Taş düşer, sebebi vardır. Deprem olur sebebi vardır. Çiçek açar sebebi vardır. Evrenin kanunu bu; sebepler sonuçların anasıdır. Nedenler olmadan sonuçlar doğmaz gerçeğini ilk matematik, fizik, geometri gibi ilimler gördü. Felsefe dünyasında Rene Descartes, sebep- sonuç ilişkisinin (determinizmin) kurucu öncülerinden biriydi; “düşünüyorum o halde varım” demişti. Spinoza ile İbn-i Sina ve Farabi de “sebepler sonuçları doğurur” diyenlerin öncülerindendi.

Devlet sebep.

Mafya sonuç.

Racon sebep.

Vuruşma sonuç.

Devlet yani devlet gücünü ele geçirmiş olanlar göz yummazsa, yardımcı olmazsa, birlikte çalışmazsa mafya olamaz. Başlangıçta “vatansever bir örgütlenme” olarak Sicilya’da doğan ve sonradan değişime uğrayan her mafya örgütlenmesinin içinde politikacı, polis, hakim, savcı, üst düzey bürokrat oldu. Her mafya vuruşması da üstüne çökülen gelirin paylaşılmasında racona uyulmaması” yüzünden çıktı. Kırk Haramiler hikayesinin tamamı “çalınmış paranın racona uyulmaması sonunda çıkan çatışmaları” anlatır.

Racona karşı çıkan vurulur.

Racona karşı çıkan dışlanır.

Racona karşı çıkan ölür.

★★★

Kesin ölümler olacak.

Ya da el öpüp barışma.

Baksana; bir haftadır Peker konuşurken, Ağar da konuşurken, muhalefet parti liderleri de konuşurken Hürriyet ve Sabah gazetelerinin ve onlara bağlı TV’lerin genel yayın müdürleri ile başyazarları ve tüm yazarları “tek kelime haber ve tek satır yorum yazmazlarken” racona uyması gereken Anadolu Ajansı’nın muhabiri; Tarım Bakanı ile Sanayi Bakanı’na “yumruk gibi” soru sordu: “19 yıllık bir toplum hareketi olarak başlayan, milletin teveccühünü kazanan AK Parti, şaibelerle anılan Soylu’dan daha mı küçük. Çarşıda, pazarda, her yerde, herkes bunu konuşuyor ama sayın bakanlarımız buna ilişkin tek kelime etmiyor.”

Muhabir!

Raconu çiğnedi.

Biletini kestiler.

İşinden atıldı.

Racon:Konuşun, yazın, yayımlayın emri gelinceye kadar susun” üzerine olduğu için Hürriyet’in ve Sabah’ın genel yayın müdürü ile yazarları susuyorlar. Diğerleri de aynı uyum içinde... Peker’in “Hürriyet’i AKP’li milletvekilinin ricası üzerine adamlarım benim emrimle bastı, işte kendimi ihbar ediyorum” diyen kasetinin haberini ne Hürriyet, ne Sabah, ne de diğer racona bağlanmışlar yazabiliyor.

★★★

Yazabilseler:

Marina sebep.

Vuruşma sonuç.

Diyecekler ve Marina ile PETKİM bağlantısına girmek zorunda kalacaklar. Şöyle: PETKİM, 81 milyon Türk vatandaşının malıydı. Devlet şirketiydi. Ham petrolden petrokimya ürünleri üretiyordu. Petrokimya ürünlerinde dışa bağımlılığın sıfırlanarak Türkiye’nin pahalı dış alımlarla ütülmemesi için kurulmuştu. Özelleştirme furyasıyla 2007 yılında Azerbaycan şirketi SOCAR, önce PETKİM’in yüzde 25’ini elinde tutan TURCAS adlı Türkiye şirketinin hisselerini, sonra blok satışla yüzde 51’lik devlet hisselerini ve en son da kamuda kalan yüzde 10’luk hisseyi satın aldı. Ve PETKİM’in yatırımlarla büyütüleceğini, 6-7 milyar dolar yenilenme yapılacağını ve Türkiye’nin dışarıdan pahalı petrokimya ürünü ithal etmesine gerek kalmayacağını açıklamışlardı. PETKİM, bu cilalı laflarla SOCAR’a ucuza gitmişti. 2021 yılına geldik; Türkiye dışarıdan pahalı petrokimya ürünleri almaya devam etti, ediyor. Marina’nın ikinci sahibi Azeri iş adamı ve sonradan Türk vatandaşı Gurbanoğlu, PETKİM’i alan SOCAR’ın ortağı oldu. Bu arada SOCAR’a gemiler satıldı. Sonra oradaki racona uyulmamış olacak ki, SOCAR’ı yönetenler ile Marina’nın sahibi vuruştular. Peker ile Ağar, bu vuruşmanın “racona uyan ile racona uymayan” tarafları oldular.

★★★

Özetle:

Her şeyden devleti yönetenlerin haberi, bilgisi, sözü, emri, raconu mutlaka vardır. Devlet gücü; polis, asker, hakim, savcı göz yummazsa, destek vermezse mafya olamaz. Saray, “ben konuşuncaya kadar susun, yazmayın, haber yapmayın raconu” kesti. Onun için “Yemişim ben böyle genel yayın müdürlüğünü, böyle yazarlığı...” deyip istifa edemiyorlar.

Saray sebep!

Peker sonuç!

Racon sebep!

Ağar sonuç!

Emir sebep!

Susmak sonuç!