Uzun süre sonra Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Ekonomi Politikaları Üyesi Yiğit Bulut’u seyretme, dinleme fırsatı yakaladım. Bugüne kadar neredeydi, hiç sorgulamadım. Aylar geçse de yıllar geçse de bir ömür böyle sürse de ben onu unutamadım.

Mantıklı başladı konuşmaya... Demek ki ayrılık yaramıştı. En azından bu sefer Erdoğan’ın telekinezi yani düşünce gücüyle öldürülmeye çalışıldığını iddia etmedi.

Güzel çıkarımlar yaptı. Doğru saptamaları vardı. Biraz Merkez Bankası rezervlerinde takıldı. “Rezervin her zaman brüt olanına bakılır bütün dünya piyasalarında” gibi çıkarımlar yaptı. Çok yüklenmek istemiyorum ama o iş öyle olmuyor dünya piyasalarında...

Yiğit Bulut


★★★

JP Morgan ABD’nin en büyük bankasıdır ve dünya finansal piyasalarında sözü geçer. Türkiye’nin net rezervlerinin eksiye düştüğünü ilk onlar yazdı. Zamanında dolar/TL 5.20’lerdeyken beklentisini 5.90 olarak açıkladı. Raporun çıktığı gün Türk Lirası yüzde 6 değer kaybetti.

Tabii bizde işgüzarlık yapmakta yeni bir boyuta geçildi, “Banka, müşterilerini yanıltıcı ve manipülatif bir şekilde TL satmaya dolar almaya yönlendirdi. Şikayetler üzerine de inceleme başlatıldı” denildi.

Üzerinden 2 yıl geçti. Sahi ne oldu o inceleme işi? Hiçbir şey! Bunlar boş işler... Sonrasında net rezervlerin eksiye düştüğünü Financial Times yazdı, Reuters haberleştirdi, Bloomberg’de çıktı. Tam olarak neydi Yiğit Bulut’un “dünya piyasaları” dediği? Kimi kastetmişti?



★★★

O kadar kusur Cumhurbaşkanı Başdanışmanı’nda da olur. Elle tutulur birkaç çözüm önerisi saydı... Ben beğendim işin açıkçası... Program uzadıkça uzadı...

Futbol maçında hakeme bağıran teknik direktör gibi “hoca bitir programı” diye bağırıyorum televizyonun karşısında... Biliyorum dalacak saçma sapan bir konuya... Yıllar sonra bulmuşum, kaybetmek istemiyorum. Vallahi Yiğit’i tutuyorum.

★★★

Uzatma dakikalarına girdiğimiz o anda yiğidim aslanım tavsiye vermeye başladı. “Vatandaşın tüketim gücünü kullanması gerekiyor. Tüketimi kestiğiniz anda sizin gücünüz karşınızdakini eğitmeye yeter!” Kimi eğitecek? Fırıncıyı mı? Manavı mı? Kasabı mı? Marketi mi?

Milletin derdi gıda... Tüketimi kesip oruç tutsa ne fayda? Kar kış demeden belediyenin 50 kuruş - 1 lira daha ucuza sattığı ekmeği alabilmek için kuyrukta bekliyor insanlar... Sence birilerini mi eğitmeye çalışıyorlar? Yoksa karınlarını doyurmak için mi çabalıyorlar?

★★★

Bir kez olsun yaptıklarınızın sorumluluğunu üstlenin. “Tarım politikamız yanlıştı ama düzelteceğiz” falan deyin... Paranız yoksa fotosentez yapın demekle olmuyor ki!

Hiç değilse kadın “Ekmek yoksa pasta yiyin” demişti. “Ekmek yoksa yemeyin” dememişti. Hadi ekmek yemedi. Elektriği açmayıp kimi cezalandıracak vatandaş? Doğalgaz kullanmayıp donarken kime mesaj yollayacak? Arabasına benzin de mi koymayacak?

★★★

Duyan da millet paso bonfile yiyip şampanya patlatıyorlar sanacak! Buzlu badem almamamızın fiyatlara etkisi ne olacak? Enflasyona karşı elimizde büyük bir koz var; yememek, içmemek, ölmek!

Zira burası moderatörün hatası... Lafı bu kadar uzatmayacaktı. Yıllardır sahalardan uzak kendisi... Hiç moralini bozmasın... Kimler neler demiyor ki... Yine küstürmeyin Yiğit’i...

“O kadar mesudum ki” araştırması!


“Yaşam Memnuniyeti Araştırması” adı altında 2020 model mutluluk anketi yayınlandı. Sonuç? Ülkece psikopata bağlamış durumdayız! Mutsuzların sayısı küsurat denecek kadar az...

Muhtemelen istatistik kurumu çalışanları ülkeleri karıştırdı. Anketi Danimarka’da falan yaptı.

Diğer bir ihtimal de, ankette “nasılsınız” sorusuna “iyiyiz n’olsun” diye yanıt verenlere “iyiymiş bak bu da mutlu” işareti konuldu. Ülkede mutsuzların oranı sadece yüzde 14.5 oldu.



★★★

Araştırmada hiç okula gitmeyenlerin üniversite mezunlarından daha mutlu olduğu ortaya çıkıyor. Mutluluğun formülü belli... Bilme her şeyi!

Biri çıkıyor; “Türkiye dünyanın en güçlü ülkesi” olduğunu iddia ediyor. Diğeri çıkıyor; “Dünyada örnek alınıyor Türkiye ekonomisi” deyip “Sana geçmen için köprü kurdum, yol yaptım. 5 kuruş da vermeyeceksin” diyor. Bakıyorsun hakikaten köprü, yol orada... Mutlu oluyorsun tabii...

★★★

Güzel kardeşim o köprünün kat be kat fazlasını bizzat sen vergilerinle ödüyorsun zaten... Üstüne üstlük geçerken para ödeyeceksin. Geçmesen bile 25 yıl boyunca ödemeye devam edeceksin. Bu gerçekleri bilince insanı fenalık basıyor. Demiştim ama... Bilmeseydin mutluydun işte...

★★★

Mutluluğun yanı sıra “umutlu” bir ülkeymişiz. Umut fakirin ekmeği ya, kendi geleceklerinden umutlu olduğunu beyan edenlerin oranı yüzde 69.6 düzeyinde...

Umutlarını yerler artık ekmek niyetine... Gençlerin umudu Türkiye’de “Başka ülkeye kapağı atar mıyım” şeklinde...

★★★

En yüksek memnuniyet oranı yüzde 77.4 ile asayiş hizmetlerinde görülüyor. Hele bir mutlu olma. Yiyorsa bunu açıkla. Birazdan mutluluk hemen yanı başında... O kadar dedik sana asayişi bozma!

Yani demokrasi kazındıkça, işsiz kaldıkça, hayat pahalandıkça, hak, hukuk adalet olmadıkça, kısaca süründükçe mutluluğumuz artıyor... Sefillik umudumuzu parıldatıyor... Haliyle insan işkilleniyor...  İçtiğimiz sulara bir şey mi atılıyor?