Daha düne kadar camlara, balkonlara çıkıp alkışladığımız doktorlarımızın çilesi bitmiyor. Ailelerinden uzakta ağır çalışma koşulları altında tabiri caizse kelle koltukta yaşıyorlar. Covid-19’u meslek hastalığı kabul ettirene kadar verdikleri mücadeleden zaferle çıktılar derken Sağlık Bakanlığı yeni bir sürpriz(!) yaptı.

3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Kanunu’nun Ek 9. maddesi uyarınca YÖK ile birlikte hazırlanıp 04.03.2020 tarihli ve 31058 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığı’na ait kurum ve kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin ilgili birimlerinin birlikte kullanımı ile işbirliği usul ve esasları hakkında yönetmenliğin 7. maddesinin birinci fıkrasında “Bakanlık ve YÖK tarafından, birlikte kullanıma ilişkin olarak müştereken TİP protokol hazırlanır” hükmü yer alıyor. Ve bu protokolle birlikte, öğretim üyelerine 31 Aralık akşamına kadar sözleşme imzalama zorunluluğu getirildi.

Yani “ya imzalarsın, ya da gidersin”

Bu ne demek?

-Tip protokolle tüm yetkiler başhekimlere verilmekle kalmıyor aynı zamanda başhekim sicil amiri oluyor.

-Öğretim üyeleri ve öğretim görevlileri başhekim tarafından verilecek görevleri yerine getirecekler!

-Çalışma süreleri başhekim tarafından belirlenecek!

-Şu anda 2547 sayılı YÖK yasasıyla kazanılmış hakların ne olacağı belli değil ve serbest çalışma yok sayılıyor!

-Eğitim, başhekim izni ile yapılacak!

-Bilimsel çalışma, eğitim, sağlık hizmeti sunumu ve performans, başhekim iznine bağlı olacak!

-Performans, geçici görevler, nöbet ve mesailer başhekim tarafından belirlenecek!

-Sözleşme, vakti geldiğinde kendiliğinden sona eriyor. Ama bu süreç başhekim izniyle uzatılabildiği gibi süre bitmeden de başhekim tarafından iptal edilebilecek!

Şimdi, ortada fol yok yumurta yokken, salgının tam ortasında, doktorlar canla başla savaşırken bunu yapmanın ne anlamı vardı? Sağlık Bakanlığı Hastaneleri’nden yararlanan, Kamu Üniversitelerinin Tıp Fakültelerini yok etmek mi istiyorsunuz?

Öğretim üyelerinin onurları ile oynayıp, onları istifa ettirip, yerine yandaşları mı yerleştireceksiniz? Geleceğin hekimlerini nerelerde yetiştirmeyi düşünüyorsunuz?

Yönetenler; Hekim yetiştirmek öyle kafanıza göre rektör atamaya benzemez! Bir öğretim üyesini, kimin yönetimine veriyorsunuz farkında mısınız? LİYAKAT, bu uygulamanın neresinde?

Kazanılmış haklar ne olacak? Peki bu uygulamalar, Anayasa’nın 130. maddesi ile örtüşüyor mu? Şimdi diyebilirsiniz ki, kardeşim, sen neden bahsediyorsun? O zaman ben de size şunu sorarım, ülkede ki yerel mahkemeler, Anayasa Mahkemesi kararına uyuyor mu?

Biz yaparız, olur derseniz, ki zaten hep öyle oluyor, maalesef bizler de sadece yazmakla kalırız.

SON SÖZ: MASALLAR, KÜÇÜKKEN UYUYUNCAYA KADAR, BÜYÜYÜNCE DE UYANANA KADARDIR. WILL DURANT