Avrupa Birliği’nin “saygı duyulan eşit üyesi” olacaktık. Makine sanayi ürünlerimizin bütün dünyaya ihracatı Alman Makine Sanayi’ni geçmiş olacaktı. Bahçelerimizde yetiştirip dünyaya sattığımız şeftali ile kirazların kalitesi de İspanya bahçelerinin şeftali ve kirazlarından daha üstün olacaktı. Dünyanın en iyi ilk 500 üniversitesi içinde ilk 10 sırada bizim 5 üniversitemiz yer alacaktı. Borç arayan ülke değil borç veren biz olacaktık. Emeklilerimiz, İtalya’ya tatil yapmaya, Londra’da müze gezmeye gideceklerdi. Dünyanın en parlak beyinli insanları Türkiye’de çalışmaya can atacaktı. Kişi başına milli gelir de 50 bin doları aşmış olacaktı.

Olmadı.

Afganistan olduk.

Avusturya Başbakan’ı Kurz, Türkiye’ye “Avrupa’nın Afganistan’ı olma donu” biçti; “Afganlıların Türkiye’de kalması daha doğru” diyebilme boş boğazlığını gösterdi. Alman Başbakan’ı Merkel de; “Türkiye’nin Avrupa Birliği üyesi olmasını beklemiyorum ama mülteciler konusunda olağanüstü başarılılar” diyerek “Türkiye’ye Afganistanlıları Avrupa’dan uzak tutma görevi verdiğini” açık etti.

★★★

Kanada göçmen alıyor.

Afganlılar!

Kanada’ya gidebilir.

Avusturalya göçmen istiyor.

Afganlılar!

Avusturalya’ya da gidebilir.

Merkel Hanım.

Kurtz Bey.

Asla olmaz” diyorlar.

Türkiye’ye...

Türkiye’ye...

Diye yol gösteriyorlar.

Alan açıyorlar.

Bu yüzsüzlük.

Arsızlık.

Küstahlık.

Kendini beğenmişlik.

Belli.

Cesaret buldular.

Konuşuyorlar.

★★★

Afganistan 100 yıldır sancılı, acılı, ölüm, kan, kin, nefret büyütmüş, insanları birbirine düşürülmüş, birbirini öldüren ülke. 2000 yılında da Taliban kontrolü ele geçirdiğinde “ilk göç dalgası” yaşanmıştı. Şimdi Taliban yine önce kırlarda hakim oldu ve kentleri kuşatıyor. Afgan Cumhurbaşkanı Gani, bu kez “Taliban’dan korkuya kapılan 10 milyon Afganlının mülteci olacağını” açıkladı.

10 milyonun yarısı.

Türkiye’ye gelebilir.

Çünkü Afgan mülteciler Türkiye’yi “köprü ülke” olarak görüyor; buradan zengin Avrupa’ya sığınma hayalleri kurdukları için insan kaçakçılarına kişi başı “1500-2500 dolar” verip yürüyerek ya da katır sırtında İran’ın 2 kentini geçip Van’ın Başkale, Özalp, Çaldıran ve Saray ilçelerine ulaşıyor, oradan da yine insan kaçakçılarına kişi başı 400 TL verip Tatvan’a ve 400 TL daha verip Tatvan’dan Diyarbakır’a konaklıyorlar. Ve Avrupa’ya en kolay geçebilecekleri Türkiye kentlerine dağılıyorlar.

100 Afganlı giriyor.

20’si yakalanıyor.

Çünkü Türkiye’yi yönetenler, mülteciye göz yumanın getireceği siyasi şöhret peşindeler. Alman Merkel ile Avusturyalı Kurtz, işte bundan cesaret buluyor.

★★★

Alman Merkel ile Avusturyalı Kurtz, stratejik hedeflere ulaşmak için ABD liderliğinde 20 yıl boyunca savaşıp 7.400 koalisyon ve paralı askerin, 124 bin de Afganlının ölümünden sonra ülkeyi Taliban’a bırakıp çekilmelerinden sonra geride “hastalıklı bir ideoloji” bıraktıklarını kabul ediyorlar. Afganlı göçmeni Avrupa’ya sokarlarsa “hastalıklı ideolojiyi” yatıracak hastaneyi bulamayacaklarını açıkça söylüyorlar. “Afganlının hastalıklı dünya görüşünü” Türkiye’ye yakışır buluyorlar. Alman Merkel Hanım ile Avusturyalı Kurtz Bey, “Avrupa’yı üstün-Türkiye’yi aşağıda gören” bu küstahlığı açık etme gücünü nereden alıyorlar?

Cumhurbaşkanı söyledi:

İnanç benzerliği var.

Taliban da dini referanslı.

Taliban da İslam coğrafyasında lider olma hevesinde. Türkiye’yi yönetenler de kendilerini İslam’ın lideri diye görmekte.

Avrupa ülkesi olacaktık.

Afganistan’ı olduk.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



25 bin tercümanı bıraktı!


Afganistan’dan çekilen ABD, arkada 25 bin tercümanı ve ailesini ölüm korkularıyla yüz yüze bıraktı. Afgan tercümanlar ABD askeri gücünün simgesi Begram askeri üssünde yakalanıp getirilen Taliban esirlerin ifadelerinin alınmasına yardımcı oluyorlardı. Bu üs aynı zamanda ağır işkencelerin yapıldığı bir merkez olarak da biliniyordu. ABD aniden çekilince tercümanlar ile ailelerine de “hızlandırılmış ABD’ye giriş vizesi” verileceği söylendi ama sonrası gelmedi. Tercümanlardan 40 sayfalık form doldurmaları istendi. Göçmen kabul eden iki zengin Batı ülkesi Kanada ile Avusturalya, şaşırtıcı biçimde Afganlılara kayıtsız kalıyorlar.