Başparmağı avuç içine yapıştırıp diğer dört parmağı dik tutarak yapılan “Rabia işareti” Mısır’daki darbecileri lanetlemenin ve onların hapse koyduklarını desteklemenin sembol ifadesi olmuştu.

Bir diklenişti.

Demokratik duruş.

Darbeye başkaldırış.

Mısır darbesi sırasında bizim Başbakan ve şimdiki Cumhurbaşkanı; “Rabia işaretini” hemen iç siyaset malzemesi haline getirmiş, partinin bütün önde gelenleri de yaptıkları her konuşmanın sonunda  halkı “Rabia işareti” ile selamlar olmuşlardı.

Yıkılıyordu meydanlar.

Coşuyordu!

Yandaş kalemler.

★★★

Hatırlayın 2014-2015-2016 yıllarıydı: Gücünü, cesaretini “Rabia işaretini” sembol yapan iktidardan alan saldırgan insanlar, kendilerince dini yaşam tarzının dışında gördüklerini, Müslümanlık adına, dövüyor, yaralıyor, darp ediyorlardı. Polis yakalamıyor. Hakimler onları hapse koymuyordu. Muhafazakar giyim tarzı dışına çıktı diyerek, otobüste ve parkta kadın tekmeleyen şehir saldırganları teşvik görür, cezasız kalır oldular.

Tam bu günlerdi.

Ankara’da yeni yapılan 1100 odalı Külliye Saray’a Gülşah Yağmur Yazıcı adlı genç bir hanım kız davet edildi. Genç kız, Cumhurbaşkanı’nın kara kalem bir portresini yapmış “sizi çok seviyorum” notu yazarak sosyal medyada paylaşmıştı.

★★★

Bunun üzerine Cumhurbaşkanı, Gülşah’ı ailesiyle birlikte Külliye Saray’da ağırladı. Buluşmada yaşanan sıcak anlarda TV ekranlarına da canlı yayınla bağlanıldı. Cumhurbaşkanı, Gülşah adlı genç kıza “Göster Rabia işaretini” dedi ve Gülşah da başparmağını avucunun içine yapıştırıp kalan 4 parmağını birleştiren Rabia işareti yaptı.

Rabia Mısır’dan!

“Dört-dördüncü” anlamına geliyor ve Mısır’da 4’üncü Cumhurbaşkanı seçilen Muhammed Mursi’nin darbeyle düşürülmesini protesto edenler Rabia meydanında toplanarak, darbeyi destekleyenlerin işaret ve orta parmaklarıyla
“V işareti” yapmalarına karşı “birleştirilmiş dört parmaklı avuç içi” göstermeyi simgeleştirmişlerdi. Müslüman Kardeşler yani “İhvan-ı Müslimin” Mısır’da silahlı terörü dışlıyor ancak Selefi damardan geldiği için Suriye’de “Cihadı Selefiliğe” kapı aralıyordu. Dolayısıyla ilk tahlilde ve son tahlilde Mısır’da Rabia işaretinin sahibi İhvan, IŞİD adlı radikal kanlı örgütü ve ondan önce de El Kaide türü yüzlerce cihatçı örgütü doğuran ana oluyordu.

Hatırlayın o günleri.

Rabia işareti alındı.

Türkiye iç siyasetinde iktidar liderinin işareti oldu. Ve bu işaretle Türkiye’deki iktidar, Mısır’ın iç siyasetine karışıyor, Müslüman Kardeşler Örgütü’nü (İhvan) açıktan destekliyor, Mısır’daki partiler arasında taraf oluyordu. Mısır ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkiler koptu. Mısır, Türkiye’ye dosttu, düşman oldu. Doğu Akdeniz’de Türkiye yalnızlaştı. Mısır gitti, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile “enerji güvenliği alanında iş birliği” yaptı. Türkiye Akdeniz’de doğal gaz ittifakı dışında kaldı. Mavi Vatan tehlikeye girdi.  Bunlar, “Rabia işareti aşkı” yüzünden oldu.

8 yıl böyle geçti.

★★★

Üç gün önce Türkiye, Mısır ile büyükelçiler düzeyinde kopan ilişkileri yeniden canlandırma niyeti için Kahire’de masaya oturdu.

Rabia da öldü!

Ülke yönetmek bu mu?

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Sustunuz da susmaya değdi mi?


Ben bu köşede üç hafta boyunca her gün kesintisiz olarak; “makamınız ve oturduğunuz koltuklar açısından bilgilere ulaşabilme durumundasınız, susmayın açıklayın...” diyen çağrılar yazmıştım. Muhalefet partileri de “128 milyar dolar nerede?” diye kampanya başlattılar ve toplumdan destek bulan “bilgilenme hakkının” ateşleyicisi oldular. 128 milyar doların kime, hangi gün, ne miktarda, hangi kur üzerinden satıldığını bilebilecek olanlar belliydi: Eski bakan Berat Albayrak, onun döneminin Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal, Murat Uysal’ın yerine Merkez Bankası Başkanı olan Naci Ağbal, Berat Albayarak’ın yerine bakan olan Lütfi Elvan, Naci Ağbal, makamından bir gece kararnamesiyle gönderilince yerine Merkez Bankası Başkanı olan Şahap Kavcıoğlu, Merkez Bankası’nın Para Kurulu Üyeleri ile Cumhurbaşkanlığı ekonomi danışmanları Dr. Yiğit Bulut ve Dr. Cemil Ertem’di. Bunlardan hiçbiri konuşmadı, toplumun duymak, görmek istediği listeyi açıklamadılar. Sustular. Sonunda şu oldu: Muhalefet liderleri birbirine seslenip; “Söyle Bakalım Kemal Bey.... Söyle Bakalım Meral Hanım... Söyle Bakalım Temel Bey.... 128 milyar dolar ne oldu?” diye iktidarı alaya aldılar. Susmaya değer mi... Susmayın, açıklayın, makaraya alınmış olmaktan sıyrılın.