Hesap verin. Kıbrıs’a gösteriş yapmaya, tantana satmaya 8 uçakla gittiniz, açı içinde çırpınarak yanan kavrulan ormanlara bir damla su atsın diye günlüğü 1.3 milyon liraya kiralanan sadece 2 Rus uçağı ve 19 helikopter bulabildiniz.

Erdoğan ile Bahçeli!

Çekilin.

Seçime gidilsin.

Ülke yanıyor.

Bu yangın bitsin.

Adalet yanıyordu.

Hakkaniyet yanıyordu.

Eşitlik yanıyordu.

Ahlak yanıyordu.

Erdem yanıyordu.

Fazilet yanıyordu.

Demokrasi yanıyordu.

Bütünlüğümüz yanıyordu.

Bağımsızlığımız yanıyordu.

Bilgiyi yaktınız.

Beceriyi yıktınız.

Adam ayırdınız.

Dürüstlüğü de yaktınız.

Ekonomiyi de yaktınız.

Devleti de yaktınız.

Türkiye Cumhuriyeti’ni!

Parti devleti yaptınız.

Din ile Diyanet’i de kavurdunuz. İşte ormanlar da kendini ateşe verdi, yanıyor.

Ağaçlar ağlıyorlar.

Kadınlar dövünüyor.

Çırpınıyor erkekler.

Kavruldu Anadolu.

★★★

Anadolu’nun güney cennet köşeleri Marmaris, Köyceğiz, Bodrum, Alanya, Manavgat, Didim, Datça, Milas, Adana, Osmaniye, Mersin, Hatay ve içeride Kütahya, Kayseri, Kocaeli, Uşak yanıyor. Ankara’nın dibinde Polatlı İlçesi’nde bile orman yangınları çıktı. 2004 yılında başlatılan Ulusal Ormancılık Programı’nda; “orman içinde ve yakınında yaşayanların yangına karşı eğitilmeleri ve her türlü çağdaş önlemin önceden alınması” hedeflemesine rağmen 17 yıl boyunca ormanlık alanlarda rant yaratma, kişi kayırma, yandaş zengin etmeden öteye elle tutulur bir tek adım atmadınız. Büyüklenmeniz, kibriniz, süsünüz ve şatafatınız için yattınız kalktınız saray düşündünüz, saraylar yaptınız, yangına su taşıyacak ancak 2 kiralık uçak bulabildiniz. Dün Akdeniz ve Ege’de 58 noktada yangın vardı.

Erdoğan ile Bahçeli!

Çekilin.

Anadolu’nun kuzey cennet köşeleri Rize’de, Artvin’de, Giresun’da, Samsun’da, Trabzon’da o canım derelerin, o zümrüt yamaçların taşıyamayacağından fazla HES yapılmasına, maden ocağı açılmasına, her HES yapımı ve maden ocağı için daha fazla ağaç kesilmesine göz yumdunuz, dere yataklarına yapılan kaçak evlerin sahiplerinden oy alabilmek için her seçimde “imar barışı” adı altında doğaya ve şehirlere savaş açmışlara aflar çıkardınız. Karadeniz’i de sellere, sulara kurban ettiniz. Çare olarak seçim otobüsünden insanlara çay paketi atarak oy toplama peşindesiniz.

Anadolu’nun!

Güneyi kavruldu.

Yanıyor.

Anadolu’nun!

Kuzeyi sele kapıldı.

Boğuluyor.

Dünya Duygu haritası yayınlandı; “Dünyanın en asık suratlı, gülmeyi sıfırlamış ve en öfkeli ülkesi” biz olduk.

Erdoğan ile Bahçeli!

Hesap verin.

Çekilin.

★★★

Sabotaj mı?

Terör mü?

Dış saldırı mı?

Bir gün içinde 58 noktada aynı anda yangın; bu kadar tesadüf olabilir mi? Onu yakında anlayacağız ancak “gökyüzünü kızıla döndüren ve yeryüzünde canlı cansız ne varsa kavuran orman yangınlarına ilave güçle daha etkin müdahale etme imkanı” vardı. Jandarmanın envanterindeki 17 helikopteri, TEK helikopterleri de yardıma koşabilirdi. Kayseri ve Eskişehir ikmal merkezlerinden takviye alınarak Skorsky helikopterlerine yangın söndürme basketleri takılarak uçurulabilirdi. TSK’nın ağır nakliye uçakları da havadan köpük sıkabilir ya da bu dev uçaklara su tankları modül olarak konularak yanan ormanlarda ağlayan ağaçların yardımına su yetiştirebilirdi. Ve Cumhurbaşkanlığı 13 VIP uçağının en azından üçüne dördüne su tankı yerleştirip kullanılabilirdi.

Türkiye çaresiz değil.

Erdoğan ile Bahçeli.

Çekilin.

Halkın önüne.

Sandığı getirin.

Hilesiz seçim.

Hurdasız yönetim.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Çareyi söyledi!


Tarım Orman İş Sendikası Genel Başkanı Şükrü Durmuş, ANKA Haber Ajansı’ndan Cem Hayat’a “Türkiye’de şu anda orman yangınları karşısında neden çaresiz kalındığı” konusunda açıklamalar yaptı. Özetle şunları söyledi:  1980 yılı ile (40 yıl önce) 2020 yılında çıkan orman yangını eşit. Fakat 2020 yılında yanan orman alanı 40 yıl öncekinden yüzde 50 daha fazla. Neden? Çünkü o yıllarda orman köylüleri, ormanın içinde yaşıyordu. Yangına ilk müdahaleyi onlar zamanında yapıyordu. Orman yangını üç aşamalı ilerler. Önce örtü dediğimiz yerdeki kuru otlar tutuşur. Daha sonra büyür ağaçların gövdesine ulaşır. Üçüncü adımı ise yangının ağacın tepesine çıkmasıdır. Artık söndürmek imkansız hale gelir. 40 yıl önce orman köylüleri yangına daha ilk adımında müdahale ediyorlardı.  Orman köylüsü desteklenmedi, yalnız bırakıldı, küstürüldü. Orman köylerinin gençleri de şehirlere işçi olmaya gittiler. Bir başka sebep de; Orman Genel Müdürlüğü’nün dünya ölçüsünde gelişmiş 2 yangın eğitim merkezimiz vardı. İzmir’deki kapatıldı. Antalya’daki ise atıl durumda. Yani yangına karşı eğitim eksikliği oluştu. Bir de; “yangını sevk ve idare edecek insanların bölgeyi bilen tecrübeli kişilerden seçilmesi gerekirken “benim adamım olsun” yaklaşımı hakim oldu. Orman yangınları tavan yaptı.