Tatlı, tatlı esip duran meltem yeli gibi Arap Prensi’nin 10 milyar dolar vaat etmesi piyasalara önce bir ferahlık getirdi. Bozmak istemem bu hayali lakin ne yapacağız ufak pürüzleri?

Bakın ne kolaymış! Türkiye’nin toplam dış borçları, iç borçları, iflas risk puanı, enflasyonu, doları, kredi notları, işsizliği, dibi görmüş kişi başı milli geliri... Bakın 10 milyar dolara hepsi iyileşti!

★★★

Önce bunun bir “kriz” olduğunu kabul etmek ve buna göre önlemler almak gerek. Kabul ettiremiyorsun işte... Nitekim krizi kabullenirse sonraki soru; Suç kimde?

Ülke yönetimi inkâr politikası ile nereye kadar gidecek? Seçimlere kadar mı idare edecek? Edemeyecek!

Dolar kükremiş sel gibi bendini çiğnemiş, aşmış... Enflasyon yüzde 50’lerde enginlere sığmamış, taşmış.

Faizler düşürülmüş ama hangi banka kredi verecekmiş? Hangi şirketler açıklanan faizlerden kredi alabilecekmiş? Veren olursa bana da, telefonumu yolluyorum onlara...

★★★

Hadi kamu bankaları Merkez Bankası’nın açıkladığı orandan kredi verdi? Kâr etme şansları var mı? O zaman adı ne? Görev zararı...

Peki, “görev zararı” ne? Ülke ekonomisini yönetmeyi beceremeyen İktidarın günahlarının bedelinin kamu bankalarının yüklenmesi... Milletin parasının peşkeş çekilmesi... Kim verdi onlara bu görevi? Orası belli! Oysa gerçek hikaye “faiz” değil ki!

★★★

Hangi para kredi olarak verecek? Kaynak nerede? Para mı basacak?

Her ülkenin para basma limiti vardır. Kiminin çok fazla kiminin bizim gibi çok azdır... Bu durum ülke ekonomisinin nasıl yönetildiğine bağlıdır...

Para basarak zenginlik elde edilseydi, herhalde her devlet sınırsız para basardı. Para, miktarı sınırlı olduğu için değerlidir... Fazlası fakirliğin tek yönlü biletidir!

Zira para basmak sigara gibidir... İlk başlarda keyif alırsın, sonrasında yavaş yavaş ekonominin nefesi kesilir...

★★★

Ekonomide “refah” bir eşiktir. Ancak kısa dönemli çıkarların yerine uzun dönemli çıkarları düşünenler bu eşiği geçebilir.

Nasıl? Ekonomide her eylemin karşılığı vardır. İlla direkt karşılığı olacak diye de bir şey yok. Hukukun üstünlüğü, demokrasi, özgür ve özgün düşünce, eğitim...

Bu kavramların hiçbiri cebinize para koymaz. Ancak bunlara sahipseniz zenginleşme kendiliğinden gelir.

★★★

Acaba “işler düzelir mi?” diye hiç beklemeyin. 2022 Türkiye ekonomisi için kayıp yıllardan biri olacak. Umudu olanlar oturup bir daha düşünsünler. Ne umuyorlar? Hangi şartlar altında umdukları gerçekleşebilir? Cevabını bulurlarsa buyursunlar, piyasa orada...

Diyanet o kadar ödenek alıyor. Düşündünüz mü hiç, neden ekonomi duasına çıkılmıyor? Belli ki olmayacak duaya “amin” demek istenmiyor!