Çin aşısı, havadan uçaklarla soğuk zincir sistemi içinde uygun ısı aralığında iki biçim ve yöntemle geliyor.

Kutulu.

Dökme.

Kutulu; üstünde Çin şirketinin adı yazılı ambalajlara konmuş tüpler içinde yolluyorlar. Diğeri, “flakon” denilen büyük tanklar içinde “dökme” yani “likit” olarak... Likit gelen aşı Türkiye’de minik şişelere konup tüpleniyor.

Kısaca Çin aşısı:

Tüpleniyor.

Ve sora, sorgulaya, deşip, deşeleye bir yılın sonunda ortaya çıktı ki, Türkiye’de Çin aşısı üzerinden kamu parası “lüpleniyor”... Ben uydurmuyorum, Türkçede argo sözleri içinde  “lüp” ve “lüpleme” kelimeleri var. “Büyükçe bir şeyin birden bire kolaylıkla yutulmasını anlatan sese” lüp ve bu ani yutuş sonunda “emek vermeden ele geçirme” eylemine de lüpleme deniyor.

Suyu lüpledi.

Parayı lüpledi.

Kamu malını lüpledi.

Diyoruz...

Okuyan anlıyor.

Merak büyüdü: Çin aşısında devlet parasını kim lüpledi? Lüpleyen varsa lüpleten de vardır. Aşıda lüpletmeye neden ihtiyaç doğdu? Aslında ihtiyaç yoktu da “lüp yolu açılarak” kişi mi zengin edildi?

Komisyonu kim kaptı?

Bu sorular ciddi.

Cevap arıyoruz.

★★★

Çin aşısının tek ithalatçısı olarak 1954 yılında yani 67 yıl önce kurulmuş Devlet Malzeme Ofisi (DMO) görünmekteydi. Aşıyı Çin’den aracısız devlet şirketi DMO alıyor sözü verildi. Sonra bir aracı özel Türk şirketi var bilgisi ortaya atıldı. Bu bilginin üzerine Ankara Milletvekili Murat Emir, sıklıkla gitti: Sağlık Bakanı’na “Devlete kaça mal oluyor bir doz aşı? Aracı niçin var?” sorularını sordu. Çok sayıda gazeteci arkadaşlar da kalemleri ölümsüz olsun, sorgulayan yazılar yazdı.

Bakan yalanladı.

“Yok aracı” dedi.

“Aracısız getireceğiz” diye sözlü teminat verdi. Evet olması gereken de aşıyı aracısız ithal etmekti. DMO varken ve devlet alımlarını 67 yıldır yürütürken şimdi 120 milyon doz aşı ihtiyacı üzerinden bir aracıya da ilave pay verip kişi zengin etmenin “devlet yönetme ahlakı açısından” mantığı da yoktu, tutarlığı da... Ayrıca Çin, Türkiye’ye toplam olarak yılda yaklaşık 18-19 milyar dolarlık mal satıyor, buna karşılık Türkiye’den yılda sadece 2-3 milyar dolarlık mal alıyor. Büyük ticaret açığı verdiğimiz Çin’e devlet olarak ““sizden çok mal alıp, çok az mal satıyoruz, aşıyı bize aracısız satın” diyebilirdik ve dediğimizi yaptırabilirdik.

Bir aracı şirket vardı.

TRT’nin görüntülediği aşı kolilerinin etiketlerinde “Keymen İlaç” adlı bir Türk şirketinin ismi yer alıyordu.

Bakan susup kaldı.

★★★

Bizim SÖZCÜ’de her yazısını mutlaka belgeye dayandırarak yazan Çiğdem Toker de 30 Aralık 2020 tarihinde bir yazı kaleme aldı ve Ticaret Sicili kayıtlarına göre “Keymen İlaç’ın tek sahipli (Cantürk Alagöz adlı iş adamı) bir şirket olduğunu” yazdı.

Lüpleme.

Lüpletme.

Altyapısı hazırdı.

Korona patladı.

Lüp devreye mi girdi?

Bu arada ambalajlı (kutu) aşının dozunun Türkiye’ye 12 dolara, dökme (likit) aşının dozunun da 7 dolara satıldığı bilgisi ortaya atıldı. Bakan ise fiyat konusunda hiç konuşmuyordu. Aracı özel Türk şirketi Çin merkezli Sinovac’ın temsilcisiydi. DMO’ya teslim edilen her doz üzerine kaç dolar kâr koyup satıyordu? Ayrıca aşının dozunun DMO’ya 21 ile 29 dolar aralığında bir fiyata mal olduğunu bile iddia edenler çıktı.

Bakan hep sustu.

Aracı şirket de...

Bu arada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’deki gümrüklere “ücretsiz” kaydı yazılarak giren 1 milyon doz Çin aşısının aracı şirket Keymen tarafından DMO’ya “dozu 12 dolardan” fatura edilip edilmediğini Bakan’a sordu.

Merakla bekliyoruz.

Bakan ne diyecek?

Okuduğunuz bu yazıyı ben bitirip baskıya girsin diye gazeteye gönderdiğim saate kadar Sağlık Bakanı henüz konuşmamıştı. Ne diyeceğini ben de sizin gibi bu gece geç vakit TV ekranlarından ve yarın gazetelerden öğreneceğim.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Havada lüp!


Havada, karada, denizde yüzlerce lüp örneği var. Havada lüp örneklerinin en acımasız olanı Zafer Havalimanı. Kütahya, Afyon, Uşak illerinin tam ortasında olduğu için çok yüksek yolcuya hizmet sunacağı fizibilitesiyle yapılan bu havalimanı için yapımcı müteahhitlere yılda 1 milyon 279 bin yolcu garantisi verildi. Üstelik bu garantinin 44 yıl devam etmesi de sözleşmeye konuldu. Yılda 1 milyon 279 bin yolcusu olacak diye garanti verilen Zafer Havalimanı, koronasız yıl 2019’da sadece 82 bin ve koronanın patladığı 2020 yılında da sadece 7 bin 235 yolcu bulabildi. Yolcu garantisi verdiği için devlet yapımcı şirketlere 2020’de yaklaşık 60 milyon TL ödeyecek ya da ödedi. Bu lüp fizibiliteyi Ulaştırma Bakanlığı’nda hangi bürokratlar yaptı? Bu lüp fizibilitenin yapıldığı yıllarda Bakan kimdi ve lüp fizibiliteye göre yılda 1 milyon 279 bin yolcu garantisi ile anlaşma yapan Başbakan kimdi? Hesap sorulmayacak mı?