Meral Akşener’in Rize Çayeli’ne geleceği gün yol üzerindeki üstgeçitlere halkı kışkırtıcı “gözdağı” pankartlar asmışlar ve şu cümleyi yazmışlardı:

“Burası Rize.

Laf söyletmeyiz

Reis’e...”

Sonrasını biliyorsunuz; Meral Akşener’e “gelin hanıma Rize’de güzel bir ders verildi. Daha neler olacak neler. Bunlar iyi günler...” diye öfke köpürten parmaklar sallandı ve yeni siyasi enerji toplama yolunun “şehirleri de bölme” olduğunun işareti verildi.

Meral Akşener!

Rize’ye giremez.

Kemal Kılıçdaroğlu!

Osmaniye’ye giremez.

Ekrem İmamoğlu!

Sakarya’ya giremez.

Mansur Yavaş!

Yozgat’a giremez.

Ancak Rizeli ve Artvinli çay üreticileri, sokağa dökülüp, “ÇAYKUR halkındır, satılamaz” diye bağırmaya başladı. Polisler ellerinde kalkanları ile duvar oldular. Çatışma çıktı. Çay üreticisi Rizelileri, polisler sürüklemeye kalktı.

Ne oluyor?

Rize, Reis’e kızıyor.

Reis de Rizeliyi, polise dövdürüyor. Sebep: Çay yaprağı fiyatı.

★★★

Rizeliler bu yıl “çay alım kotasının” 17 kilogram ile sınırlandırılmasına tepki duydular. ÇAYKUR, “alım kotası” uygulayıp Rizelinin çayının tamamını kilogramı 4 TL’den almayınca özel sektör çaya 2 TL veriyor. Rizeli ise 4 TL’ye bile razı değil 6 TL istiyor.

Öfkesi bundan.

Öfke baldan tatlıdır.

Rizeli üretici haklıdır.

Çok yüksek enflasyon var ve Rizeli temel gelir kaynağı olan çay yaprağının enflasyonu yakalayacak bir fiyat bulmasını istiyor.

1 yıl içinde

Demirin fiyatı:

Yüzde 124 arttı.

Beton.

Yüzde 64 arttı.

Pamuk yüzde 40.

Polyester yüzde 60.

Bunların “çay yaprağı üretimi ile hiçbir ilgisinin” olmadığını Rizeliler de biliyor ama “her şeyin fiyatının tırmanmakta olduğunu anlatmak” için örnek olarak yazıp bana gönderiyorlar.

Kaldı ki artış:

Gübrede yüzde 67.

Mazotta yüzde 70.

★★★

19 yıldır izlenen ekonomik politika bugün derin bir çöküşe gelip dayandı ve “yüksek enflasyon- yüksek faiz- yüksek döviz sarmalını” geri getirdi. Bütün Türkiye ve Rize önünü göremez oldu.

Rize, Reis’e hayrandı.

Şimdi kızgın, öfkeli.

Rize’nin Güneysu İlçesi’ni görseniz “İsviçre’ye mi geldim, rüyada mıyım...” diye etinize çimdik atabilirsiniz.

Alt yollar.

Üst yollar.

Zirvelerde camiler.

Hastaneler.

Liseler.

Güneysu, Saray (!) ışıltısına gark olmuş. Türkiye’nin genelinden toplanan vergi Rize’de Güneysu özeline (iktidarla arası iyi şirketlerin de hibeleriyle) aktarılan servete dönüşmüş. Rizelinin gözüyle görüp; “Niçin Güneysu İsviçre oldu ve Rize yine çay yaprağına mahkum Rize olarak kaldı?  sorusunu otoyol üstgeçitlerine astıkları; “Burası Rize, söz söyletmeyiz Reis’e... Misafire hoş geldin, sen hangi yüzle geldin...”  politik pankartlarıyla örtmeye çalışıyorlar. Cumhuriyet Türkiye’sinin ekimini başlatarak Rize’ye sunduğu bir “Cumhuriyet ürünü” olan çay ve Paşabahçe Şişe Cam Fabrikası’nı kurarak ilk kez yerli üretimi yapılan bardağın da “Rize’ye destek bir Cumhuriyet ürünü” olduğunu Rizeli biliyor. 1924 yılında “Rize Vilayeti Borçka kazasında fındık, limon, mandalina ve çay üretimini öngören kanun” çıkarıldı. Rize’ye çay ekimini getiren Cumhuriyet’in Rize’deki ilk Ziraat Fen Müdürü Zihni Derin, 1964 yılında “toprağa çay dikmenin 40’ıncı yılını dönemin Çalışma Bakanı Bülent Ecevit ile birlikte” kutladı. Bugün Rize’ye çay dikiminin 97’nci yılına girdik.

★★★

Rizeli!

Bir Güneysu’ya bakıyor.

Bir de dönüp Rize’ye...

Güneysu!

Olmuş İsviçre.

97 yıl geçmiş.

Rize!

Çay yaprağına mahkum! 

2021 yılının Mayıs ayında Rizeli çay üreticileri, Hopa’da sokağa dökülüp, “ÇAYKUR halkındır, satılamaz” diye bağırmaya başladı. Polisler ellerinde kalkanları ile duvar oldular. Çatışma çıktı. Çay üreticisi Rizeliyi, polisler sürüklemeye kalktı.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Denizde gazı unuttuk! Karada petrol bulduk!


Cumhurbaşkanı ve Enerji Bakanı, “karada sürdürülen çalışmalar sonucu 3 yeni petrol kuyusu keşfedildiğini ve bu keşifle birlikte günlük petrol üretiminin 61 bin varilin üstüne çıktığını” açıkladılar. Gerçi yeni bulunan petrolün varil maliyetinin 95 dolar gibi çok yüksek (dünyada varilin fiyatı 68 dolar) olduğu söyleniyor ama yine de çok iyi, sevindirici haber. Pahalı da olsa kendi petrolümüz. Bir de Karadeniz’de 400 milyar metreküp doğalgaz yatağı bulmuştuk. Bu yatak bulununca “Türkiye’de yeni bir dönem açılıyor” müjdesi verilmiş, o dönemin Enerji Bakanı Albayrak da “eksen değiştirebilecek kadar büyük bir zenginliğe kavuştuk” demişti. Ne oldu sonuç? Ne zaman bu doğalgazı zenginliğe çevireceğiz? Hiç ses ve haber yok.