Politikacılarımız oldukça güldürme yeteneğine sahip kişiler. Bunları olduğu gibi alıp yansıtmak pek kolay olmuyor. Halk ‘Biz zaten bunlara gülüyoruz. Siz yine üstüne gidiyorsunuz’ diyor.”

Müjdat Gezen, 25 Ocak 1979’da Cumhuriyet Gazetesi’nde çıkan ‘Politikacılar işimizi kolaylaştırdı’ başlıklı söyleşisinde, Ankara’dakilerle inceden alay ediyordu.

Elbette, biri hariç:

Bülent Ecevit.

“Sanıyorum, Başbakan Ecevit dışında bana kimse ‘Sayın Müjdat Gezen’ demedi” diye ekliyordu gülerek.

NAZIM KİTABINDAN TUTUKLANDI

Ecevit’i görüşlerinden ötürü birden çok kez cezaevine atan 12 Eylül’cüler, Gezen’i de affetmedi. Gerekçe; 1978’de yayınlanan ‘Çizgilerle Nazım Hikmet’ adlı kitaptı.

Gezen’in kaleme aldığı, tiyatrocu arkadaşı Savaş Dinçel’in karikatürlerini çizdiği kitabın tanıtımında şöyle deniliyordu:

“Güle güle okuyun bu kitabı ve Nazım’ın ne denli güzel bir Dünya İnsanı olduğunu bir kez daha görün gözlerinizle...”

Savcılar hiç gülmediler.

Komünizm propagandası ve hükümetin manevi şahsiyetini tahkir suçlarını işledikleri iddiasıyla Gezen ve Dinçel’e Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde dava açıldı. İki sanatçı 16 Mayıs 1983’te İstanbul’da gözaltına alınarak Diyarbakır’a götürüldü.

Aynı gün kitap toplatıldı.

Cem Yayınevi, 6300 kitabı savcılığa teslim etti.

İki sanatçı mahkemenin görevsizlik kararı üzerine bir gün sonra İstanbul’a geri getirilerek, 23 Mayıs 1983’te Bayrampaşa Cezaevi’ne konuldu.

Haklarında 21 yıla kadar hapis cezası istendi.

KELEPÇELİ DURUŞMA

İki oyuncu, 3 Haziran 1983’te mahkemeye çıkarıldı.

Cezaevi giysileri içinde elleri birbirine kelepçelenmiş halde hakim huzuruna çıktılar.

Savcı, “Kitabı komünizm propagandası için mi yazdın?” diye sordu.

Gezen, “Öyle bir gaye ile kitap yazılmaz efendim. Kitabı Nazım Hikmet’in hayat hikayesini esprili şekilde anlatmak için yazdım” dedi.

Dinçel de suçlamayı reddetti.

Dava zamanında açılmadığı için düşürüldü.

19 gün tutuklu kalan iki sanatçı ilk duruşmada tahliye edildi.

O gün, büyük Türk şairi Nazım Hikmet’in 20. ölüm yıl dönümüydü.

BABAYI GÖRMEK!

Gezen, cezaevi ve TRT’de ekran yasağına rağmen iğnelemeye ve eleştirmeye devam etti. 1989’da Başbakan Turgut Özal için, “İtibarı çok yüksek. Çünkü bizim millet becerilmekten çok hoşlanıyor” dedi.

1991’de Cumhuriyet adına Süleyman Demirel’in Gebze mitingini izledi.

Şunları yazdı:

“Meydana doğru yürürken rastladığımız kişiler soruyorlar. ‘Siz de mi babayı görmeye gidiyorsunuz?’ Evet, biz babayı bundan önce de gördük ama yeniden bir görelim.”

Gezen, 1968’de tiyatroyu yasaklatan Demirel’in 12 Eylül’de mağdur edildiğini hatırlatarak, şöyle dedi:

“Sonunda iki müştereğimiz olduğunu saptadım.

İkimiz de yasaklıydık. İkimiz de muhalifiz.”

Bu eleştirilerinden ötürü ne Özal şikayetçi oldu, ne de Demirel.

1993’te Müjdat Gezen Sanat Merkezi kapatılmak istendi.

Açtığı davayı kazandı.

Hiç yargılanmadı.

Ta ki...

‘EVREN BİLE DAHA İYİYDİ’

Gezen, 21 Aralık 2018’de gazeteci dostu Uğur Dündar’ın sunduğu ‘Halk Arenası’ adlı programa katıldı. Bir diğer konuk, ünlü oyuncu Metin Akpınar’dı.

Gezen, o akşam Erdoğan’ı eleştirdi.

“Ya herkesi azarlıyor. Herkese parmak sallıyor. ‘Haddini bil’ diyor. Bak, Erdoğan, sen bizim vatanseverliğimizi sınayamazsın, haddini bil” dedi.

Akpınar da “Kargaşadan çıkmamızın tek çaresi de demokrasi diye düşünüyorum” diye başladığı konuşmasında, Türkiye’nin darbe tarihini hatırlattı.

İlkin ak-trol hücumu başladı.

Erdoğan, “Bunlar sanatçı müsveddesi. Bedelini ödeyecekler” diye çıkıştı.

RTÜK, Halk TV’ye ceza üstüne ceza verdi.

Savcılık harekete geçti.

Üç gün sonra...

75 yaşındaki Gezen ve 77 yaşındaki Akpınar, evlerinden gözaltına alınarak, adliyeye götürüldü. Duruşma salonu kapısında beklerken, Akpınar’ın elinde bir kuru tost ve çay, Gezen’de su vardı. Bu fotoğraf hiç unutulmayacaktı.

Suçları, cumhurbaşkanına hakaretti.

Haftada bir karakola imza vermek kaydıyla serbest bırakıldılar.

Gezen, çıkışta “Kenan Evren bile daha iyiydi. Bunlardan korkan bunlar gibi olsun. Korkar mıyım ben ya!” dedi.

SÖZLÜKLÜ SAVUNMA

İki oyuncu 17 Şubat günü İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya birlikte katıldı. Neyse ki elleri birbirine kelepçelenmiş değildi.

Gezen, “Haddini bil” demek hakaret olsaydı, cumhurbaşkanı söylemezdi. Sözlükte de hakaret olarak geçmiyor. “Değerini bilmek anlamına geliyor” diye konuştu.

Savcı, dörder yıl sekizer aya kadar hapis cezası verilmesini istedi.

Oysa ki Erdoğan hakkında aynı sözcükleri kullanan Torbalı Belediye Başkanı İsmail Uygur, beraat etmişti. Karara göre bu ifade, hakaret değil, nezaket dışı hitaptı ve kesinlikle suç oluşturmuyordu.

Gezen ve Akpınar’a açılan cumhurbaşkanına hakaret davasında karar için 1 Mart’a duruşma tarihi verildi.

Aynı dakikalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisini eleştiren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na “Sen ne yüzsüzsün, terbiyesiz herif!” diyordu.

Bu hakaret değil, olsa olsa belagatti.

Olsa olsa Kasımpaşalılıktı.

Gezen’e gelince...

Sanırım, 1979’dan bu yana Bülent Ecevit dışında ona hiçbir siyasetçi, ‘Sayın Müjdat Gezen’ demedi.