Türk Milli Takımı’nın son Avrupa Kupası’nda kocaman bir “SIFIR” çekmesi futbolda nerede ve ne durumda olduğumuzu tüm çıplaklığı ile ortaya koydu. Tabii bu başarısızlığı tümüyle futbola yüklemek doğru olmaz çünkü ülkedeki tüm kurumların siyaset virüsüyle enfekte olmasının illaki payı var.

AKP yönetiminin iktidar olması ile geçmişte hiç alışık olmadığımız bir biçimde kamuda ciddi bir siyasi yapılanma başladı. Ülkenin bağımsız olarak bildiğimiz tüm kurumları bile son on yılda tam bir siyaset bulaşı ile karşı karşıya kaldı. Her fırsatta kullanılan “milletim, milletim” sözü ise sadece kendi yandaşlarını içerir oldu.

Bana şu dönem “özerk” olarak tanımlayacağınız bir kurum var mı? Mesela geçmişteki özerk kurumlarımızdan biri TFF (Türkiye Futbol Federasyonu) idi.  Ama günümüzde TFF ile siyaset beraber anılır oldu.

Futbola siyaset bulaşmasının en önemli göstergesi TFF’nin başkanlık seçimleridir. Başkan seçimle değil, seçenle belirleniyor. Siyaset bir aday belirliyor, kurul da kuzu kuzu yüzde 90 oy çokluğuyla o adayı seçiyor. Kesinlikle ikinci bir aday çıkmıyor, çıkamıyor. TFF kurulu oluştuktan sonra da bu kurul futbolun tüm alt kurullarını seçiyor. Merkez hakem kurulu, tahkim kurulu vb.

 Şu anda TFF Başkanı olan Sayın Nihat Özdemir yıllarca Fenerbahçe Kulübü’nde yönetici olarak bulunmuş bir futbol insanı. Diğer yandan da Türkiye’de özellikli devlet ihalelerini alan beş müteahhitten biri.

Peki öğrenmek istiyorum böyle bir iş adamı nasıl oluyor da sözde bağımsız diye adlandırılan TFF’nin başkanı oluyor? Kendi isteğiyle geldiği kanısında değilim. Geldi ise baştan teslimiyeti kabul ederek gelmiş demektir. Bu durumda da kurulun tarafsızlığından söz edilemez. Böyle olunca da verdiği her karar haklı dahi olsa, kulüpler birliği tarafından kuşku ile karşılanacaktır.

Yaşanan tüm bu olumsuzluklara daha fazla dayanamayan dört büyük kulüp başkanı ilk kez bir araya gelerek tepki gösterdiler. Haklıydılar!!

Kulüplerin, ekonomik zorluklarla karşı karşıya oldukları bu dönemde 4 ana başlık altında karşı duruşlarının nedenini ortaya koydular. Bu başlıklardan en önemlisi “yayın gelirleri” idi. Bu gelirler kulüpler için son derece  hayatidir. Her yıl yayıncı kuruluş bu gelirleri çeşitli bahanelerle devamlı aşağı çekiyor. Kulüpler doğal olarak isyan ediyor. İlginç olan ise destek görmeyi bekledikleri TFF’nin  yayıncı kuruluştan yana tavır alması oluyor.

Mesela yabancı futbolcu sayısı ile ilgili alınan kararlar, kulüpler birliği ile konuşularak alınmıyor. Yaptım oldu, deniliyor!

 Şunun kararını verirsek, çoğu mesele kolayca çözüme ulaşacaktır!.. Futbolda PATRON kim?

Patron, futbol kulüpleridir. TFF ise belirli bir süre için kulüplerin oluşturduğu kurullar tarafından seçilen yöneticilerdir.

Patron kulüpler olduğu halde, ihaleyi yapan TFF, merkez hakem kurulunu seçen TFF, tahkim kurulunu seçen yine TFF.

Rahmetle anıyorum Prof. Dr. Ali Uras federasyonunda bende yönetim kurulu üyesiydim. Rahmetli Hilmi Ok, hakem komitesi başkanı idi. O dönemde TFF Kurulu olarak, o hafta hangi maça hangi hakem atandığını bilmezdik. Başkanın böyle bir talebi ise asla olmadı.

Ya şimdi????

Futbolun tüm ileri gelenlerinin bu konudaki önerileri, kulüpler birliği bir A.Ş. kurmalı ve yayıncı kurul ihalesini kendileri yapmalı.
Özü şu; TFF ÖZERK OLMALI.

Türk futbolunun yetiştirdiği kişiliği, duruşu ve başarıları ile örnek insanlardan biridir, ŞENOL GÜNEŞ.
Şenol Hoca’nın süper ligde çalıştırdığı kulüplerdeki başarıları ve şampiyonluklar dün gibi hatırımızdadır. Son Avrupa kupalarındaki milli takımın başarısızlığındaki tüm sorumluluk da kendisinin de dediği gibi Şenol Hoca’ya aittir. Yok takım çok genç, yok deneyimsiz gibi yakıştırmaların arkasına saklanılması da mazeret olarak kabul edilemez hatta komik oluyor. Takımdaki gençlerin çoğu Avrupa’nın çok kaliteli takımlarında futbol oynuyorlar. Ortada başarısızlık varsa ve sorumluluk hocanın ise TFF Başkanı’nın teknik direktörün istifasını istemesi gerekmez mi? Ama federasyon özerk olmadığı için başkan bireysel olarak karar veremiyor.

O nedenle Şenol Hoca’nın yerinde ben olsam federasyonun elinin rahatlaması açısından istifa ederdim. Bakın önümüzde bir dünya kupası var. Orada da başarısız olur dönersek, bu sefer hangi bahaneler ortaya konulacak? İstifa ederseniz, kamuoyundaki tatsız söylem ve eleştirilerde bitmiş olur sevgili hocam. Sen bir ekolsün, geçmiş başarılarını karartmamalısın ve yıpranmamalısın.

Denilebilir ki, kardeşim TFF Başkanı orada oturuyor, peki o niye istifa etmiyor? Haklısınız da onun neden istifa etmediğini veya edemediğini bir bilene sormalısınız.

Merak ettiğim bir konu daha var. Milli takım oyuncuları Türk, teknik direktör Türk. Peki teknik direktöre verilen ücret neden yabancı para?

İnanıyorum ki TFF özerk olursa hem Türk futbolu ve hem de kulüpler birliği tüm sorunları aşacak ve futbolda başarı yakalanacak.

 SON SÖZ: Yapacağım diye vakit geçirme, yaptım de !….. PLAUTUS