Prof. Dr. Ziya Özcan, Tayyip Erdoğan Başbakan olduğu günlerde de onun kadrosunda yer aldı. Aynı düşünce ve davanın adamlarıydılar. Tayyip Erdoğan onu YÖK Başkanlığı’na önerdi ve dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de onu YÖK Başkanı seçti. YÖK Başkanlığı’nı bitirdikten sonra Ziya Özcan, AKP döneminde Varşova’ya büyükelçi olarak atandı.

Eski YÖK Başkanı!

Eski dava yoldaşı!

Eski büyükelçi!

AKP’nin ilk anketçisi Yusuf Ziya Özcan, geçen yılın ekim ayında; “70 yaşındayım. Bizi idare edenlerin yolsuzluk yaptığını çok gördüm ama AK Parti döneminin son 10 yılında yapılan yolsuzluk kadar büyüğünü hiç görmedim...” dedi. Bu sözlerin dile getirildiği günlerde Ankara AKP Çamlıdere Belediye Başkanı Caner Can, ilçe kongresinde söz aldı ve “...tayin olan öğretmenin izini sürdüm. Torpilinin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un kardeşi Hamdi Selçuk’a uzandığını gördüm. Olmaz arkadaş...” dedi. Önceki gün de Elazığ’ın Palu İlçesi AKP’li Belediye Başkanı Bekir Yıldırım“Millet dünyayı yiyor” diyerek işçi alırken torpil yaptığı iddiasını doğruladı.

★★★

Her yıl eylül ayı bitip, ekim ayına girerken Sayıştay’ın raporlarında; “yolsuzluk-rüşvet-kamu parasını ziyan etme-yeme-yedirme-çalma-çaldırma” basına “haber malzemesi” olur.

Manşetler bağırır:

Bakanlıkta soygun.

Belediyede vurgun.

Saray’da israf.

İhalede yolsuzluk.

Kredilerde talan.

Üniversitede hırsızlık.

Diyanet’e lüks araç.

Valiye pahalı makam.

Tarikat vakfına bağış.

Alınmayan mala ödeme. Yapılmayan işe milyonlarca lira, olmayan tesise milyonlarca döviz. Devletin hemen her kurumunda yolsuzluk. Rüşvet. Talan. Çaldırma. Çalma. Yeme. Yedirme. Ahlakın, vicdanın, hak bilirliğin, eşitliğin, adaletin, hukukun, çöküşünün fotoğrafı: Hepsi Sayıştay raporlarında!

Okuyoruz.

★★★

İşte ekim ayına geldik. Bu yıl yine eylül ayı son haftasında aynı gazete manşetlerinin yine neredeyse aynı cümleler ve aynı vurgulamalarla “yolsuzluk-rüşvet-kamu parasını ziyan etme-yeme-yedirme-çalma-çaldırma” örnekleriyle dolduğunu gördük, okuduk. Haberlerin hepsi kaynak olarak Sayıştay raporlarını gösteriyordu.

Doğruydu haberler.

Belgeliydi.

Sayıştay denetçileri titizlikle, bin bir emekle çalışmış, görevlerini yerine getirmişlerdi. Sayıştay, hırsızlığı, talanı, rüşveti, yolsuzluğu, kamu parasını çalmayı, ahlaksızlığı, adaletsizliği, hukuksuzluğu, çürümeyi bulmak, belgelemek, hesap sormak, suçluyu yakalayıp dava açmak için düşünülmüş. Anayasa’da ve yasalarda yeri olan bir kurum.

Meclis:

Bütçeyi onaylar.

Seçilmişler.

Bütçeyi harcar.

Sayıştay:

Harcamayı denetler.

Yani denetlerdi ve “kamu parasını çalanı, çaldıranı, yiyeni, yedireni, hırsızı, uğursuzu, çapsızı yakalar” mahkeme ederdi. Çalan ya da çaldıran, çaldığıyla kalmaz, cezasını çekerdi. Toplum da görürdü. Sayıştay’ın yasalardan gücünü alan hakimleri vardı. Yine var. Ama boş oturuyorlar. Çünkü 2010 yılında bir düzenleme yapıldı ve Sayıştay yargısının “hesap yargılama görevi” kaldırıldı. Suç duyurusunda bulunma sistemi çökertildi. Sayıştay yargısı boş oturur hale getirildi. İktidar belediyelerinin yolsuzluklarını açıkladı diye Sayıştay’ın başkan yardımcısı (Fikret Çöker) görevinden alındı, kimse üzerinde durmadı. Böylece Sayıştay’ın sadece raporunu yazdığı yolsuzluk, rüşvet, ahlaksızlık, vicdansızlık, kamu parasını yeme ve yedirme haberleri, yılda bir “öfke boşaltma” seanslarına dönüştü.

★★★

Düzen çürüdü.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu“Hesap soracağız...” sözü vermişti. Bu söz, halktan destek buldu. Nasıl soracağını da açıklamalı. İYİ Parti, HDP, Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Memleket Partisi, Demokrat Parti, Doğru Parti ve çürümeyi görüp de bitirmek isteyen tüm partiler, “hesabı nasıl soracaklarını” şimdiden açıklamalı.

Önümüzü görelim.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Borçsuz ray döşüyoruz edebiyatı!


Sayıştay raporlarında “Avrasya Tüneli’nde hesap hatası” yapıldığı ve vatandaşa fazla ödeme dayatıldığı bilgisi de belgeleriyle yer aldı. Oysa Avrasya Tüneli’nin yapımına başlandığı yılarda dönemin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı, Mustafa Kemal Atatürk döneminin “yurdu demir ağlarla ördük 10 yılda dört bir baştan...” cümlesini değersizleştirmek için; “Biz tek kuruş borç almadan ray döşüyoruz” konuşması yapmıştı. Sayıştay raporları “hasılat garantisi” ile yaptırılan köprüler, demir yolu hatları, otoyollar, hastaneler ile ilgili ödemeleri ve bu ödemelerdeki fahiş artışları, verilen garantileri ortaya döktükçe “Borçsuz ray döşüyoruz” sözünün boş edebiyat olduğu ortaya çıktı. NOT: Dün “Beştepe Külliyesi (Cumhurbaşkanlığı Sarayı) aylık mutfak harcaması yaklaşık 61 bin TL” diye yazmıştım. Dikkatli okurlarım haklı olarak uyardılar, eksik yazmışım. Sayıştay raporuna göre Beştepe’nin aylık mutfak harcaması 617 bin 833 TL’ye çıktı.