Asistan doktor yazıyor: Son günlerde hekim ölümlerinin artışı biz asistan doktorları endişelendiriyor. Bize hastanelerde “ucuz iş gücü” olarak bakılıyor. Hayal kırıklığı ve tükenmişlik içindeyiz. Depresyondayız ve hayatımıza son verme fikrine sürükleniyoruz.

Doktor olmuş.

Hayat kurtaracak.

Ölümü düşünüyor.

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde kalp damar cerrahisi bölümünde baş asistan olarak görev yapan 35 yaşındaki doktor intihar ederek yaşamına son verdi. Korona karnesinde geldiğimiz nokta buysa; dışardaki cilaya aldanmayıp derine de bakmak gerekiyor.

Aile doktoru yazıyor: 2020 yılı 8 Haziran ile 8 Eylül arasında 3847 sağlık personeli Sağlık Bakanlığı’ndan istifa etti. Bunların 1982’si doktor, 125’i asistan doktor, 99’u diş hekimi, 53’ü eczacı, 701’i hemşire, 111’i ebe, 334’ü sağlık memuru, kalanı da diğer hizmet sınıfından sağlıkçılar. Bu istifalar; vaka sayısını halktan gizleyen, yükü sağlık çalışanlarının üstüne yıkan, zorda kalınca istifa yasağı getirenlere verilen en acı cevaptır.

Asistan doktor.

Ve aile doktoru.

İkisi de mutsuz.

★★★

Dünya Sağlık Örgütü, 11 Şubat 2020 tarihi itibarıyla ülkelere göre “Koronadan ölenlerin kıyaslamalı listesini” yayınladı.

Rakama boğmayayım.

Ülke adı.

Nüfusu.

Vaka sayısı.

Ölüm sayısı.

ABD’den Hindistan’a, Almanya’dan Rusya’ya, İtalya’dan Polonya’ya, Meksika’dan Kolombiya’ya, İran’dan Peru’ya 116 ülke kıyaslaması yapılmış.

En az ölüm Türkiye’de.

Başarılıyız.

Virüse dayanıklıyız.

Doktorlarımız özverili.

Sağlık emekçileri çalışkan. Altyapımız iyi.

Tek sorun var:

Sevinemiyoruz.

Çünkü listede yurttaşları koronavirüse yakalanmış en yüksek 9 ülkenin içine giren Türkiye’nin, ölüm sayısında en az noktada görünmesi inandırıcı bulunmuyor.

Nüfusu yüksek ülkeyiz.

Vaka sayısı fazla ülkeyiz.

Ölüm sayısı en az.

Ama inandıramıyoruz.

★★★

BM açıkladı:

Dünyanın en zengin 10 ülkesi dünyada üretilen aşıların yüzde 75’ini satın aldı ve stokladı. Vatikan ve Filistin dahil 210 ülkesi olan şu dünyada
130 ülke tek bir doz aşı bile alamadı. Aşı adaletsizliği uçurumunu yaratanlar utansın. Türkiye az da olsa aşı alabilen ülkeler içinde ama inandırıcılığı yok.

Neden inandıramıyoruz?

4 soru var: 1- Çin’in CoronaVac aşısından bugüne kadar kaç doz için sözleşme imzalandı? Sözleşmenin toplam tutarı kaç TL’ye ulaştı? 2- Çin’den hangi tarihlerde, kaç doz aşı geldi? Gelen miktarın açıklanmasından neden vazgeçildi? 3- DMO ne kadar ödeme yaptı? Aşıların tamamı gelmeden, sözleşme bedelinin tamamı mı ödendi? 4- İlk partide 3 milyon doz geldiği açıklandı ancak 2.8 milyon doz aşı yapıldı. 200 bin doz aşıya ne oldu? Bu soruları CHP Milletvekili Murat Emir, TBMM’de soru önergesi ile Sağlık Bakanı’na sordu, cevap alamadı.

Anladınız değil mi!

Türkiye’nin “Korona karnesi” bu 4 soru cevapsız bırakıldığı için inandırıcı değil.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Örnek alınsa!


Alman gazetelerinde yer alan habere göre, devlet bütçesi açık değil fazla veren Almanya, meclisindeki milletvekili maaşlarını korona salgını nedeniyle bu yıl düşürecek. Böylece Alman milletvekilleri, toplumun her sınıf ve tabakasının (çok çok zenginler hariç) yaşadığı gelir daralmasından paylarına düşeni alacaklar. Alman milletvekilleri ayda 10 bin 83 Euro maaş alıyorlar, bu miktar mart ayından sonra 60.5 Euro düşürülecek. Alman milletvekilleri geçen yıl da salgın nedeniyle maaşlarının hiç arttırmayıp aynı kalması kararına uymuşlardı. Acaba bizimkiler de bu davranışı örnek alırlar mı? Sözgelimi Cumhurbaşkanı, Külliye Saray’ı boşaltıp Çankaya Köşkü’ne yerleşerek milletvekillerimize “hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” diyebilen bir örnek sergiler mi?