Vay canına, yüzyıllar boyunca dünyayı menfaatleri için kan gölüne çeviren, gariban halkları sömüren,

-Vietnam’da 4 milyon
-Kore’de 3 milyon
-Kamboçya ve Laos’ta 1 milyon
-Afganistan’da 1.5 milyon
-Irak’ta 1 milyon
-Hiroşima ve Nagazaki’de 400 bin
-15 milyon Kızılderili’yi katledip sonra da tarihin gerçeklerini saptırarak utanmadan bize  soykırım yaptınız diyene bakın!

ABD Başkanı, seçildikten aylar sonra TBMM’nin kurulduğu 23 Nisan gibi kutlu bir günümüzde Sayın Erdoğan’ı arayıp, siyasi ve ahlaki olmayan bu konuyu dile getirdi. Hoş, 80 yıl boyunca tüm ABD Başkanları bu konuyu ağızlarında geveleyip durmuşlardı ama şu ana kadar hiçbirisi buna cesaret edip de soykırım lafını yüksek sesle dile getirememişti. Ve bugün bunu söyleme hadsizliğini Biden gösterdi.

Biden, bu konuyu seçim dönemindeki söylemlerinde de dile getirmiş hatta seçmenlerine siyasi mesaj vermişti. Halbuki bu karar ancak ulusal ve uluslararası alanlarda yetkilendirilmiş mahkemeler tarafından verilebilir. Soykırım iddiası 1945 yılından sonra gündeme gelmişken, kendisi oturmuş 1915’leri dile getiriyor. Maalesef Biden’ın sarf ettiği bu sözler, onun Türkiye düşmanlığından başka bir şey değildir.

Özellikle muhalefet partileri ve Cumhurbaşkanlığı’ndan bazı sözcüler, bu söyleme karşı cevap verdiler. Ancak bu iftirayı atan ABD Başkanı Biden’a, Sayın Erdoğan tarafından acilen cevap verilmelidir. Eğer Haziran ayındaki NATO toplantısında cevap verilmesi düşünülüyorsa bunun bir anlamı olacağını sanmam.

Hatırlarsınız, ABD, Kıbrıs Savaşı sırasında Türkiye’ye ambargo uygulaması başlatmıştı. O dönemin Başbakanı Demirel ülkedeki 21 ABD üssünü bir gecede kapattırmış ve Türk Bayrağı göndere çekilmişti.  Hatta 1978’de Amerikan Kongresi ambargo kararını kaldırdığında Ecevit hükümeti üsleri açmayı kabul etmemişti. Ta ki 1980 Kasım’ına kadar da kapalıydı.

Bu emperyalistler, ülkelerin zayıf kalmalarını kollarlar ve saldırıya geçerler. Bugün bize yapılan da budur.

ABD, askerlerimizin başına çuval geçirerek, Trump’ın küstah mektubuyla, NATO müttefikiyiz deyip güney sınırlarımızda PKK devleti kurma hazırlığı yapmak gibi çeşitli oyunlarla bizi hep köşeye sıkıştırmaya çalışmıştır. Ama biz hep güçlü durmuşuzdur, bu konuda da tüm Türkiye, hükümetinin yanındadır.

Değerli Okurlar, acı olan ise nasıl buralara geldiğimizdir. Öz eleştiri yapmalıyız. Tarihe dönüp baktığımızda dışişleri politikalarımızın, bu kadar başarısız olduğu başka bir dönem görülmemiştir. Kim iktidara gelirse gelsin, Dışişleri Bakanlığı asla siyasete bulaştırılmamıştır. Ancak bakanlık, AKP döneminde çok yıprandı.  Konsolosluk ve Büyükelçilik büyük birikim gerektiren mevkilerdir. Eğer siz, dışişleri örgütünde yetişmemiş, eski AKP milletvekili veya kendi örgütünüz içinden dış ilişkilerde hiç bir deneyimi olmayan insanları bu konumlara atarsanız sonunuzun bu olacağını bilmelisiniz!

Durup dururken Montrö tartışması ortaya atıldı. Neden, amaç neydi? Uzmanlar bu konuda nasıl Sayın Cumhurbaşkanı’nı uyarmadı? İddia edildiğine göre Montrö, ABD ile bazı pazarlıklar sonucu mu ortaya atıldı?

Montrö dediniz bu kez de Rusya pandemiyi bahane ederek Türkiye’ye seyahatleri yasakladı. Peki şimdi ne oldu? Ne Ali’ye, ne Veli’ye yaranamadık ortada kaldık! Soruyorum, bu bir diplomasi başarısızlığı değil mi?

Suriye bataklığı, İsrail, Mısır, Suudi Arabistan ve BAE ile ilişkilerimizin bu durumda oluşu dışişleri başarısızlığı değil mi? Ege Denizi’ni kendi denizine dönüştürmek isteyen Yunanistan’ın 19 Adamızı işgal etmekle kalmayıp bir de buralara askeri üsler kurmasına sessiz kalınması kamu vicdanını ne denli yaraladığının farkında değil misiniz? Doğu Akdeniz’deki haklarımız ne durumda? Tüm bu yaşananlar, dış ilişkilerdeki siyasi başarısızlıklardan dolayı değil mi?

80 yıldır hiçbir ABD Başkanı neden soykırım diyemedi de bugün Biden çıkıp söyleyebildi?

Çünkü Türkiye, eski Türkiye değil. Öyle olsaydı Biden bu açıklamayı asla yapamazdı. Ekonomik sıkıntılarımız, tüm AB’nin karşımızda olması ve dolayısıyla yapayalnız kaldığımızı bildiği için ve Azerbaycan’ın Karabağ meselesinde onlarla birlikte hareket ettiğimiz için gayet cüretkar!

ABD, son dönemlerde tümüyle Yunanistan’ın yanında yer aldı. Ülkenin çoğu yerlerine üs kurmakla kalmadı, her türlü askeri desteği de sağladı. Trakya’da Dedeağaç’ta burnumuzun dibinde de üsler oluşturuyorlar.

Sayın Cumhurbaşkanı, bu konuda verilecek cevap geciktirilmemelidir. O, Türk düşman Biden’a vereceğiniz cevap içerisinde 1964 yılında kendisine küstah ifadelerle mektup yollayan Başkan Johnson’a Rahmetli İnönü’nün “yeni bir dünya kurulur, Türkiye orada yerini alır” sözünü de hatırlatmayı unutmayınız...

SON SÖZ: ABD Büyükelçisi, Ortadoğu'daki bir takım girişimlerine destek sağlamak amacıyla Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ile görüşmektedir.
Girişimleri için destek talebinde bulunur.
İnönü olumlu yaklaşım göstermez.
Büyükelçi başarılı olamayınca meselenin önemini anlatmak amacıyla "Bir varil petrolün fiatı nedir, biliyor musunuz?" şeklinde aklı sıra etkili bir çıkış yapmaya yeltenir.
İnönü'nün cevabı şu olur: "Bir varil kanın fiyatı nedir, biliyor musunuz sayın Büyükelçi?"…
Görüşme orada biter...