Hatay’da, sekiz Suriyelinin içinde bulunduğu araç 10 Şubat akşamı Karapınar-Konya yolunda hızla seyrederken, önündeki TIR’a çarptı. Çarpışmanın etkisiyle hurdaya dönen araç savrulup takla attı. Aracı kullanan dahil üç kişi can verdi.

Sürücü, Lazkiyeli bir Türkmen olan Heitem Topaljeh’di.

Türkiye’de Heysem Topalca diye biliniyordu.

Topalca, 2012’de babası, beş kardeşi ve onların ailelerini Yayladağ’a yerleştirmişti.

Bir ayağı Hatay’da, diğeri Suriye’deydi.

Sınırın kara kutusuydu.

IŞİD’in Türkiye’de gerçekleştirdiği ilk terör eyleminden bu yana aranıyordu.

NİĞDE SALDIRISI

Niğde’nin Ulukışla ilçesinden geçen Adana-Ankara otoyolunda, 20 Mart 2014 sabahı jandarmanın yol çevirmesi vardı. Hatay’dan İstanbul’a giden bir taksi durduruldu. Takside, İstanbul’da bir bombalı eylem gerçekleştirmek üzere Suriye’den Türkiye’ye geçen, ağır silahlar ve bombalarla yüklü çantalarla seyahat eden üç IŞİD’çi vardı.

Adları; Benyamin Xu, Çendrim Ramadani ve Mohammad Zakiri’ydi.

Üç IŞİD’çi araçtan inerek Kalaşnikof marka silahlarını çekti ve jandarmaların üzerine el bombası attı. Bir çavuş, bir polis ve bir sivil şehit düştü.

Üç IŞİD’çi sağ yakalandı.

SAVAŞTAN ÖNCE MAZOT, SONRA İNSAN

Türkiye-Suriye sınırının cihatçı otobanına döndüğünün en açık kanıtı, Xu’daki bir not parçasında yazılı cep telefonu numarasıydı. Bu numara, Topalca’ya aitti.

Topalca, savaştan önce bir ülkeden diğerine hayvan, mazot ve çay kaçakçılığı yapıyordu. Savaştan sonra aynı güzergahta cihatçı, silah ve malzeme taşıdı.

Cihatçılar arasında Niğde’de yakalanan üç IŞİD’çi de vardı. Onları Reyhanlı’da karşılayıp özel araçla sınırdan geçiren, Topalca’ydı.

Benyamin Xu, “Sınırda Topalca’nın görevlilerle samimi ve ilişkilerinin iyi olduğunu” düşünmüştü.

SİLAH KAÇAKÇILIĞI

Topalca, Suriye ordusunun müdahalesi nedeniyle ülke içinde taşınamayan silahları ilk önce Hatay’a sokup bir başka sınır noktasından yeniden Suriye’ye gönderiyordu.

Örneğin, Yayladağ’ın Güveççi Jandarma Sınır Karakolu’nun ilerisinde 100’er tüfekten oluşan 8-10 kasalık silahı Suriyelilerin yardımıyla araca yükleyip Nişrin Köyü’ne geldiler. Silahları indirmeden jandarma yetişti. Gözaltına alınmalarına rağmen, nasıl olduysa Topalca bırakıldı. Topalca, Adana’da 2013’te araçta yakalanan füze başlıklarından da sorumlu tutuluyordu.

IŞİD’e esir düştüğü de oldu.

Suriye’ye haber için giden gazeteci Bünyamin Aygün ile Kasım 2013’te IŞİD tarafından alıkonulup serbest bırakıldı.

TÜRKMEN TUGAYI

Topalca, kurduğu Türkmen Tugayı ile Suriye ordusuna karşı savaştı.

Yayladağ ayağında ‘Ömer’ adını kullanan kardeşi Ghassam Topaljeh ile bir başka Suriyeli Türkmen olan Ayhan Orli vardı.

Ulukışla saldırısı sonrası Niğde Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla yapılan telefon dinlemelerine göre Orli, zaman zaman Suriye’ye geçerek, savaşıyordu. Ayhan Orli, yereldeki görevlilerin göz yumması ile Ahrar’u Şam adlı örgütün sorumlusunu ve daha nicesini Türkiye’ye geçirdi.

HATAY’IN SUSURLUK’U

Topalca’nın öldüğü trafik kazası 25 yıl önceki Susurluk kazasını andırıyor. DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat  Bucak, Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ ve devlet tarafından aranan Abdullah Çatlı’nın içinde bulunduğu araç, 3 Kasım 1996’da bir kamyona çarpmıştı. Kocadağ ve Çatlı’nın öldüğü bu kaza, derin devletin sırlarına da mezar olmuştu.

Topalca, Suriye’de 2011’de başlayan iç savaşın Türkiye sınırındaki kara kutusu olarak biliniyordu. AK Parti’nin Esad’ın devrilmesini önceleyen hatalı dış politikasından ötürü eleğe çevrilmiş olan bu sınırın cihatçı otobanı gibi kullanılmasında ve Suriye’deki şeriatçı militanların yasa dışı şekilde Türkiye’ye geçmesinde kilit rol aldı.

Silah geçirdi, cihatçı götürdü.

Çatlı gibi, arandığı ve aranırken Türkiye’de olduğu halde yakalanmadı.

Öldüğü kazada bile yanında yedi Suriyeli vardı. Kim bilir Türkiye’ye ne şekilde gelmişlerdi.

Topalca, hesap vermeden ve sırlarını anlatmadan gitti.

Munzur’da profesörlük tartışması


İstanbul yerel seçimi öncesi İmralı’dan mektup getiren Munzur Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Ali Kemal Özcan’ın profesörlük unvanının tartışmalı olduğu iddia edilmişti.

Özcan, yanıt hakkını kullanmak istedi.

Özcan, hakkında olumsuz görüş bildiren jüri sayısını iki değil, bir kişi olduğunu ifade ediyor. Ancak 2007’den beri uluslararası yayınının olmadığını kabul ediyor.

Özcan, İngiltere’deki Kent Üniversitesi’nde siyaset felsefesi dalında yüksek lisans ve siyaset sosyolojisi alanında doktora yaptığını belirtiyor. Kitabına ve makalelerine yapılan uluslararası atıfların yaklaşık 330 olduğunu kaydetti.

Öte yandan, Munzur Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Mustafa Aksoy da görüş bildirmek istedi.

Aksoy, şunları kaydetti:

“Profesörlük atamalarında doçentlik sonrası eserler geçerli olup Özcan’ın bir kitap bölümü, bir kitabı vardır. Atama kriterlerini bile yerine getirdiği meçhul.”