Balcalı Hastanesi’nin Güney bölgemizin en önemli sağlık merkezlerinin başında gelmesi nedensiz değil elbette.

Nedenlerinin en başta geleni, Güney ve Güneydoğu, hatta doğu Anadolu Bölgesine yönelik hastaları kabul edebilen ilk üniversite hastanesi olacak kadar köklü bir tarihi olması...

Yanı sıra bu köklü geçmişin, ülkemizin en değerli bilim insanlarıyla örülmüş olmasıdır…

Zira, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi köklü geçmişinde ülke ve hatta dünya çapında bilimsel başarılara konu olmuş değerli tıp insanlarının yetiştiği bir merkez olmuştur.

Nadir görülen hastalıkların tedavisinden acil müdahale hizmetlerine…

Cerrahi operasyonlardan, mikrobiyolojik araştırmalara ve yeni nesil görüntü sistemlerine kadar, tıptaki tüm yenilikler Balcalı Hastanesi’ni bölgesel çekim merkezi yapmıştır.

Yayılan ünü hastaneye olan ilgiyi artırmış ve zaman içinde hastanenin artık neredeyse ihtiyaca bile cevap veremez yoğunlukla karşılaştığı olmuştur.

Hâlâ da Şehir Hastanesi gibi büyük ve yeni hastaneler yapılmasına karşın bu yoğunluğu atlattığı söylenemez.



Nedeni de insanların hem alışkanlıklardan hem de bilim insanı kadrosunu korumasından dolayı bu hastaneyi ilk başvuru merci olarak görmeleridir.

Zaten bir üniversite hastanesi olarak Balcalı Hastanesi’nin bu misyonu üstlenmesi doğasının da gereğidir…

Geçen süreçte binalar yenilenmiş, kadrolar takviye edilmiş ama yük azalmamıştır.

Ne yeni hastaneler, ne sağlık merkezlerinin diğer komşu şehirlere kayması da Balcalı’ya ilgiyi azaltmadı.

Lafı gelmişken burada Adana Şehir Hastanesi’nin hem şehrin hem de bölgenin önemli bir yükünü aldığını ancak bunun Balcalı alışkanlığını da kıramadığını belirtmek durumundayız.

Fakat Balcalı Hastanesi’nin de ne yazık ki kendisini tam anlamıyla çağa uydurduğunu söyleyemeyiz.

Bir üniversite hastanesi olarak, bir yandan çağın en yeni en gelişmiş teknolojik araç, gereçleriyle hizmet eden hastane bazı yönlerden ise maalesef hala 20-30 yıl önceki gibi tablolar göze çarpıyor.

Bunlardan en dikkati çekeni, polikliniklerde hala bir sıra numarası sistemi olmayışı…

Artık Türkiye’de en büyük hastanelerden en küçük aile sağlığı merkezine kadar her yerde olan sıra numarası sistemi Balcalı da hala geçerli değil.

İnsanlar hala muayene sırası almak için bankolar önünde yığılıyor, yine nüfus cüzdanları üst üste konuyor ve bir karmaşa yaşanıyor.

Nüfus cüzdanının sıralama tartışmaları, bankolar önünde insanların yığılması, sırası gelenin çağrılmasını duymak isteyen insanların bekleyişleri, görevlileri de nefes alamaz pozisyonda çalışmak zorunda bırakıyor.

Halbuki bu polikliniklere bir numarataj sistemi koymak zor olmamalı.

Bu Türkiye’nin her yerinde uygulanıyorken Balcalı da neden uygulanmasın.

Bir diğer konu ise bu kadar basit değil ama belli bir süre içinde çözülmesi gereken bir konu.

O da hasta dosyaları konusu.

İnsanlar, görevliler hala dosya peşinde koşuyorlar.

Dosyalar kağıtlardan oluşuyor, bu kağıtlar bilgisayar ortamına taranarak aktarılabilir, filmler, grafiler yüklenebilir ve doktorlar da hastalar da dosya peşinde koşmazlar.

Başhekim Hasan Murat Gündüz


Bu tabii ki kolay bir mesele değil, uzun zamanlar belki yıllar alacak bir mesele; ancak neden bugünden başlanmasın ki!

Evet, benim gördüğüm sorunlar bunlar.

Çukurova Üniversitesi yakın zamanda çok değerli bir hocayı rektör olarak atadı.

Prof. Dr. Meryem Tuncer ile Başhekim Hasan Murat Gündüz, üniversiteyi ve hastaneyi daha ileri düzeye götürmek için tüm bilgi birikimlerini ortaya koyuyorlar. Gecelerini gündüzlerini katarak çalıştıklarını biliyor ve her ikisini de takdir ediyorum.

Bu yazdıklarımı da bir eleştiri olarak değil, hasta veya hasta yakını gözüyle bir vatandaşın gözlemleri olarak değerlendirmelerini isterim.

Biz basın olarak zaten değerli hocalarımıza, her alanda destek olmaya gayret ediyoruz.

Çünkü yaptıkları iş, hele hele böyle bir pandemi döneminde çok kutsal bir iş...

Sanıyorum önerilerimi de haklı bulacaklardır...

Herkese sağlıklı günler...