Faiz kararı açıklandı. Mevcut ortamda artırmaya gerek olmadığından sabit bırakıldı. Zaten beklentiler de bu şekilde davranılmasıydı.

Bana ilginç gelen ise sonrasında yapılan samimiyetsiz, inandırıcılıktan uzak açıklamalardı. Sıkı para politikası duruşunun kararlılıkla uzun bir müddet sürdürülmesine karar vermiş. Gerekirse faiz artırılacakmış!

★★★

Buna kim karar veriyor? Merkez Bankası mı? Yahu, “Söz dinlemiyordu, faizleri düşürmüyordu, ben de kovdum” dememiş miydi? Sonraki başkan söz dinledi de ne oldu akıbeti? O da kovuldu!

Kararları Merkez Bankası almıyor ki... Kapıya koyuyor sözünü dinlemeyeni... Neden analiz yapıp anlamaya çalışıyorlar dediklerini? Beyhude çaba, boşa mesai... Bıraksınlar bu boş işleri...

Sarayı bilgilendiriyorlar, vereceği kararı beklemeye başlıyorlar. Sadece başkan değişti. Diğer bütün grup aynı... Başkanın da alınan karada “bir oyu” var. Geri kalanı ülke ekonomisini bu duruma sokanlar.

★★★

Haber beklenirken saraydan, sözde toplantı yapılıyor. Muhabbet sırasında keyif çayı içiliyor. Onay gelince önceden hazırlanan metin okunuyor. İnternet sitesine konuluyor. Grup dağılıyor. Budur önemli toplantının hali pür melali...

★★★

Faizi artırsan dolar belki daha da düşecek ancak yüksek borç nedeniyle maliyetler iyice artacak. Ekonomi fena yavaşlayacak. Krediler ödenemeyecek.

Faizi düşürsen bu sefer de enflasyon yüksek... Reel getiri kaybolacak Türk Lirası’nın bir cazibesi kalmayacak. Para yeniden dolar ve altına kayacak.

Kasanın boş olduğu, borçların gırtlağa dayandığı bilinen bir gerçek... Suni olarak baskılamak bu saatten sonra işleri daha da beter edecek.

★★★

Faiz ancak zaman kazandırır. Her seferinde bu zamanı sürekli boşa harcadıkları için yine başa sarıyoruz makarayı... Türk Lirası’nın değerini koruyabilmesinin çaresi devamlı yüksek faiz vermek değil ki...

Bugün ne yapıyorsan tam tersini yapsan düzelir belki... Söz verilen reformlar aranıyorlar. Sırada adalet ve demokrasi var. Asıl ekonomideki dengeyi bozan onlar.

★★★

Kendi kendine düzelmesini beklersek... Enflasyon ancak nisan ayından sonra gerileme sürecine girecek. Aşı ile ilgili olumlu gelişme yakalanırsa faizler belki o zaman düşürülebilir bebek adımlarıyla...

Cari açık halen çok fazla... Doların düşmesi olumlu algı yaratsa da ithalatı pompalayacağı gün gibi ortada... Turizm sektöründe ciddi bir canlanma bekliyorlar ama dünya hâlâ karantinada... Bütün kapılar açılır mı öyle bir anda... Belki hayal dünyalarında...

★★★

Ne yapacağız? Birkaç ay daha kendimizi kandıracağız... Sıkı para politikası derken popülizm için kesenin ağzını illa açacaklar. Türkiye’ye daha da beterini yaşatacaklar.

Tabii ki faili faiz lobisi, dış güçler! Yoksa ülkeyi yönetenlerin ne suçu olabilir ki?


Vergi rekortmenlerini kırptılar, yıldız yaptılar!


Ülkede en fazla gelir vergisi ödeyen ilk 100 kişiden sadece 33’ünün adı yayınlandı. Tam 67 kişi adının açıklanmasını istemedi. İsimleri yerine listeye “yıldız” işlendi.

İsmini gizleyenler 2000 yılında 14 kişiydi... Her geçen yıl çoğalarak bugünlere geldik, her üç rekortmenden ikisi kendini gizledi... Liste hiç açıklanmasın daha iyi...

Yahu 10 yıl önceye kadar listeye girenler için ödül töreni düzenlenir, plaket verilirdi. Gurur vesilesiydi... Tebrik mesajları yağar, ülkeyi yönetenler bizzat kutlardı. Şimdi kimi kutlayacaklar? Yıldızları mı?

★★★

Esas cevaplandırılması gereken soru neden saklanmayı tercih ediyorlar? Arkadaş, çalışmışsın, kazanmışsın. Bundan neden sıkılırsın? Normal şartlarda el üstünde tutulmalısın.

Yıldızı kazırsak altından kim çıkacağı belli olmadığından, bu durum aynı zamanda vergi ödemeyenleri de gizliyor. Adam “Ben yıldızım” diye ortalıkta dolaşıyor. Sistem de buna izin veriyor.

★★★

İnsanlar verdiği vergiden utanır hale geldi. Peki, isimleri nasıl yıldıza dönüşüyor? Açıklanmaması için özellikle çaba harcanıyor. Sistem şöyle işliyor; Maliye Bakanlığı, gelir vergisi rekortmenleri listesini oluşturuyor. İsimlerini gizlemek isteyen vergi rekortmenlerine süre tanınıyor. Mükellefler de dilekçe ile başvurarak, isimlerinin saklanmasını istiyorlar. Eğer dilekçe verilmemişse, isim kamuoyuna açıklanıyor. Dilekçelere, “gerekçe” yazılmıyor.

★★★

Bu ülkede paran varsa da yoksa da derdin bitmez. Bu yıldızlar onun kanıtıdır... Listede milyarları olduğunu bildiğiniz isimleri genelde görmezsiniz.

Türkiye’nin en zenginleri listesi açıklanır, adamın 5-10 milyar lirası vardır, vergi listesinde adı yoktur. İlk 100’deki zenginler açıklanan servetlerinin binde 1’i kadar gelir vergisi dahi ödememiştir.

★★★

Bunun nedeni şirketlerin çoğunun aile şirketi olmasından kaynaklanır. Şirket para kazanır ancak kâr payı dağıtmaz. Nasıl olsa şirketin sahibi aile bireylerinden oluşuyor.

Şirket kâr payı dağıtmadıkça gelir vergisi de oluşmaz. Şirket parayı kendi bünyesinde tutar, şirket sahibi parayı şirket üzerinden ihtiyacı kadar kullanır.

★★★

Zenginin bankada parası olsa bile, elde edilen banka mevduat faizi, döviz tevdiat hesabı faizleri ve repo gelirleri, tutarı ne olursa olsun, vergi dairesine beyan edilmez ve gelir vergisi de ödenmez. Kaynakta stopaj kesilir, biter.

★★★

Diğer yandan belki de ülkede bu kadar çok vergi kaçıran, ödemeyip sildirmeye çalışan varken “Ben vergimi verdim, enayilik mi ettim?” diye saklanan mükellef de olabilir. İyi de bu iyilik yap denize at türü bir şey değil! Vergi vermekten daha sağlam güven algısı nasıl yaratılır? Reklamın en şahanesi...

★★★

Bir kişinin veya şirketin vergi rekortmeni olup ülkesine yararlı olmasından daha onurlu, daha prestijli bir davranış olabilir mi? Vergilendirilmiş gelir kutsaldı hani!

Bu fırsatı elinin tersiyle iten biri veya onun şirketi haliyle insanın aklında bırakıyor bazı soru işaretlerini!