Borç, köleliğin başlangıcıdır. Biz başlangıcı çoktan geçtik. Zira bundan sonra köleler gibi çalışmalıyız ki, kazandığımız her kuruşu efendilerimize verip özgürlüğümüzü geri alabilelim..

Nasıl köleleştik? Önce geleceğimizi sattık. Sadece devlet değil, şirketler de sattı. Gelecekteki gelirlerimizi ipotekleyip karşılığında milyarlarca dolarlık borçlar aldı.

Yıllar yılı insanları başarı palavrasıyla kandırıldılar. Borçlandırdılar. Bugün Türkiye’nin yurtdışına toplam borcu 450 milyar doları geçiyor. Faizini de ekleyince işin tadı kaçıyor.

★★★

Piyasalar bu bilinçle 14 Haziran’daki Erdoğan-Biden görüşmesine kilitlendi... Oysa Biden saygısızca “Ermeni soykırımı” lafını kullanınca sert bir şekilde terslenmeliydi. Ne var ki “Sayın Biden” payesiyle kendisine hitap edildi!

Neden? Türkiye ekonomisinin sallanan diş gibi olduğu sır değil... Ya istediklerini yapacaksın ya da sana borç vermeyecek krizi atlatamayacaksın... Bütün hikâye bundan ibaret!

★★★

Erdoğan bu görüşmeyi “yeni dönemin habercisi” olarak niteliyor. Acaba fazla bir anlam mı yüklüyor? Çok mu umut bağlanıyor? Sahi Türkiye’nin kaderini değiştirecek neyin olmasını bekliyor?

Öncelikle bu bir NATO görüşmesi ve doğası gereği çok kapsamlı olamaz...

Normalde, girdisi, çıktısı, hal hatır sorması, oturması, kalkması, hoş geldin beş gittin, en fazla iki saat sürecek toplantıda söylenenleri de çevirttin... Elde kaldı 45 dakika... Neyi çözeceksin o kadar zamanda?

Kuvvetle muhtemel çıkışta biz “iyi geçti işbirliğimiz devam edecek” diyeceğiz... Onlar “Türkiye iyi bir müttefik” diye cümleye başlayıp sonrasında laf geçirecekler...

Oysa Biden seçimden sonra 5 ay boyunca Erdoğan’ın telefonlarına bile çıkmadı... Adam tescilli Türk düşmanı... Gerçekten iyi bir gelişme bekleniyorsa maalesef elimizde kalmadı...

★★★

Masadaki en önemli konu Rusya’dan 2.5 milyar dolara satın alınan S-400 füzeleri... Amerika Dışişleri’ne son durum soruldu, “Türkiye yaptırımlardan kurtulmak için ne yapması gerektiğini biliyor” deyip kestirip attı...

Türkiye ne yaptı? NATO toplantısı öncesi S-400 eğitmenlerini Rusya’ya geri yolladı... Yeter mi? Yetmez... Füzeleri ortadan kaldırmazsa halen düşük frekanslı CAATSA yaptırımlarına maruz kalan Türkiye’ye ek yaptırım gelir...

★★★

Hadi Rusya’dan silah aldık. Peki, Rusya ile aramız nasıl? Sözde salgın nedeniyle vatandaşlarının Türkiye’ye gitmesini yasakladı! Siz de buna inandınız mı?

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov; “Türkiye’yi Ukrayna’ya tedarik ettiği İHA’larla ilgili uyardıklarını” açıkladı. Sahi siz “hastalık nedeniyle turist yollamıyoruz” bahanesine inandınız mı?

Kötü yönetiliyorsan ve yüksek borcun varsa, paran da yoksa yancıkta, içeride atıp tutarsın da... Dışarıda kim ne derse eyvallah!


En sağlıklısı açların doyurulmaması!


Muhtemelen devlet, devlet olmayı fiilen bıraktı. Yoksa devletin başı, “Neymiş? Millet açmış! Aç olarak dolaşanları buyurun siz de doyuruverin...” açıklaması yapar mı?

Değişik bir bakış açısı... Belli ki tokları doyurmaya artık para yetmediği için açları muhalefete bıraktı. Haklı... Karnı aç olanlar doyar da, onlar gözü aç olanlarla uğraşıyorlar.

★★★

Muhalefet belediyeleri salgının en azgın zamanlarında perişan olmuş halka yardım eli uzattı. Banka hesaplarına bloke konuldu. Halk Ekmek büfesi açılmasına izin verilmedi. Belediyeler ekmekleri araçlarla dağıtmak istedi. Dur denildi!

Acaba suyla idare edebilir miyiz seçime kadar? Vatandaş ölüm-kalım sınırına gelmiş demek ki... Açları sen doyur deyip sorumluluğu muhalefete kilitledi!

★★★

Sahi asgari ücretlinin, emeklinin, memurun, işçinin gündemi fakirlik, sefalet, açlık olmayacaktı da ne olacaktı?

Rezidans fiyatları dip yaptı. Adamın karısına taktığı pırlanta üç karattı... Yatların marina kiraları çok arttı. Mercedes’in 2021 modeli daha rahattı...

★★★

Arkadaş bu ülkenin kamu bankalarının kredisi ile alınıp yandaşa çevrilen kanalı ciddi ciddi; “Uzun süre aç kalmak ömrü uzatıyor” haberi yaptı!

Bakın, parasızlıktan eve bir şeyler alamazsanız üzülmenize gerek kalmadı. Aç kalınca, ömrümüz uzadı dersiniz, geçersiniz.

★★★

Doğalgaz ateş pahası lakin soğukta oturmak cilde faydalı... Vergi vermek kolesterolü düşürüyor. Erdoğan’ı övmek bağışlılık sistemini güçlendiriyor. İnsan biraz da böyle haberler bekliyor.

İstanbul’a kanal açılması şeker hastalarına iyi gelecek. Çok okumak kısırlığa yol açıyor. Fazla düşünmek kafa yediriyor. Hakkınızı aramak kalbinizi yoruyor. Kırmızı et zaten kanser yapıyor.

★★★

Eski kıyafetleri giymek stresi azaltır... Yok efendim bilmem kaç uçağı varmış, vay efendim şu kadar saray yetmemiş... Aman diyeyim yapmayın... Eleştirmek migreni azdırır.

Tatile mi çıkamıyorsunuz? Nankör olmayın, bu sayede karaciğeri zorlamıyorsunuz! Bilmiyorsunuz ama aslında enflasyon Alzheimer’a iyi geliyor.

★★★

Borç batağında olmak vücudu diri tutuyor. Nöronları güçlendirip, kas kütlesini artırıyor. Oturduğunuz yerde yağ yakıyor. Hele borç kredi kartınaysa basura, kıl dönmesine, ayak mantarına da iyi geliyor.

Yalnız asgari ücret konusunda ben de hükümete çok kırgınım. Bakın, buraya kadar sustum, içime attım. Sonunda dayanamadım.

Dalga mı geçiyorlar yoksa sabır mı sınıyorlar? Neden asgari ücreti indirmiyorlar? Asgari ücretlinin uzun yaşamasını mı istemiyorlar?

★★★

Gerçekten görmüyor mu yaşanan sefaleti? Ayın sonunu getirememeyi nereden bilecek ki? Sarayın mutfağında yok, yok tabii... Neyse koy bir lezzetli ve sağlıklı ejder meyveli smoothie, unutalım şu fakirleri...