Sözü edilen “bu ülkede yaşamak ne güzel şey...” diyebileceğim ileri bir proje: Türkiye, Ay’a insan gönderecek ve uzay yarışına geç de olsa katılacak.

Asla aşağılamam.

Küçümsemem.

Dudak bükmem.

Büyük şair ne diyorsa onun izindeyim. Büyük şair 85 yıl önce şöyle yazmıştı:

Hiçbir ağaç

böyle harikulede

bir yemiş

vermemiş olacaktır.

Ve en vaat edici

bir yaz gecesi bile

böyle sesler

böyle inanılmaz

renklerle

sabaha ermemiş

olacaktır.

Topraktan

ateşten

ve denizden doğanların

en güzeli doğacak

bizden...

(Nazım Hikmet)

★★★

Cumhuriyeti kuran kuşak da bizim anne ve babalarımıza ve onlar da bizlere; “en güzelin bizden doğacağı...” güvenini aşılamıştı. Bu açıdan “uzay yarışında var olmakta” çok geç kaldık.

Ancak!

Bu aniden Ay’a gitme.

Bu beklenmedik aşk.

Bu yıldırım belirti.

“Batan bankerlerin son hallerini” hatırlatıyor. Çoğunuz unuttunuz o yılları. Bankerler, yüksek getiri vereceğiz vaadi ile kendini zeki sananlardan paralar toplayıp “saadet zinciri” kurmuşlardı. Bankerler; büyüklü küçüklü yüzlerce idiler; kimisi yüksek faiz veriyor, kimisi yurt dışındaki işçileri fabrika patronu yapıyor ve tam batacaklarına yakın “beklenmedik, umulmadık bir proje...” ile saadet zincirini sağlam tutmaya uğraşıyordu.

Boğaz’da yalı alıyor.

Eşine en pahalı kürk.

Sevgilisine lüks oto.

Çok taraftarı olan futbol kulübüne başkan olma yarışına giriyor, yoksullara yardım için kurulmuş bir derneğe büyük bağışlar yapıyor ve “ne kadar sağlam olduğunu” göstermek için hemen her gün gazetelerin birinci sayfasında görünmeye özel önem veriyordu. Bunların son örneği; “Çiftlikbank adıyla” saadet zinciri kuran “Tosuncuk lakaplı” bankerdi. 80 bin kişiyi dolandırdı, batışına ve kaçışına yakın günlerde; Latin Amerika ülkelerinden birinde sevgilisi ile lüks gece kulübünde baş başa yemek yerken çekilmiş fotoğraflarını basına servis edip yayınlatmıştı. Şarkıcı kızla evlenmiş altın kaçakçısı Rıza Sarraf da, başka bir tür bankerdi ve batışına yakın o da dolarları savuruyordu. Çikolata kutularının altına dolar döşüyordu.

★★★

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın partisi çöküşe gidiyor ve anketlerin sonuçlarına göre yapılacak ilk seçimde “muhalefete düşeceği kesinleştiği” için olmalı; “2023’te İnşallah Ay’a gidiyoruz” misyonu üretti. 2019 yılında Türkiye semalarında “yerli yapım yolcu uçaklarımız uçacak” sözü de vermişti fakat gökyüzünde bir tek yerli yapım yolcu uçağı henüz görmedik. Şimdi: “2023’de bayrağımızı yerli motor ve yerli uzay aracımızla Ay’a ulaştıracağız...” diyerek “uzayı fethedecek lider...” fotoğrafı sunuyor. Bu açıdan önümüzdeki günlerde “Ağrı Dağı’nın altında yüksek rezervli ayçiçeği yağı tabakası bulduk, sondaja yakında başlıyoruz... Ağrı şehrimiz dünyanın en büyük ayçiçeği sevkiyat merkezi olacak...” müjdesini de bekliyorum.

Batık banker çok gördük.

Hepsi birbirinin aynıydı.

Aniden Ay’a gitmek.

Yıldırım uzay aşkı.

Batık parti belirtisi.

Ay’a gidiyoruz İnşallah....” vaadinin kimyasında ne var? Kaç milyon dolar gidecek, para nereden bulanacak, arada kimler var, Elon Musk’a ne ödenecek? Bunların cevabını duymak isterim. NASA’nın bütçesi: 23 milyar dolar. ESA’nın bütçesi: 6 milyar dolar. Rusya Uzay Ajansı: 1.1 milyar Euro. Japon Uzay Ajansı: 500 milyon dolar. İngiltere Uzay Ajansı: 374 milyon dolar. Kanada Uzay Ajansı: 300 milyon dolar. Türkiye’nin Uzay Ajansı’na kaç milyon dolar ayırdınız, kaynağınız nedir? Bilelim.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Girit Modeli: Koy S-400’ü depoya!


Milli Savunma Bakanı, “S-400’ler sorununun Girit modeli ile çözümlenebileceğini” söyledi. Girit Modeli: Koy S-400’ü depoya çözümüdür. Depoya koymak için mi 2.5 milyar dolar yatırdık. Daha edilen sözlerin tükürüğü bile kurumadı. Arşivlere giren herkes şu tür konuşmalar yapıldığını görebilir:

Tayyip Erdoğan, 25 Haziran 2019: “Mesele doğrudan egemenlik haklarımızla ilgilidir. Türkiye bu konuda izin alma, hele hele baskılara boyun eğmek durumunda değildir.” Hulusi Akar, 21 Ekim 2019: “S-400 çalışacak, bu işin şakası yok. Türkiye’nin egemenlik ve bağımsızlığından şüpheniz olmasın”. Rusya’ya 2.5 milyar dolar verdiler şimdi ABD’yi mutlu etmek için S-400’e uygun depo arama çözümüne toplumu alıştırmaya çalışıyorlar. Bu ne tür bir öngörü, ne çeşit bir strateji ve ne tuhaf iştir?