Yönetenlerimiz, bugün ülkenin içinde bulunduğu ekonomik dar boğazdan çıkışın adını ”Ekonomik Kurtuluş Savaşı” koydular. Niye böyle bir isim koyduğunuzu, ülkenin neden ve nasıl 19 yılda bu duruma getirildiğini de kamuoyuna tarafınızdan açıklama yapılmalı. Mesela aklıma gelen iki soru var?

1.Sanki Türkiye bu duruma başkaları tarafından getirilmiş de siz de kurtarmak için yönetime gelmek istiyorsunuz!?

2.Yoksa 19 yıldır yönettiğiniz bu ülkeyi getirdiğiniz durumdan çıkarmak için mi kurtuluş savaşı diyorsunuz?

Bu soruları sokaktaki herhangi bir yurttaşa sorsanız cevabı, bu duruma siz getirdiniz olacaktır.

Peki bu duruma nasıl geldik, nerede nasıl hatalar yaptık diye hiç öz eleştiri yapıyor musunuz? Burada gerçek olan şu ki son on yılda ülkenin bu duruma gelmesi ortak aklın olmaması ve liyakatsiz kadrolardır.

Sokak soruyor, bu kaçıncı kurtuluş savaşı?

İktidarınızın ilk 10 yılında güzel işler yapmışken, o tarihten sonra ne oldu da ülke bugün siyasi, sosyal ve dış ilişkiler olarak özellikle de ekonomik olarak neden bu darboğazda?
Şöyle bir geçmişe dönüp de şu soruyu kendinize sorsanız? Partiyi beraber kurduğunuz arkadaşlarınızdan şu an da yanınızda olan kim veya kimler var?

Dikkat edin birlikte parti kurup uzun süre siyaset yaptığınız çoğu arkadaşınız ayrıldığında parti ciddi irtifa kaybına uğradı. Uzun süre birlikte çalıştığınız,
partiden kopup yeni partiler kuran iki yol arkadaşınız neler söylüyorlar diye hiç merak etmiyor musunuz?

Son on yılda, Büyükelçi, Konsolos, Vali, Rektör, Genel Müdür hatta kamudaki tüm atamalar içinde AKP’li olmayan var mı? Pensilvanya’da ki o kişiye “ne istedin de vermedik” denmedi mi?..

Sorunların temelindeki gerçeğin  “LİYAKAT” olduğunu hiç hatırınıza getirmediniz. Hep bizden olsun dediniz.

Yerinizde olsam, hep saldırmak yerine muhalefet parti genel başkanları neler söylüyor ve önerileri neler onları can kulağı ile dinlerim.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile artık tek başınıza dar bir kadro ile kararlar vermemelisiniz. Ülke genelinde ki tüm atamaları liyakata göre yapmalısınız.
Unutulmamalıdır ki hiçbir muhalefet parti mensubu ülkenin kötülüğünü istemez.

Hepimiz, Türkiye Cumhuriyet’inin  çatısı altında yaşıyor ve bunun sürdürülebilmesi için ne gerekirse yaparız. Bu çatı çökerse hepimiz altında kalırız!…

Siyasette iktidar olmak da var, muhalefet olmak da. İktidar olunur, başarılı olursanız yönetmeye devam edersiniz, başarılı olamazsanız halk sandıkta sizi gönderir. Yok başaramazsam da nasıl burada otururumun hesaplarına girerseniz, ülke sorunları gündeminizden çıkmakla kalmaz, o saatten sonra giderek artan yanlışlar yaparsınız.

Ülkemi yönetenler; 19 yılın sonunda ülkenin neden ekonomik, sosyal ve siyasi olarak bu durumlara geldiğinin birincil nedeni Suriye ve onun sonucunda ülkeyi adeta istila eden SIĞINMACILAR’dır.

Artık olan oldu ve bugünlere geldik. Bugün ne oldu, neden bu işler başımıza geldiyi tartışmanın yararı da yok. Esas sorun, bu sığınmacılar ne olacak ve nasıl geri göndereceğimizin çözümlerini bulabilmek olmalıdır. Türkiye’nin içine düştüğü bu durumdan  nasıl çıkacağız? Ekonomik sorunlar ve nasıl iktidarda kalırızın hesapları yapılırken, maalesef bu konu uzun süreden beri hem sizin, hem de muhalefetin gündeminden düştü.

Bu sığınmacıların gelecekte ülkenin başına büyük dertler açabileceği ve içinde bulunduğumuz ekonomik sorunların sığınmacılarla daha da büyüyeceğinin tüm detayları Zafer Partisi Genel Başkanı Profesör Doktor Sayın Ümit Özdağ tarafından devamlı dile getiriliyor.

Sayın Özdağ bırakın anlatmayı feryat ediyor. Çıktığı tüm TV’lerde özellikle “güneydoğu illerimizin Suriye’li sığınmacılar tarafından işgal edildiğini demografik yapının giderek bozulduğunu İstanbul’da sayılarının bir milyonu bulduğunu dile getiriyor. Bu sığınmacılar yaşadıkları kentlerde de ciddi asayiş sorunları yaratıyor. “900 bin Suriyeli’nin TC vatandaşı yapıldığını ve bu kişilerin seçimlerde oy kullanarak AKP’nin yeniden iktidar olmasının amaçlandığını savunuyor.

Özdağ, Türkiye’de 9 milyon sığınmacı bulunduğunu ve bunlara bu güne kadar 90 milyar 800 milyon lira harcandığını söylüyor. Sayın Özdağ, TBMM’de yaptığı açıklamada “İktidar, Suriyeliler’i Anadolu’ya ortak ediyor. Vatandaşlık verip sayılarını da gizliyor. Türk insanı kendi ülkesinde mülteci oldu. Suriyeli oyları ile seçim kazanmak istiyorlar. Seçim günü sandık başında yüzbinlerce Suriyeli’yi oy kullanırken görebiliriz” diyor.

Vatandaş soruyor, AKP ne amaçlıyor? Ülkede demografik yapıyı kökünden sarsan bu vatandaşlık furyası neye hizmet ediyor? Amaç ne? Daha kaç sığınmacıya vatandaşlık verilecek? Bu hızla vatandaşlık verilmeye devam edilirse, Güneydoğu’da yapılacak ilk yerel seçimlerde bazı kentlerimizin belediye başkanları bile Suriyeli olacak.

Muhalefetin yerinde olsam, iktidara sorarım, acaba yapılacak ilk seçimde kaç Suriyeli sığınmacıya vatandaşlık verip oy kullandırmayı  düşünüyorsunuz?

SON SÖZ: Temel, dürbünle at yarışı izliyormuş. Atı en geride…Temel heyecanla bağırmış ”aslanım benim, bütün atları kattı önüne kovalıyor”…  ANONİM