Konuşan.

Kaptan Kerim:

Sevgili çocuklar.

Değerli yolcularımız.

Uçağımıza hoş geldiniz.

Kaptanınız konuşuyor.

Hava açık.

Gökyüzü güneşli.

Nem sıfır.

Birkaç dakika içinde Balıkesir’den Ankara’ya havalanacağız. Size yeni açılan hava meydanımız hakkında bilgi vermek istiyorum. Hava alanımız, dünyada eşine hiç rastlanmayacak benzersiz tek projedir.

Kapasite yüksek.

Tekniği üstündür.

30 milyon TL’ye bitirileceği hesaplanmış ancak hiçbir özveriden kaçınılmayarak, yaz ve kış, gece ve gündüz, yağmur ve kar demeden çalışılarak 76 milyon TL’ye bitirilmiştir. Balıkesir Merkez Havalimanı pisti, terminal binası ve mütemmimleri (tamamlayan- bütünleyen) inşaatı yavaş gitti, yavaşladıkça maliyet şişti. Fakat sonunda her inşaat gibi o da bitti. Hava meydanımızın açılışı daha önce iki kez ertelenmiş ancak sonunda işte gördüğünüz gibi hizmete girmiştir. Balıkesir’e böyle benzeri olmayan hava alanı yapmanın “fizibilitesi” yani “yapılabilirlik raporu” hazırlanırken çok dikkatli, hassas, yüksek sorumluluk duygusu içinde davranılmış, tüccarlar, sanayici ve esnaflardan görüşler alınmış ve Balıkesir ve ilçelerine değişik yollardan her gün 2.000’nin üzerinde vatandaşın Ankara’ya gidip geldikleri bilgisine ulaşılmıştır.  Bu bilgilerin ışığında yapılan fizibilite ile Balıkesir Merkez Havalimanımız, yıllık 1.000.000 yolcuyu ağırlayacak şekilde planlanmıştır. Yılda 1.000.000 yolcunun geleceği umut projesiyle yapılan Balıkesir Merkez Havalimanı, 18 ay önce açılmıştır. 18 aydan buyana tek bir uçak bile inmemiştir. Personel kendine kağıt uçak yapıp, havalimanından uçak kalkıyormuş gibi hayal ederek “kaptanınız konuşuyor oyunu” oynuyoruz.  Kapasite:  1.000.000. Verilen yolcu garantisi:  1.300.000. Gelen- giden yolcu: 0. (sıfır) İnen- kalkan uçak: 0. (sıfır) dünyada benzeri yok.

★★★

Konuşan.

Kaptan Kamil.

Sevgili çocuklar.

Değerli yolcularımız.

Uçağımıza hoş geldiniz.

Kaptanınız konuşuyor.

Hava açık.

Gökyüzü güneşli.

Nem sıfır.

Birkaç dakika içinde Kütahya’dan Ankara’ya havalanacağız. Size Zafer” hava meydanımızın  son duruma  hakkında bilgi vermek istiyorum. Havaalanımız ülkemizin üç güzide şehri Kütahya, Afyon, Uşak’a hizmet vermek üzere tasarlandı, “fizibilitesi” yani “yapılabilirlik raporu” hazırlanırken çok dikkatli, hassas, yüksek sorumluluk duygusu içinde davranıldı. Üç şehrimizin toplam nüfusu 1 milyon 678 bin kişi, herkesin uçakla seyahat edeceği düşünülerek hava meydanı kapasitemiz de 1 milyon kişi olarak belirlendi. Hava alanımız, üç şehre de hitap etsin diye Kütahya’ya 45 kilometre, Afyon’a 60 kilometre ve Uşak’a 100 kilometre uzaklığa kuruldu.  Şehirlere bu uzaklıklar, zaman alıyor örneğin İstanbul’a uçağımızla gidecek siz sayın yolcular en az 6 saati yolda harcıyorsunuz. Uçak ile değil otomobille ya da otobüsle gitseniz Ankara’ya 3.5 saatte ulaşabiliyorsunuz ama uçağa binmenin havası başka tabii... Havaalanımızı bir özel şirkete “hem yolcu garantisi-hem mutlaka kâr etme garantisi- hem de süre garantisi” vererek 50 milyon Euro’ya yaptırdık. Fakat 9 yılda verilen hedeflerden hiç biri tutmadı. Örneğin bu yılın (2021) Ağustos ayı başına kadar geçen yedi ay için 768. 677 yolcu garantisi verilmişti ama havaalanımızı kullanan yolcu sayısı sadece 2.337’de kaldı. Üzülmeyin. Garanti sözleşmesi olduğu için şirket havaalanımıza gelmeyen, uçağımıza binip uçmayan yolcular için devletten 9 yılda 46 milyon Euro aldı. Uçağa binen de binmeyen de ödedi. Zaten model böyle “halkı enayi kumbarası saymak” üzerine kuruldu. Şirket zaten 50 milyon Euro’ya mal ettiği havaalanımızdan 46 milyonunu 9 yılda çıkardı, daha 23 yıl işletme hakkı var ama havaalanını “sahibinden devren satılığa” çıkarttı. Sevgili çocuklar, değerli yolcular alan kazanacak.

★★★

Konuşan.

Kaptan Korcan:

Sevgili çocuklar.

Değerli yolcularımız.

Uçağımıza hoş geldiniz.

Kaptanınız konuşuyor.

Hava açık.

Gökyüzü güneşli.

Nem sıfır.

Birkaç dakika içinde İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanımızdan  Ankara’ya havalanacağız. Size “Sabiha Gökçen Havaalanımızın 2’inci pisti”  hakkında bilgi vermek istiyorum. İkinci pistimizin yapımı 7 yıldır bitirilemedi. Uzuyor. Aslında bu pist 6 ayda en fazla 1 yıl içinde yapılabilirdi. Yapılsaydı Sabiha Gökçen ile Atatürk Havaalanı ile birlikte İstanbul’a “gelen uçak-giden uçak... gelen yolcu- giden yolcu... gelen kargo- giden kargo...” ihtiyacını 50 yıl boyunca karşılayacaktı. Dış borçla bulunmuş 10 milyar Euro’dan fazla para yatırıp “İstanbul Havaalanı” yapmaya ihtiyaç kalmayacaktı. Ama o zaman da bu iktidar döneminin zengini ve gözbebeği 4’lü müteahhit “yolcu garantili- kâr garantili- süre garantili” yani halkı “enayi kumbarası yerine koyan” modelle havaalanı yapıp işletme sahibi olmayacaktı. Sonunda Atatürk Havaalanı kapatıldı, pistlerinden birinin üstüne hastane yapıldı ve İstanbul Havaalanı tantana ile açıldı. 4’lü müteahhit İGA A.Ş adlı bir şirket kurup İstanbul Havaalanı işletmeye başladılar. Yani Sabiha Gökçen Havaalanı’na rakip oldular. İşte bu 4’lü müteahhit şirketten birine (Makyol) Sabiha Gökçen Havaalanın 2’ci pistini yapma ihalesi verildi. Makyol daha sonra 2’nci pisti yapacak şirkete KALYON ve CENGİZ inşaat şirketlerini de ortak etti. Böylece İstanbul Havaalanı’nın garantici müteahhitleri kendilerine rakip Sabiha Gökçen Havaalanı’nın 2’nci pistinin de yapımcısı oldular. 7 ayda yapılabilecek pisti 7 yıldır bitirmediler.

★★★

Sevgili çocuklar.

Değerli yolcularımız.

Kaptanlarınız ayrı ayrı uçaklardan konuşuyor ama hepsi de sizlerin enayi kumbarası yerine konulduğunuzu” anlatıyor.

Kemerlerinizi bağlayın.

İyi yolculuklar.