1980’li yıllardan sonra, Milli Takım’ın maçlarında ben de görev aldım. Şerefli mağlubiyetler aldığımız dönemler yaşıyorduk. 1-0 veya 2-1 yenildiğimizde kazanmışız gibi hava yaratılırdı. Attığımız gol göklere çıkarılır, ne kadar iyi oynadığımız anlatılırdı. O günlerde Macaristan, özel maçta bize kendi evimizde 6 gol atıyor, İngiltere, içerde dışarda bizi 8-0 yenip, üstüne bir de 5-0 mağlup ediyordu. Bu maçta Ünal Karaman’ın direkten dönen topuna hayıflanıyorduk!

BENİM anlattığım bir Macaristan maçında, daha ne olduğunu anlamadan 4-0 yenik duruma düşmüştük.

EDİRNE’DEN ötesi bizim için kabustu. Biz spikerler için milli maç anlatımları korkutucuydu gerçekten... Tansu (Polatkan) ağabey ile bir İsviçre maçı anlatacaktık. Maçtan önce “Ağabey bugün gol yersek ‘Maalesef top ağlarımızda’ cümlesini kurmayalım. Bu sözler artık beni çok üzüyor” dedim. “Tamam Ercan” dedi. Santra yapıldı ve gol yedik! İkimiz de hemen aynı anda “Maalesef” dedik yine! Diyecek bir şey yoktu maalesef!

DEVAM ediyordu mağlubiyetler. İrlanda Cumhuriyeti bize 5 attı. San Marino, tarihindeki ilk korneri ve ilk golünü bize attı.

SONRALARI neler yaşandığı malum. İşler düzeldi, en azından çabalıyorduk. Dünya Kupası üçüncülüğü, Avrupa Şampiyonası yarı finali, önemli galibiyetler. Çok mesafe kat ettik. İki şampiyonadır çıtamızı çok yükseğe koyuyoruz. Beklentilerimiz büyük. Ben şuna eminim: ‘Maalesef’li yıllara dönmeyeceğiz artık. Nedense turnuva takımı olamıyoruz bir türlü. Bunu başarmalıyız.