Türkiye’yi düşmanı çok, dostu hemen hemen hiç yok (son Afrika gezisi fotoğrafları bizi yanıltmasın), çaresiz, bocalayan, yapayalnız ülke haline getirdiniz.

Çağ ne çağıdır?

Cevabını verebilen.

Çağın isteği nedir?

Bunu bilebilen.

“Çağın adamı benim” deyip durdunuz. Çok sayıda VIP uçaklı ziyaret filosu kurup 19 yıldır gösterişli heyetlerle  gittiğiniz ülkelerin ve liderlerinin hepsiyle; “çağın ne istediğini birlikte konuşup karara bağladığınız... Dünya sorunlarına birlikte çözüm aradığınız...” toplantıları TV ekranlarından canlı olarak yayımladınız. Ekran tekeli kurup 81 milyon insanımıza 24 saatin her saat başı çevirip döndürüp kendinizi izlettiniz.

10 ülke.

10’una da gittiniz.

VIP uçaklarla döndünüz.

10 ülkenin liderini tek tek Ankara’da yaptırdığınız 1100 odalı, şatafatlı, pahalı Külliye Sarayı’na davet ettiniz. Onlarla birlikte çağın adamı görüntülü fotoğraflar çektirdiniz. 81 milyon Türk halkına “başta ABD olmak üzere dünya ülkeleri içinde sözü çok dinlenir, hatırı çok sayılır bir lider olduğunuzu” anlattınız, anlattınız, anlattınız... Hepsi içe propaganda mıydı? Yoksa siz algı mühendisliği mi yaptınız?

★★★

Şimdi!

10 ülke büyükelçileri aracılığıyla “çağın adamı olacaktın, sözünde dur...” anlamında çağırı yayınlıyor. Siz ise 10 ülkenin; ABD, Almanya, Fransa, Finlandiya, Hollanda, İsveç, Danimarka, Kanada, Norveç, Yeni Zelanda büyükelçilerinin; “Osman Kavala’yı bağımsız yargı kararlarına uymayacak şekilde hapiste tutuyorsunuz, çağımız bağımsız yargı çağıdır. Osman Kavala’yı hapisten çıkarın” ortak imzalı açıklamasına kızıp “Türkiye’yi yalınız bir ülke yapmayı” göze almaktasınız. Yine içe propaganda yaparak halka yaşattığınız ekonomik krizi unutturmak, geçiştirmek, örtüp gündemden çıkarmak mı peşindesiniz?

10 büyükelçi.

10 ülkenin hükümetlerinden izin almadan, onların liderlerinin bilgisinin dışında bir araya gelip “Hadi hukuk dersi verelim... Çağın gereğini hatırlatalım” demiş olamazlar.

10 büyükelçi.

Bağımsız değiller.

Bağlantısız değiller.

Duvar saati değiller.

Sarkacı bir oraya...

Bir buraya...

Çocuk da değiller.

10 ülkenin büyükelçisi, 10 ülkenin hükümeti ve hükümet liderleri ne istemişse onu açıkladılar. VIP uçaklara doluşup gittiğiniz ve “çağın isteklerini” görüştüğünüz liderlere telefon edip, “sizin büyükelçileriniz beni çağa uymamakla, hakimler ile savcılar üzerine siyasi baskı kurmakla, bağımsız yargıyı yok etmekle itham ediyor...” diyebilirdiniz.

19 yıl beraberdiniz.

Sizi dinlediler.

El uzattılar.

Sırtınızı sıvazladılar.

Dünya lideri saydılar.

Şimdi neler oldu, niçin dinlemiyorlar? Bize 19 yıl boyunca hemen her gün; “çağın liderinden biri de benim...” dediniz, inanmamızı istediniz.

İşte fırsat geldi.

İspatlayınız.

ABD, Almanya, Fransa, Finlandiya, Hollanda, İsveç, Danimarka, Kanada, Norveç, Yeni Zelanda liderlerini tek tek arayarak; “büyükelçilerinize sahip olun... Bunları Türkiye’den çekin, yerlerine yenilerini gönderin” diyebilir ve dediğinizi dinletebilirsiniz.

Öyle olması gerekirdi.

Biz de gurur duyarız.

İşte “çağın lideri” deriz.

★★★

19 yıl.

O VIP uçaklar...

O tantana gidişler.

O tafralı dönüşler.

Şimdi şu acı tabloyu görüyoruz: Sanki biz diktatörlükle yönetilen geri bir Afrika ülkesiyiz. 10 ülkenin büyükelçisi, Türkiye’ye dönüp “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği karara uyun. Osman Kavala’ya bağımsız ve adil yargılanma hakkı vermediniz, onu serbest bırakın” diyorlar.

Hukukun üstünlüğü.

Yargı bağımsızlığı.

Temel haklar.

Türkiye’de yok edildi.

Türkiye 1948 yılında, yani 73 yıl önce İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne imza atmış bir ülke. Türkiye 1950 yılında da yani 61 yıl önce Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza koymuş bir ülke. Çağın gereğine uymuş bir ülkeyi, çağın dışına çıkararak nereye varacaksınız?

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)


 


Tek bir delil bile olmadan 1455 gündür hapiste!


İyi hukukçular, “Osman Kavala’nın bir tek delil bile olmadan 1455 gündür hapiste tutulduğunu” söylemekteler. Dün Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da konuk olduğu TV 100’de şu değerlendirmeyi yaptı:

“Böyle bir demokrasi, böyle bir hukuk devleti olmaz. Bir insanı tutuklayacaksınız, hapse atacaksınız. Beraat edecek, tam tahliye edileceği zaman yeni bir dava açacaksınız ve ondan dolayı tutuklayacaksınız. Bu hukuk mu? Kimse aptal değil. Böyle şey olur mu?”