Ekonominin bu denli daraldığı, yoksulluğun alıp başını gittiği bu dönemde yaşananlara bakınca insan iyice çileden çıkıyor. Geçmiş yıllarda, yaşanılan en küçük olumsuzlukta bile insanların utandığı ve yüzlerinin kızardığını gözlerdik. İnsan içine çıkamazlardı…

Birkaç yıldır artık umursamak bir yana, utanma duygusu da kayboldu. Bu durumda eskilerin bir sözü vardır hani “ar damarları çatlamış” derlerdi. Acı olan ise evrim teorisini duydukları zaman tüyleri diken diken olanların, işlerine gelen konularda büyük bir evrim geçirmeleri! Hiç umursamıyorlar  ve devam ediyorlar. Anlaşılan bu konuda güçlü bir ANTİKOR oluşmuş !!!!

Değerli Okurlar; pandemi ile daha da pik yapan yoksullukta insanımız ne yapacağını bilemez, yoksulluk nedeniyle intihar ederken, diğer yanda medyada her gün çarşaf çarşaf 3-5 yerden maaş alanları izliyoruz. İktidar tasarruf tedbirleri diyor, kamudaki alımlar ve ihaleler tüm hızı ile devam ediyor. Şu hale  bakar mısınız?

Diyanet, halka yaşadıkları bu olumsuzluklar nedeniyle şükretmeyi öğütlerken, 5 yıldızlı otellerde yatılı toplantılar yapıyor. Soran yok mu, gayet lüks sosyal tesisiniz var, orada neden yapmıyorsunuz diye.

Sedat Peker, yurt dışından gönderdiği videolarla çok acı iddialarda bulunuyor, gelin görün ki ne yargıdan ne de ilgililerden ses çıkıyor. Olaylar bitmek bilmiyor.

Devam ediyor, Ruhsar Pekcan olayı daha soğumadan şimdi de Sağlık Bakanı Yardımcısı Sabahattin Aydın hakkında ailesine kurdurduğu  yazılım şirketinin 5 yılda 19 ihale aldığı iddiası var. Bir Allah’ın kulu da çıkıp ne oluyor demiyor.

Tarım Bakanlığı’nda görevli Haydar Dutak iş göremez raporu alıp, Çin gezisine gidiyor!..

Tarım ve Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Fahrettin Poyraz 11 maaş alıyor. Poyraz’ın eski danışmanı Davut Arpa 5 ayrı kuruluştan ücret alıyor!..

Beyler, Efendiler; insanlar market artıkları toplayıp karınlarını doyururken, 8 yaşındaki çocuğa geleceğe dair hayalleri sorulduğunda “evde yemek olması” dediğinde hiç mi içiniz acımıyor, toplum içine çıktığınızda hiç mi yüzünüz kızarmıyor? Akşam evinize gittiğinizde çocuklarınızın yüzüne nasıl bakıyorsunuz?

Bu yaşananlar yetmezmiş gibi ülkeyi yönetenler hep yakınıyorlar, ne diye? Dünyanın en saygın üniversiteleri arasında yer alamıyoruz diye!.. Yakınmayın, bu yıl sanıyorum sadece ilk 500’de değil ilk sıralarda yerimizi alacağız hatta iddia ediyorum yeni bir NOBEL adayımızda hazır. Hemen diyeceksiniz ki Türk kökenli Alman yurttaşları Özlem Türeci ve Uğur Şahin. Hayır onları bile sollayacak bizim adayımız. Müjde, adayımız Pamukkale Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Ahmet Kutluhan! Koronavirüs hastası bir arkadaşının kendisinden Covid duası istediğini kendisinin de İlahiyat Fakültesi’nden “Şifa duası” edinerek arkadaşına gönderip iyileştiğini söylüyor. Sanıyorum, yakında bunu bilimsel bir yayın haline getirir ve adaylığı kesinleşir. Sayın Rektör bunu ciddi mi söylüyor yoksa bir yerlere mesaj mı veriyor, bilemiyorum. Rektörlükten sonra gidilecek tek makam var o da YÖK Başkanlığı!.. Ağzınız sulanmasın ama orası şu an dolu…

Bir ülkenin en büyük eğitim kurumu olan üniversitenin, başındaki Rektör bunu söylüyorsa, orası sözün bittiği yerdir.

Belki içimizi biraz olsun soğutur düşüncesi ile sizlerle aşağıdaki öyküyü paylaşmak istiyorum.

“Kristof Kolomb, gemilerin zorunlu tamiratı için Jamaika'ya uğrar. Oradaki yerliler tamirata yardımcı olur, gemi tayfasına yiyecek içecek verir. Ancak tamirat aylarca bitmez. Üstelik gemi tayfası, yerlilerin yiyeceklerini yağmalar. Bu duruma kızan yerliler, yardımı ve yiyeceği keser. Çaresiz durumdaki Kolomb, gemilerde bulunan takvimi karıştırırken, ertesi gün Ay tutulması olduğunu öğrenir ve hemen yerlilerin şefine gider.

Şef’e, Tanrı ile haberleştiğini ve Tanrı'nın yardımın kesilmesine çok kızdığını, bu kızgınlığını da Ay'ı kan kırmızıya çevirerek göstereceğini söyler.

Ertesi gün akşam Ay tutulması başlar ve Ay'ın rengi tutulmadan dolayı kızıla döner. Kolomb'un oğlu, o anı günlüğüne şöyle yazmış:

"İnleme ve feryatlarla birlikte, her yerden gemilere doğru geldiler, yiyecek ve içecekler getirdiler, Tanrı'ya onları affetmesini söylemesi için amirale yalvardılar.”

Kolomb kum saatine bakar, 48 dakika süren tutulma bitmek üzeredir.
Onlara Tanrı'nın kendilerini affettiğini ve Ay'ı birazdan normal rengine çevireceğini söyler.

Tutulma biter, Tanrı tarafından affedilen yerliler de mutludur, evrenin işleyişini bilen Kolomb tek bir not düşer seyir defterine...

  “Cehalet her zaman köleliği getirir””

SON SÖZ: “Evet ben Roma Papa’sına karşı çıktım. Neden böyle oldu, çünkü ben Vatikan’a gittiğimde oradaki çatıların altından olduğunu gördüm. Sonradan da Papa’nın vaazını dinledim ve dedi ki, “Kilise yeryüzündeki tüm fakir çocuklardan dolayı üzüntü duyuyor.” Külahıma anlat, üzüntü duyacağına satsana çatıları, bir şeyler yapsana!... MARADONA