Bu topraklardaki demokrasi hareketinin ilk destekçilerinden biriydi... Haliyle Saray’ın yandaş, yalaka takımının hedefindeydi... Bugüne ne kadar çok benziyor değil mi?

Namık Kemal devamlı olarak hürriyet, hak, hukuk, adalet, kanun gibi bugün dahi üstesinden gelemediğimiz konulara kafa yormuştu. “Devlet, padişah için değil millet içindir” diye bağıran ilk kişiydi...

★★★

Bundan tam 149 yıl önce... Avrupa’ya giden Namık Kemal batı ülkelerinin medeniyeti hakkındaki izlenimlerini yurda döndükten sonra yazdığı satırlarda dile getiriyordu.

Konu bilim, teknik ve sanayideki ilerlemelere geliyor. Her şeyi yurtdışından ithal ettiğimiz için kızıyor da kızıyordu. Bu işin böyle gidemeyeceğini anlatmaya çalışıyordu.

Sonunda Abdülhamit’ten yedi sürgünü, oturdu. Nitekim o sırada Abdülhamit 1 milyon 600 bin kilometre kare toprak kaybetmekle meşguldü...

★★★

Adam ekonominin böyle bir yere gidemeyeceğini 149 yıl önce gördü... Sonra ne oldu? Osmanlı battı. Borçlarını genç Türkiye ödedi.

Eee? Geldik 2021’e gidiyoruz 2022’ye... Neredeyse her şeyi yurtdışından ithal etmeye devam ediyoruz. Üretimimiz yok mu? Var! Üretmiyorsak 170 milyar dolarlık ihracatı nasıl yapıyoruz değil mi?

★★★

Şöyle beraber bakalım... Ben 149 yıl sonrasının tablosunu önünüze koyayım, siz bana bu işin nereye kadar gidebileceğini söyleyin. Dolar düşünce ekonomi iyiymiş gibi bir algı yayılıyor ya... İthalat yaptığımız ülkeler bunu ayakta alkışlıyorlar... Bak işte ucuzladı istediğin mallar... Üreteceğine onlara söyle hemen yollar. Karşılığında ne ödeyeceğiz? Dolar!

★★★

100 dolarlık ihracat yapabilmek için ortalama 65 dolarlık girdiye ihtiyacımız var.  Bu yöntemle ihracat rekorları kırılsa bile kârlılık bakımından bir anlam ifade etmiyor.

Ne kadar ithalat yapıyoruz? 2020 yılının verileriyle 220 milyar dolar... Ne ithal ettik? Girdi olarak ara malları... Peki, ara mallarını neden biz üretemiyoruz? Aradaki 50 milyar dolarlık eksiğimizi ne ile karşılıyoruz?

★★★

Yıllarca TL’yi değerli tutma politikası uyguladık. Hemen hepsi KOBİ olan yerli ara malı üreticileri ucuz ithal girdiyle rekabet edemedi. Ya kapandı ya da yabancıya satıldı. Üreteceğine ithal etti, sanayiciler tüccar oldu çıktı.

★★★

Aklı başında olan hiç kimsenin itiraz edemeyeceği gerçekler var ortada. Üretim yapısı değişmeli. Türkiye’nin üretim ve ihracatı fason ağırlıklı... Katma değerli ürün üretilemediğinde milli gelir düşük, cari açık yüksek gerçekleşiyor. Yani? Üretmiyoruz. Üretim artınca ithalat artıyor cari açık coşuyor. Üretimi düşürsek büyüme ve milli gelir taklaya geliyor. Böylesine de bir açmazdayız.

★★★

Sonra kağıt kalem oyunlarıyla artan milli gelir, hesaplama yöntemi değiştirilerek yükseltilmeye çalışılan ihracat... Her şey iyi gidiyor demeye devam ediyorlar.

Ne demiş üstat? “Vatan sevgisinden maksat toprağa değil onun üstünde yaşayan insanlara duyulan sevgidir...”   Sahi bu yönetim şeklinde sevgi nerededir? Bilemeyen teröristtir!