AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan “2023’de Ay’a gideceğiz” diyerek, şu içinde bulunduğumuz pandemi, işsizlik ve ekonomik sıkıntılar girdabında içimizi ısıttı. Halk bu haberle sevince boğulurken muhalifler hemen veryansın etmeye başladı!

Niye söyleniyorsunuz hemen? Ay’a gidiyoruz dedilerse hemen yarın gidecek değiller ya!..  Ön hazırlıklar yapılacak. Bilim adamlarından ekipler oluşturulacak. Bu hazırlıklardan sonra Elon Musk’la görüşülecek. Füze yapımı için gerekli olan A’dan Z’ye tüm dış alım anlaşmaları yapılacak. Sonra da Ay’a gidilecek. Hatta hatta “Bayanlar” bile gidebilecek!!

Muhalif kesime önerim, kardeşim, bir durup dinleyin. Boğaz, dokuz boğum, bir düşünün sonra konuşun. Şimdi başlayacaksınız, yok ihale açık yapılsın, yok Sayıştay denetimine açık olsun gibi saçma sapan fikirler üreteceksiniz. Yapmayın! Böyle büyük projeler bugünden yarına yapılır mı? Ama siz alışmışsınız bir kere eleştirmeye. Çünkü başarısızsınız! Neyi başardınız ki?!

Şimdi ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum. AKP, iktidara geldiğinden bu yana ne müjdeler verdi, kısaca hatırlayalım da siz de koyun takkenizi önünüze bir düşünün !....

-Trakya’da doğalgaz bulunmadı mı?

-Siirt’te 11 milyon varillik yüksek kalite petrol bulunmadı mı?

-Milli bölgesel ve milli savaş uçaklarımızı semalarımız da göreceksiniz denmedi mi?

-Sayın Erdoğan, 2019’da yerli otomobil müjdesi vermedi mi?

-Türkiye kendi harp silah ve ekipmanlarını Altay tankını, Atak helikopterini vb. 2020’de yapacak denmedi mi?

-Karadeniz’de çok büyük bir doğalgaz bulunmadı mı?

-Doğu Akdeniz’de doğalgaz aramaları batının tüm engellemelerine rağmen yapılmıyor mu?

-Elektrikli traktör müjdesi çiftçiye verilmedi mi?

Yani muhalifler çatlasalar da, patlasalar da AKP gaz çıkarmaya devam edecek.

Ah, şu Ce-Ha-Pe var ya şu Ce-Ha-Pe!!

Ben de diyorum ki, ne olur büyük düşünen yönetenlerin hayallerine ve  heveslerine engel olmayın, ayıptır, günahtır…

Değerli Okurlar; hayal, heves deyince geçenlerde sosyal medyada okuduğum ve beğeneceğinizi umduğum bir hikayeyi sizlerle paylaşacağım.

“Madam Hayganuş'un kocası Agop ölmüş.

Hayganuş çok üzgün. Sevgili kocasının mezarının başında oturmuş ağıt yakıyor.

Komşuları, arkadaşları da elleri önlerinde bu dramatik anı saygı içinde sessizce izliyorlar.

Hayganuş'un kocası Agop'a yaktığı ağıt herkesin gözlerini yaşartıyor:

‘‘Ah Agop Efendi ah... Sen ne güzel, ne alim adam idin...

Fransızca bilir idin...

İngilizceyi, Alamancayı fevkalade konuşur idin...

Sen edebiyattan, fizikten, kimyadan, riyaziyeden çok iyi anlar idin...

Şiir bilem yazar idin...''

İzleyenler suskunluk içinde bekliyorlar ama ölçüyü kaçıran Hayganuş'un Agop'a sıraladığı övgüler bir türlü bitmek bilmiyor.

Artık biri dayanamıyor ve patlıyor:

‘‘Yahu Madam Hayganuş, amma da büyüttün ha!.. Agop'u hepimiz tanır idik. Rahmetli hiç de dediğin gibi bir adam değil idi.

Mesela, Fransızca filan bilmez idi. Şiir de yazmaz idi. Az biraz okuması, yazması var idi. Hepisi o kadar...''

Madam Hayganuş, komşusunun bu sözlerini duyunca hemen ağlamasını kesmiş ve başını kaldırarak gururlu bir sesle şöyle yanıt vermiş:

‘‘OLSUN... HEVES EDER İDİ.''

SON SÖZ: FAZLA TEVAZUNUN SONU VASAT İNSANDAN NASİHAT DİNLEMEKTİR. İBN-İ HALDUN