Erdoğan, “Almanya’da kuyruklar, Fransa’da kuyruklar, yiyeceklerini bulamıyorlar. Türkiye’de böyle bir sorun yok!” diye konuştu.

Ufak bir pürüz olarak Almanların ve Fransızların bundan haberi yoktu. Neden? Çünkü söyledikleri gerçeği yansıtmıyordu.

★★★

“Fransızlar açlıktan Eyfel Kulesi’ni kemiriyor” dese inananı çıkar bu ülkede... Seçimi kazanmak için her yol mubah...

Söylediği gibi İngiltere’de gerçekten bir benzin krizi var. O da benzin olmadığından değil, benzini istasyona taşıyacak şoför eksikliğinden. Avrupalı çalışanlar “Brexit” yüzünden ülkelerine döndü. Şoför koltukları boş kaldı.

★★★

Yıllardır AKP’nin neferi olarak Avrupa’da yaşayan soydaşlarımız ne düşünüyor bu konuda acaba? Gerçekten olarak mı yaşıyorlar orada?

Dönsünler buraya... Biraz pahalı ama Tarım Kredi Kooperatif marketlerinin rafları dolu... Almanya’da, Fransa’da kazandıklarının beşte birini kazanırlarsa öpüp koyarlar başlarına...

Bakan doğalgaz zammını cebinden mi ödüyor?


Gerçekten anlaşılır gibi değil... Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı katıldığı bir canlı yayında, doğalgaz fiyatlarıyla ilgili olarak “fedakarlık yaparak vatandaşa en az şekilde yansıtıyoruz” diye konuştu.

Nasıl bir güç zehirlenmesi içindeyseler ciddi ciddi devleti, Hazine’yi kendi mülkleri falan sanmaya başladılar. Resmen halka acıyıp zam yapmadıkları algısını yaymaya çalışıyorlar.



★★★

Cebinden mi ödüyor? Nasıl fedakarlık yapıyor? Anlatsa da bilsek... Daha az mı maaş alıyor? İşe otobüs ile mi gidip geliyor? Hayatında ne değişiyor? Hazine’den ödüyorsa ki; oradan ödüyor, o da vatandaşın parası değil mi? Vatandaşa pahalıya geliyorsa doğalgaz, geliri karşılayamıyorsa artışı bu durumun sebebi ne? Onu hiç söylemeyip ulufe dağıtır gibi konuşunca can sıkıyor bakan bile olsa...

Nedir bu daldaki durum?


Ülkeyi yöneten zihniyet pahalı gıda fiyatları nedeniyle iki yıl önce soğan-patates çadırları açmışlardı. Üreticiden 5 liraya aldıkları patatesi, zararına 2.5 liraya satıyorlardı. Sürdüremediler, kapattılar tabii...

Mersin Erdemli’de limon dalında 3 lira, İstanbul’da markette 9 lira... Ne var bunda? İstiyorsan git dalından al. Duruyor orada...

★★★

Limonları toplamak için yevmiyeli işçinin ücreti... İşçiyi tarlaya getirmesi, götürmesi, yemeği... Toplanan limonların Mersin haline götürülmesi... Hamaliyesi... Kasalara yerleştirilmesi... Kasa bedava mı? Bir de onun ücreti...

On beş saat sürecek 940 kilometrelik nakliye için kamyon tutulması... Bir kamyonun alabileceği 15 ton civarı... Yola çıktı, mazotu, otoban ücreti...

Parasını ödeyip köprülerden geçti, hale geldi. Kamyondan indirme hamaliyesi... Park ücreti...



★★★

Halden aldın limonu... Bunca işi babasının hayrına yapmıyor ya... Koyacak tabii ki kârını... Sonrasında bekleyecek alıcısını...

Pazarcısı, manavı, marketi yüklenecek limonu... Al sana bir nakliye ücreti daha... Hele manavda veya markette satacaksa kirası, elektriği, çalışan ücreti, vergisi, poşeti... Dalındaki fiyata satacak hali yok ya...

Yönetenler de biliyorlar ama terörist ilan edecek kişi lazım onlara...

Ekonomi iyi mi?


Ama bazıları şunu anlayamadılar... Ekonominin krizde olması demek ortada paralı kimse kalmayacak demek değildir...

Ülke 84 milyon kişi... Yüzde 10’unun işleri iyi olmaya devam etse 8.5 milyon kişi eder. Yüzde 20 durumundan memnun olsa 17 milyon kişi demek...

Geri kalan yüzde 80 ne durumda? Bunu sokamıyorlar kafalarına... Para belirli bir zümrede toplanıyor, geniş halk kitleleri refaha uzaktan bakıyor.

★★★

Bu zerzevatın bir de “para yoksa AVM’ler neden dolup taşıyor” versiyonu var. Her daim her ortamda rastlanır. Genelleme yapmaya bayılır.

AVM’ye giriş kaç lira? Bedava... Evde oturmaktan sıkıldıysa ne yapacak? AVM’ler aynı zamanda yazın klima, kışın soba...



★★★

Zira şehrin içerisinde gezecek sokak, park, bahçe mi kaldı? Kaldırımlar bile otomobil parkı yapıldı. İnsanlar otobanda mı soluklansın? Acı çekeceğine, istikamet en yakın AVM... Dolaşır, çıkarsın. Ekonomi için savaşmıyorlar. Adeta ekonomik gerçekler ile savaşıyorlar. Azınlığı örnek gösterip “ekonomi gayet iyi” demeye getiriyorlar. Parası olan az zekalar...