Tam kapanma ile hızlı aşılama birlikte yürütülecekti. Yürümedi, başaramadılar. Kapanmada bile ikilik yarattılar. Lider mutlu olsun diye kalabalık kongre topladılar, parkta oturmaya çıkmış emekliye ceza yağdırıldı.

Sonuç:

En aptal ülke olduk.

Hastaneleri var.

Sağlık ordusu var.

Küresel şirketleri var.

G20’nin içinde.

Parası var.

İyi insan kalitesi var.

Ama aşı bulamıyor.

Devletten para çalma işini ise kusursuz, mükemmel, eksiksiz yapıyorlar.

“Yolsuzluğa göz yumarak” devlet parası ile kaynaklarının özele aktarılması sırasında “siyasetçiye- iş adamına- mafyaya paylaşımda henüz bir bölüşme kavgası” dışa vurmadı.

Sen çok yedin.

Bana az verdin.

Çatlağı henüz çıkmadı.

Yarınlar:

Lağım patlamasına gebe!

★★★

Üniversitede işletme bölümünü bitirdi. Master da yaptı. Haklının yanında durmak isteyen bir yapısı vardı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nde komiser yardımcısı olarak göreve başladı. Eskişehir, Bursa, İstanbul gibi çok önemli üç kentin “narkotik şubelerinde”  çalıştı. Giresun ve Tekirdağ’da İl Emniyet Müdürlüğü yaptı. Devletin parasını ihaleler yoluyla soyma “ahlaksız politikacı- ahlaksız bürokrat- ahlaksız iş adamı” üçlü yapısının nasıl çalıştığını gördü. Çalışkanlığı ve dürüstlüğü ile öne çıktı.  Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu İstanbul Bölge Başkanlığı’na getirildi. Milletvekili olma teklifi aldı. Kabul etti. Milletvekili seçildi. İçişleri Bakanı oldu. İçişleri Bakanlığı sırasında “mafya- siyasetçi- bürokrat- iş adamı dörtlüsünün büyük çaplı yolsuzluklarına karşı” çok etkili operasyonlar yönetti. İstanbul Fatih Belediye Başkanlığı da yaptı.

Bu insan kim?

Sadettin Tantan.

Dün ülkemizin geldiği noktayla ilgili şu tespiti yaptı: “Örgütlü suçun derebeyleri legal anlamda ülkeye hakim oldular. İllegal anlamda mafya yapıları, legal anlamda da kirli ve kimliksiz siyasetçi, bürokrat, iş adamı, cemaatler ve PKK/KCK’lar, yani silahlı ve silahsız örgütler hem kendi yandaşlarını mali olarak güçlendirdi, hem de siyasi gücü en tepeye çıkardıkları için ülkenin geleceğini tehdit eden bir risk oluştu. Yolsuzlukla mücadele edemeyen yolsuzluk yapanı arşivleyerek süreç içinde tehdit ederek kullanan siyasi bir zihniyet var.” 

★★★

Yolsuzluğu özendiren.

Teşvik eden.

Cesaretlendiren.

İktidar sınıfı oluştu.

Her projeden.

Her harcamadan.

Her yatırımdan.

Sinek uçsa sinekten.

Çakal ulusa çakaldan.

Pay isteyen ve alan “iktidar siyasetçisi- iktidar bürokratı- iktidar iş adamı- iktidar tarikatçısı- iktidar mafyası- iktidar basını birlikteliği”  kurumsallaştı.

Aşı işini kıvıramadılar.

Yolsuzlukta:

Dünyada bir numaralar.

Bir tüccar kadın. Cumhurbaşkanının eşinin adını vererek gümrüklerden mal geçiriyor diye devlet kayıtlarına girmiş. Bu kadını Gümrük ve Ticaret Bakanı yaptılar. Bakan olur olmaz gümrüklerdeki müdürleri sürgün etti. Kadın, kendi bakanlığına kendi şirketinden dezenfektan sattı. Dezenfektanına özel gümrüklerde “vergi avantajı” sağlandığı da tespit edildi. Bakanın deterjanına gümrüklerde yüzde 8 KDV, diğer firma deterjanlarından yüzde 18 KDV alındı. Bakan olup kendine danışman seçtiği kişiye aynı zamanda şirketinin bayiliğini verdiği iddiası ortaya atıldı. İddialar doğruysa; Bakanın diğer bir şirketi de Çin’den boru ithal etti. Boru ithalatında da vergi indirildi.

Tık ses yok.

Maske düştü.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Karadenizli gülmeye başladı!


Bir Karadenizli okur adı Kenan Öncüler“mizahı” taş yaptı. Rize İkizdere’nin eşi bulunmaz tabiatına hançer olup saplanan “taş ocağı açılmasına izin verenlerin” vitrinine attı. “Bir Karadenizli olarak gurur duyuyorum” başlığı altında şunları yazdı: “İçimizden Kalkandere’den çıkıp, bugüne kadar çok sevdiği Rizeli hemşehrilerine canla başla hizmet veren ve de vermek için çabalayan müteahhit şirketimizle gurur duyuyoruz... Karadeniz Otoyolu ile inşaat sektöründe parlayan bu şirketimizin, bu otoyol inşaatıyla Rize Sahili’nin güzelleşmesinde verdiği büyük katkı unutulamaz... Bugün de aynı anlayışla İkizdere’de, o dünyanın en güzel vadisindeki en güzel doğayı kirleten, doğanın dengesini bozan bilumum ağaç, kafulluk, çifunluk, komarlık, şimşirluk, likapa, endemik, taş, kaya ne varsa temizleyerek doğayı kurtarma adına yaptığı cansiperane mücadele, hemşehriler olarak her türlü takdirimizin üzerindedir... Bu mücadelede, bu şirketimizin dimdik arkasında duran, bu tavırlarıyla birilerinin değil, sevdalı oldukları Rizelilerin temsilcileri olduklarını kanıtlayan vefakar ve fedakar milletvekillerimizle bir kez daha Rize adına gurur duyduk... Ne iyi etmişiz de sizleri yüzde 75’le seçmişiz... Yüzde 95 ile seçmediğimiz için Rizeli olarak utandık inanın... Bu vesileyle, güzide şirketimizin safında yer alarak katkı sağlayan tüm milletvekillerimize ve bir kısım İkizdereli vatandaşlarımıza teşekkürü borç biliriz.”