Sel suyunun sürükleyip yığdığı çamurun altında, üst üste, yan yana, alt alta çökmüş apartman katlarının kolon, kiriş, duvar, kapı, pencere, demir, cam, plastik, pervaz molozları arasında ve sele kapılmış tomrukların içinde ölenlerin sayısı 100’e yaklaştı.

Suçlu tomruklar değil.

Tomruk!

Gözünüze girsin!

Daraltılan dereler.

Aşırı HES yapımı.

Kemersiz köprüler.

Çay yatağına tecavüz.

Beton kanallar!

Beton kanalara hapsedilen akarsular ve müteahhitleriniz!

Yağmuru.

Feyezanı.

Seli.

Ormanı.

Şehir planlamasını.

Bölge planlamasını.

ÇED raporlarını.

Ekosistemi.

Toprağı, topoğrafyayı.

Kaçak yapılaşmayı.

Parsele özel imarları.

Kişiye özel izinleri.

Şehre karşı hile yapmayı müteahhitlerinize sundunuz.

★★★

Müteahhitlerinizi, siyaseti geçim vasıtası ve zenginleşme levyesi, hısım ve akrabayı kayırıp kollama aracı olarak gören politikacılığınızın finansman kaynağı haline getirdiniz. Siyasetinizin devlet kasalarını delen koçbaşları, müteahhitleriniz oldu. Onlarla namaza durdunuz, umreye birlikte koştunuz. İslamcı siyaset modelinizi devleti soymak, kamudan özele gelir transfer etmek üzerine bina ettiniz. Sel suyuna kapılarak köprülerin ayağında baraj kapağı işlevi gören tomruklar, kurduğunuz sistemin sadece noktası, virgülü, yan ürünü.

Tomruk!

Gözünüze girsin!

Kentleşmeye!

Hileyi soktunuz.

Hileci siyasetiniz.

Hileli kentleşme yarattı.

Müteahhit zengin oldu.

Siz iktidarda kaldınız.

Eskiden de var olan aşırı yağış, temmuz ve ağustos aylarında da hep görülen feyezan; “hileli kentleşme” etkisiyle dört gündür yaşadığımız Karadeniz şehir, kasaba ve köylerindeki ölümcül felaketi hazırlardı. Çocuk yaşta ikiz kızlarının sel suyunda kaybolup gitmesine dövünen baba Ramazan Yücel, “Bizim bina 3 yıllıktı. Yeni bina yıkılmaz dediler. Bu binaların yapımına kim izin veriyor?” diyor, duydunuz mu?

Duyamazsınız.

O yıkılan binayı!

Sizin müteahhit yaptı.

Tomruklar yan ürün.

Asıl ürün.

Sizin siyaset ahlakınız.

Karadeniz’in yamaçlarından denize kavuşmak için akan derelerin, çayların, ırmakların üzerine “Sel Kapanı Setleri” ya da yağmur sularını bir noktada toplayıp denizlere kavuşturmayı (sel haline gelip yıkıp öldürmeden) sağlayacak barajlar yapmayı, dere yatağına yığılan konutlaşmayı durdurup, evleri yamaçlara yaymayı planlamadığınız için Kastamonu’nun Bozkurt ilçesi, içindeki insanlarıyla yok oldu. 20 yıldır iktidardasınız, sel suları bağıra bağıra, haber vere vere, uyara uyara geldi, şimdi suçu tomruklara yüklüyorsunuz.

Tomruk!

Gözünüze girsin.

★★★

Keban Barajı!

50 yıl önce yapıldı.

Sizin müteahhitler.

HES’leri yeni dikti.

Keban Barajı’na 50 yıldır hiçbir şey olmadı, sizin müteahhitlerin HES’leri her yağmurda çatlıyor, patlıyor, Orman Genel Müdürlüğü’nün aymazlık çukurunda derenin akış yatağı üzerine kurduğu depodaki tomruk yığınını, sürükleyip sizin müteahhitlerin dere yatağına diktiği beş katlı apartmanların ikinci katına kadar çıkarttı.

Tomruk!

Gözünüze girsin!

Sadece Bozkurt ilçesinde 50 insanımız can verdi. Apartmanlar komple kayarak derelere saldırdı. Derelerin iki yakasını birleştiren köprüler yıkıldı. Kasabaların sokaklarında sel suları ile çamur birlikte aktı. Dere yatağına yapılmış konutlarda taş üstünde taş kalmadı. Köylerde, köylülerin yağı, peyniri, tuzu, şekeri ne varsa sel suyunda gitti. Sel çamuru içinden ölü bedenler toplandı. Sele kapılan tomruklar 5 katlı apartmanların üçüncü katına kadar çıktı.

Tomruk!

Gözünüze girsin.

Tomruk, yan ürün.

Asıl ürün:

Hileci siyasetiniz.

Hileci siyaset, hileci kentleşmeyi kanser hücresi gibi Türkiye’nin başına bela etti. Hileci kentlerinizle birlikte sizin siyasetçiliğiniz sel suyunda boğuldu.

Siz bittiniz.

Gidin artık.

Halkın önüne seçim sandığını koyun. Halk sizi sandığa gömmeye karar verdi.

Görün artık.

Gözünüze!

Tomruk girsin.