Ödenekler, bir yıl yetecekti. Yetmedi. Yenildi. Bitirildi. Yıl sonunu getirmek için ana ödenekler, “yan ödeneklerle” desteklendi.

Geçen yıl:

Cumhurbaşkanlığı, 3.1 milyar TL ana ödeneğini çok hızlı yedi .

Ödenek bitti.

Yıl bitmedi.

Cumhurbaşkanlığına 800 milyon TL yan ödenek” verildi. Cumhurbaşkanlığı, ana ödenekle birlikte yan ödeneği de yedi.

Yiye...

Yiye...

Yılı bitirdi.

★★★

Geçen yıl:

Diyanet’e de 11.5 milyar TL ana ödenek verildi. Diyanet, pek çok bakanlığın bütçesinden çok daha fazla bu ödenekle yılın 365 gününü rahat, huzur, sağlık ve selamet içinde geçirecekti. Diyanet, mümin müslümanlara; “nefsinin köpeği olma, bol keseden harcama, komşun açken sen tok yatağa girme, savurganlık haramdır, Hz. Ömer gibi ol asla devlet parasını savurma” öğütleri vermesine rağmen kendisi 11.5 milyar TL’lik ana ödeneğini yıl bitmeden yedi.

Ana ödenek bitti.

Yıl bitmedi.

Aman yetişin!

Diyanet aç mı kalsın?

Diyanet’e “personel giderlerini karşılama” faslından 75 milyon TL ve yatırımları hızlandırma” faslından da 13 milyon TL “yan ödeneğe de iki destek ödenek” daha aktarıldı. Bunlar da yetmedi, Diyanet’e porsiyonları küçültmesin diye cari transferleri için 6 milyon lira, sermaye giderleri için de 18.5 milyon TL daha yollandı.

Sonunda Diyanet!

Yiye...

Yiye...

Yılı ancak bitirebildi.

★★★

Geçen yıl:

İçişleri Bakanlığı da 365 günü ana ödeneğiyle kapatacaktı.

Kapatamadı.

Lokma da küçültmedi.

73.5 milyon TL “yan ödenek” çıkarıldı.

Aile Bakanlığı:

1.1 milyar TL.

Şehircilik Bakanlığı:

41 milyon TL.

DSİ:

138 milyon TL.

Yan ödeneklerle desteklendi ki, “lokma küçültmesinler”... Ve onlar da yılı yiye yiye ancak kapatabildiler.

(Veriler Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın 2020 yılı Genel Faaliyet Raporu’nu haberleştiren Mustafa Çakır’ın yazısından derlenmiştir.)

★★★

Günün sonunda.

Ana ödenek yetmiyor.

Yan ödenek veriliyor.

Yiye...

Yiye...

Yan ödenek de bitiyor.

O da yetmiyor.

Destek ödenek geliyor.

Fasıl ödenekler bulunuyor ve ancak yılın 365 günü kurtarılabiliyor. Bu yüzden porsiyonları küçültelim çağırısı yerinde, zamanında, tam vaktinde yapılmış altın değerinde bir uyarıdır.

Ey millet!

Lokmaları azaltın.

Yiyicileri düşünün.

★★★

Çünkü yiyicilerimiz olmazsa ekonomi hepten çöker. Bizim ülkemizin gururu, Nobel Ekonomi Ödülü’ne aday gösterilen, ABD üniversitelerinde ders veren iktisatçı Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nun son tespitine göre, Türkiye tüketim tarafından çekilen bir ekonomi haline” geldi.

Bu ne demek?

Yiye...

Yiye...

Büyüme...

Lokomotif oldu.

Ekonomiyi çekiyor.

Büyük sözü dinleyin.

Porsiyonları küçültün.

Lokmaları azaltın.

Yiyenlerimizi düşünün.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Doktorlukta dürüstlük direniyor!


Yeni Aile Hekimliği Sözleşmesi’nde doktorların izinsiz konuşma, basına demeç verme, bilgi paylaşması yasaklanıyor. Konuşan, gerçeği paylaşan doktor önce ihtar edilecek sonra işinden atılacak. Aile Hekimleri bu sözleşmenin iptalini istiyorlar. Doktor Mehtap Erdoğdu, bir e-mektup yazarak kendi başından geçen olayı benimle paylaştı. Ben de sizinle paylaşıyorum: “Merhaba, ben sadece ve sadece mesleğini icra eden bir doktorum. Manisa’da çok büyük (?) bir fabrikanın iş yeri hekimi olarak çalışırken fabrikanın patronunu yanlış yönlendiren ve yalan söyleyenlerin aradığı “günah keçisi” olmayı reddettim. Ve pandeminin tam ortasında madde 29’dan işimden atıldım. Huzurluyum. Çünkü 2 çocuğumun yüzüne bakabiliyorum. Üzgünüm çünkü büyük emek verdiğim işimden onur kırıcı bir şekilde atıldım. İş yerinin patronu, “Korona vakası çıkmasın” dedi, fakat ona yakın olanlar “gizle” anladı ve bana “görme- duyma- bilme” tavrını dayatmaya kalkıştı. Ben de olmaz dedim ve sonuç; işimi kaybettim. Hekimlik etiğine bağlıyım ve boyun eğmiyorum diye bunu yaptılar. Çok zor günler geçirdim. Ama bana en zor gelen kendi iş arkadaşlarımın kaypak tutumuydu. Neyse hepsi geçecek. Doğru yolunu bulacak. Mehtap Erdoğdu.”