Cumhurbaşkanı Rizeli, iktidar partisinin önde gelen kurmay heyetinin çoğu Rizeli, önde gelen müteahhitlerin çoğu da Rizeli, önde gelen üst bürokratların neredeyse tamamı Rizeli.

Rize!

Göz bebeği.

Rize’ye pozitif ayrım yapıldı. Devlet imkanları aktarılırken Rize’nin payı bol tutuldu ve ayrıca devletten ihale alan kayırmalı müteahhitlere Rize’ye destek vermeleri buyuruldu. Türkiye genelinden toplanan kaynaklar Rize özeline aktı. Bu göstere göstere eşitsiz gelir transferidir. Yollar, köprüler, üst geçitler, süslü yapılar. Rize İsviçre oldu.

Olsun.

Gözü olanın.

Gözü çıksın.

Rize dünyaya örnek bir şehircilik, bir belde, bir marka şehir olacaktı. Bundan hepimiz gurur duyacaktık.

Ben de duyacaktım.

Bekledik olmadı.

Rize, yağmura yenildi.

Perişan.

Her yağmura yeniliyor.

★★★

Rize de yağmur, yıllık ortalamanın üzerinde yağınca sel basıyor, suyun akışı çıldırıyor. Dere yatağına yapılmış evlerin altını yağmur suları oyuyor, camileri, okulları, jandarma karakollarını taş-çamur-moloz yığınına döndürüyor, insanlar ve hayvanlar sel suyuna kapılıp ölüyor.

Diyeceksiniz ki!

İnsaf et.

Son 200 yılın yüksek yağışı yağdı. 365 günde düşecek yağışın tamamı üç günde gökyüzünden Rize’ye indi. Rize nasıl dayansın?

İşte Almanya gibi hep örnek gösterdiğin ülkede bile yağmur selinde boğulanların sayısı 100 kişiyi geçti.

Tamam da...

Sel vurup da insanlar ölünce Cumhurbaşkanı’nın talimatı ile Rize’ye giden 3 Bakan’dan (Süleyman Soylu-Murat Kurum-Adil Karaismailoğlu) şu cümleleri duymak isterdik:  Rize’de ve tüm Karadeniz’de taşkın debisi hesaplarını kusursuz yaptık. Doğanın bölgede ne kadar HES’i kaldırabileceğinin şaşmaz ölçüsünü bulduk ve buna kesinlikle uyulmasını sağladık. HES sahibi yandaşları hiç kayırmadık. Killi toprak üzerine HES dikerken çok set yapmak zorunda kalıp, çok ağaç keserek doğanın “can suyunun emilmesinin” yaratacağı felaketi göz önünde bulundurduk. Akarsuların, derelerin eğiminin öldürmeye değil yaşatmaya dönüştürülmesine, ÇED raporlarının uyduruk yapılmamasına, mahkemelerin karar alırken “Havza Planları Raporları”na dikkat kesilmelerine, dere yataklarını işgal edip bina diken hak bilmezleri oy verici olarak görüp “süfli siyasetçi batağına” saplanmamaya, kaçak bina yapanlardan oy almak için her seçim öncesi “imar barışı” adı altında kurnazlıklar üretmemeye dikkat etik.

★★★

3 Bakan’dan.

Yine duymak isterdik:

Biz son 20 yıldır Rize’nin ve tüm Karadeniz’in alt yapısını yaparken Hidroloji biliminin şaşmaz ölçüleri; yağmur-topoğrafya-toprak-akış-sel ilişkine, havza üzerine düşen yağmur suyunu tek noktadan bir göle, dereye, denize, baraja tahliye eden modellemelere, şehir ve bölge planlarına, emsal artışlarına, kişiye, firmaya, yandaşa, tanıdığa asla “özel imar verememeye” çok dikkat ettik... Taşkın debisini önledik, akış debisini zenginleştirdik...

3 Bakan!

Bunları söylemedi.

Çünkü yapmadılar.

★★★

Üç Bakan!

Gerçeği gizledi.

3 Bakan Rize’de; “sel sularıyla yıkılan konutların inşasını TOKİ Başkanlığımız eliyle hızla yapacağız...” dediler. 3 Bakan “ Burası Rize... Söz gelmesin Reis’e....” diye çırpınarak sel sularında boğuldular.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)


Rize selinin sebebini çay bitkisine bağladı!


Cumhurbaşkanı Erdoğan ise dün yaptığı açıklamada Rize’yi sel basmasının sebebini bol yağmur ile çay bitkisine bağladı. Cumhurbaşkanı şöyle dedi: “Doğu Karadeniz’imiz her zaman bu tür felaketlerle karşı karşıya. Çünkü bol yağmur alan bir ilişimiz. Biliyorsunuz saatte 202 metreküp yağmur aldı. Tabii çay bitkisi aynı zamanda gübreleme tekniği sebebiyle de aldığı o yağmurla gübrenin yani azotun özellikle bir balçığa dönüştüğü bir bitki. Bu balçığa dönüşmesi de ne yapıyor? Dikey bir kök olmadığı için bakıyorsunuz onlar hep birlikte aşağı doğru iniyor. Eskiden dikey köklü ağaçlarımız vardı şimdi o ağaçlar kalmadı, söküldü ve yerine çaylıklar yapıldı. Ölenlerin yakınlarına sabırlar diliyorum. Takip ediyoruz, ne gerekiyorsa bütün imkanlarımızla yerine getireceğiz.”