Türk Halk Müziği’nin  sevilen türküsü  “Derdim çoktur hangisine yanayım…”
Ülkemin üstüne sanki kara bulutlar çöktü. Pandemiye mi, gittikçe ağırlaşan ekonomiye mi , işsizliğe mi yansak derken, siyasette yaşananlar da üstüne tuz biber ekiyor. Sanki bu halk bu sıkıntıları çekmiyor, her şey yolunda, ülke güllük gülistanlıkmış gibi... Bu denli sıkıntılar yaşanırken, hiç olmazsa halkın moralini düzeltecek düzenlemeler yapmak yerine Cumhuriyet’in temel değerlerine yöneldiniz.

Son dönemlerde siyasetteki yaşananları izledikçe de karamsarlık iyice derinleşiyor. Acı olan da Cumhuriyet’in temeli Anayasa Mahkemesi ile ilgili siyasilerin söylemleri…
Yönetenler; Sizler, Milletin Anayasa gereği belirli bir süre için verdiği yetkiyle ülkeyi yönetmeye geldiniz yani görevlendirildiniz. Siz devlet değil, Devletin belirli süre temsilcisiniz. Halk adına  aldığınız yetkiyle yönetecek, başarılı olursanız devam edecek, başaramazsanız yönetimden gideceksiniz. Bu devletin sahibi yüce TÜRK MİLLETİDİR.

Bunu lütfen unutmayın!.. Yönetime gelirken verdiğiniz sözleri unutmayın. Geldiniz ve Meclis kürsüsünde ettiğiniz yemine uyup uymadığınızın keşke bir öz eleştirisini yapsanız. Verdiğiniz sözleri tutun.

Halk mutlu mu? Özgür mü?
Hukuk herkese eşit ve adil mi?
Anayasal kurumlar özgürce görevlerini yapıyorlar mı?
Halkın güvenliği,
Eğitimde fırsat eşitliği,
Sağlıkta başarılı mısınız? vb. Siz bunların ilkin cevabını kendinize  sorun.

Son dönemlerde ki eylemleriniz ve söylemlerinizle, Cumhuriyet devrimleri ile mi hesaplaşıyorsunuz? Anayasa bu ülkenin omurgasıdır. Ülke bu omurgaya bağlı olarak yönetilir. Hiçbir güç Anayasa’nın üstünde değildir ve ülkenin yönetim şekli Laik, Demokratik, sosyal hukuk devletidir. Anayasanın belirlediği hukuksal kurallara tüm bireyler saygılı davranmak zorundadır. Anayasa mahkemesi  bireylerin arzularına göre değil, hukuk kuralları ile karar verir. Anayasası olmayan bir ülkede Demokrasiden söz edilemez.

Son dönemlerde bakıyoruz anayasal olarak kurulmuş ve parlamentodaki bir partinin kapatılması ile  ilgili, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar, bir siyasiyi mutlu etmediği için hem HDP’yi hem de Anayasa Mahkemesi’ni kapatalım diyor!..
Efendiler, sizler o anayasanın sizlere tanıdığı haklarla orada oturuyorsunuz. Eğer o mahkeme  kapanırsa, halk da size sorar hangi hakla orada oturuyorsunuz diye. Vatandaş Mehmet soruyor? Yeni bir seçim yapılıp halk kullandığı oylarla size güven duymaz ise orada oturabilir misiniz? Oturamazsınız!.. Zira geçmişte parti olarak parlamento dışında kalmıştınız. Bunu yaşadığınız için en iyi siz bilirsiniz.

Yerinizde olsam gurup toplantısında ülkede ki açlık, işsizlik ve hukuk ihlalleri ile ilgili yaşananları dile getiririm. Cumhuriyet’in temel değerleri ile ilgili yapılanlara bir bakarım.

Son günlerde millet ittifakını oluşturan parti genel başkanlarının bir araya gelip yeni bir siyasi strateji konusunu görüşecekleri tüm kamu oyunda büyük bir mutluluk ve umut oluşturdu. Ancak parti genel başkanları ifade edilirken HDP’den söz edilmedi. Şu anda HDP Türkiye Cumhuriyeti anayasası gereği bir siyasi parti olarak parlamentoda bulunmuyor mu? Bulunuyor ve altı milyonu aşkın bir oy oranları ile parlamento da temsil ediliyor. CHP nin kazandığı büyük şehir belediye başkanlıklarında bu partiye oy veren yurttaşlarımızın katkısı yok mu? Bu yurttaşların destekleri olmasa bu seçimler kazanılabilir miydi? Geçmişte şu andaki yönetim bu parti ile masaya oturmadı mı? İmralı’daki bebek katilinin mektubu okunmadı mı? Kırmızı bültenle aranan bebek katili TRT ye çıkarılmadı mı? Şu anda HDP yeşil ışık yaksa bir masaya oturmazlar mı?

Beyler bende HDP’nin ilişkilerini eleştiriyor ve asla onaylamıyorum. Ancak şu anda ülkem için, TEK YOL DEMOKRASİ!.. Millet ittifakı, Türkiye demokrasisi için  bir araya gelirken HDP’yi dışarıda bırakamazsınız. Cesaret gösterin ve masaya davet edin. Siyaset cesaret işidir. Dışlayarak ülkede yaşayan Kürt kökenli kardeşlerimizi bebek katillerinin kucağına itmeyelim. Demokrasi oluştuktan, sonra tüm sorunlar çözülür.

Değerli okurlar; Bu ülke tüm olumsuzluklara rağmen  kurtuluş savaşını başarmıştır. Kimlerle?  bugün birlikte yaşadığımız insanlarımızla. Kurtuluş Savaşı sırasında cephede yan yana savaşan kahramanlarımız yanındakilere sordu mu? Sen Kürt müsün, Laz mısın,  Alevi misin, Sünni misin diye?

YAŞASIN CUMHURİYET
YAŞASIN DEMOKRASİ

SON SÖZ: Cehalet gelirken bedava gelir, giderken HERŞEYİ GÖTÜRÜR. Anohoshirvan Miandji