ve yetersiz akademisyenlere ise sınavla giremeyecekleri Boğaziçi’nde kadro açmak.

Yoksa Türkiye’de, hukukçu ve gazeteci eksikliği çekilmiyor.

Eksiği çekilen hukuktur, bağımsız yargıdır.

Eksiği çekilen özgür ve tarafsız basındır.

Çünkü bu ikisinin de canına okundu.

AK Parti, adaletten söz edince, yeni adliye binalarını ve cezaevi ‘yatırımını’ anlıyor.

Sağlıktan söz edince, bir avuç müteahhitte 10-20 yıllık borçla ve Hazine garantileriyle inşa ettirilmiş şehir hastanelerini anlıyor.

Akademiden söz edince üniversite sayısını 76’dan 207’ye çıkarmayı anlıyor.

Oysa 2021’de dünyanın en iyi 800 üniversitesi arasına giren iki kamu üniversitesi, Boğaziçi ve Hacettepe, ‘eski Türkiye’de kuruldu.

‘Yeni Türkiye’de, 2019 itibarıyla 197 rektörden 71’inin uluslararası atfı, 68’inin uluslararası yayını bulunmuyor.

Boğaziçi Üniversitesi’ne iki yeni fakülte hayırlı uğurlu olsun.

Hukuk’a Burhan Kuzu’nun...

İletişim’e Kadir Mısıroğlu’nun adı yakışır.

Bir de, İskilipli Atıf İlahiyat Fakültesi kuruldu mu, bilimin tadından yenmez.

“Protesto ederler” mi dediniz?

Canım, Alaattin Çakıcı hangi güne duruyor.