Çukurova Üniversitesi, Türkiye’nin en güzel ve en geniş araziye sahip üniversitelerden birisidir.

Ta Balcalı’nın yukarılarından başlayan Çukurova Üniversitesi arazisi, güneye doğru inerek otoyolu geçip, Sarıçam’la sınır oluşturup Yüreğir Devlet Hastanesi’ne kadar uzanmaktadır.

Bu araziler zamanında üniversiteyi kuranlar tarafından çok ileri görüşlülükle geniş geniş alınmış, tapuları yapılarak, üniversiteye kazandırılmıştı.

Çünkü Çukurova Üniversitesi’nin en önemli fakültelerinden birisi Çukurova gibi mümbit bir ovanın bağrına kurulması sebebiyle Ziraat Fakültesi’ydi.



Bu arazilere zeytin, portakal bahçelerinin kurulmasının yanı sıra pamuk, mısır, soya, buğday çeşitlerinin ekimleri yapılır, yeni deneme çeşitleri deneme amacıyla ekilir, bir yandan üniversitenin asli görevi olan araştırma inceleme ve en iyi tür ürünü bulma çalışmaları sürdürülürken diğer yandan da öğrencilerin ziraatle pratik olarak iç içe olmaları sağlanır; ilacından gübresine, tohumundan hasadına, zararlısından sulamasına kadar üretimin her aşamasında, ziraat öğrencileri yerinde görerek bilgi sahibi olurlardı.



Ancak bu arazilerin tümü eskiden, bakımlı, ekilen, biçilen; nadasa bırakılmışsa bile bunun bir düzen içinde sürdüğü arazilerdi.

Fakat ne yazık ki şimdi bu arazilerin hali içler acısı durumda.

Buna birkaç kez gittiğim Yüreğir Devlet Hastanesi’nden bakınca ben de tanık olmuştum.

Yüreğir devlet Hastanesi’nin yan ve arka taraflarındaki çok güzel araziler bataklık haline gelmiş.

Yabani otlar hayırsız ormanlar gibi olmuş.

İçlerinde her türlü uyuşturucu müptelasının cirit atacağı yerler haline gelmiş.

Üstelik buralar yılan, çıyan, akrep ve sinek yuvası.

Havalar biraz ısındı mı hastane civarında sinekten duramıyorsunuz.

Buradaki olumsuzluk  sadece hastaneyi değil çevredeki mahalleleri de etkiliyor.

Vatandaşlar, yılandan, akrepten, sinekten şikayetçiler.

Bataklık olmayan yerler de adeta çöplük gibi.

Halbuki buralar mümbit araziler.

Burada çok güzel biçimde ekim yapılabilir.

Avrupa ülkelerinde, İsrail’de insanlar neredeyse ekecek arazi bulamazken, taşları söküp arazi haline getirmeye çalışılırken biz çok güzel , geniş, sulak, ekilebilir arazileri ekip biçmekten imtina ediyoruz.

Merak ediyorum;

Çukurova Üniversitesi ‘nin yetkilileri buraları görmüyorlar mı?

Hadi Çukurova Üniversitesi’nin rektörü buraya atanalı fazla bir zaman olmadı, belki farkında değil ama koskoca Ziraat Fakültesi’nin dekanı, yetkilileri görmüyorlar mı buraları?

Neden bu mümbit arazilerin bataklık, çöplük içinde kalmasına izin veriyorlar.

Neden buraları güzelce düzenleyip ekip biçmeye uygun hale getirmiyorlar.

Ekip biçmeyeceklerse, bunun için yeteri kadar arazileri varsa başka biçimde değerlendirebilirler.

Örneğin gençlerin spor yapmaları için düzenleyebilirler.


Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Meryem Tuncel


Halka açarlar, insanların yeşil alan olarak kullanmalarını sağlarlar.

Tabiki en mantıklı olanı burasının Ziraat Fakültesi tarafından üretime kazandırılması.

İnanın her gün oradan geçtikçe, binlerce dönüm arazinin böyle boş ve bataklık halinde olmasından, atıl durumda kalmasından büyük üzüntü duyuyorum.

İçim cız ediyor.

Memleketin uğradığı kaynak israfı adına üzülüyorum.

Fakat demek ki Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesinin yöneticileri benimle aynı duyguları taşımıyorlar!

Yazık…



Ülkem adına, Adana adına ve Çukurova Üniversitesi adına çok üzücü bir durum…

Umarım, artık üniversitenin yeni rektörü ve dekanlar insafa gelip harekete geçerler.

Buradan konunun takipçisi olacağımızı bildiriyorum.