Nasıl da mutlu mesut bir basın toplantısı... Yine bir başarı hikayesi anlatımı... İhracatta son ay rekor kırıldı... Ee? Hem de salgın döneminde... Yani? Boş ver gerisini...

Gerisi; toplam ihracatımız geçen yıla göre 11 milyar dolar azaldı... Aynı salgın döneminde ithalatımız 9 milyar dolar arttı... Bakın kimse orayı bize anlatmadı...

★★★

2020 yılında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 86’dan yüzde 77’ye geriledi... Pek bahseden çıkmadı.

Güzel kardeşim yıl boyunca 169 milyar dolarlık satış yapıp, 219 milyar dolarlık alış yapıyorsun. Bunu başarı olarak anlatıyorsun! Hakkımızda hayırlısı olsun.

★★★

Türk Lirası 2020 yılında dünyanın en çok değer kaybeden ikinci para birimi oldu. Bunun anlamı ürettiği mallar dünya piyasalarında çok ucuzladı. Bana sorarsanız bu ithalat bile yakışmadı. Çok az kaldı.

İyi de ihracat artsa da daha ne kadar artacak? Geçen yıldan daha fazla neyi üretiyoruz ki? Fazladan ne yatırımı yaptık ki? Klasik yeni pazarlar arayacağız ve bulamayacağız.

Bunun sebebini de ülkenin dış politikasında aramalı... Dünyada hiçbir ülkenin haz etmediği bir yönetim idare ediyor ülkeyi...  Benim çok sevmem yeterli gelmiyor demek ki...

★★★

Geçenlerde bir toplantı yaptılar, durumu öylesine anlattılar ki; programa harfiyen uymuşlar... Yapılması gereken her şeyi yapmışlar. Tek bir yanlış yok.

Madem öyle bu durum ne? Hedefler bırakın tutmayı yanına bile yaklaşılamadığına göre bir yerlerde hata yapılıyor. Kim nerede hata yapıyor? O da yok!

Demek kimse hata yapmıyor. Her şey plan program dahilinde işliyor. Ortada ters bir durum yok ama ekonomi yan yatmış, enflasyon patlamış. Hayret valla...

★★★

Resme bakalım... 2021’e yüksek borç, kredi balonu, azgın faiz, berbat enflasyon, cari ve bütçe gibi çifte açığının yanı sıra bitmiş cephane, can çekişen turizm ve düşen gelirlerle kavga dövüş girdik.

Şuraya da bitmeyen bir savaş ve milyonlarca mülteci çizip tabloyu tamamlayalım. Gelen dev dalganın önünde fırtınada kalmış muhteşem bir gemi resmi oldu. Gerisini hayal gücünüzün eseri...

Arka planı ister ambargolarla ister başa çıkılamayan salgınla süsleyin. Küresel gerilimler, zeka geriliğinden muzdarip yandaşlardan fişeklemeler, içeride siyasi didişmeler...

★★★

Ekonominin sihri sürdürülebilirlikte saklıdır. Verirsin gazı, saman alevi gibi parlarsın. Benzin bitince ne yapacaksın? Yayan kalacaksın.

Üretmeden, tüketerek ve bunun için daha fazla borçlanarak büyümenin sonuna gelindi. Asıl önemlisi Türkiye bu kafadaki yöneticilerin günübirlik kararları ile yönetilebilir mi?

Tabii ki yönetilir de başkanlık sistemi ile istikamet neresi? Özgürlükleri kısıp, muhalefeti baskı altında tutup, verilerle oynayıp, dini duyguları istismar ederek belki bir süre daha baskılar... Sonrası? Dış mihrak edebiyatı...

Deveye boynun neden eğri diye sorsak emin olun bize; “Sen kendine bak fakir” der, güler geçer...