Neredeyse bir ayı doldu dolacak; Sarıklı Amiral’e ne oldu açıklanmadı. Dezenfektan Bakan gitti ama arkasında “yiyicilik” kaldı, öylece duruyor. 128 milyar dolar el değiştirdi, ancak yeni eller kim açıklanmadı ve “minareye kılıf” henüz bulunamadı.

Sarıklıdan başlayalım.

Vatanı korusun diye halkın vergilerinden toplanan parayla alınan makam aracına bindi. Şoförüne “Oğlum çek tarikat evine” dedi. Üzerinde üniforması vardı. Üniformanın üzerine ise sarık ve cübbesini geçirmişti. Tarikat evine ulaştılar. Namaza durdu. Dua etti. İbadet sırasında ve sonrasında fotoğraflar çektirdi. Tarikat evinde o gün bulunanlarla selamlaştı, sohbet etti.

Cübbeli Amiral.

Sarıklı komutan!

Tarikat evi.

Makam aracı.

Amiral forsu.

TV’de haber oldu ve emekli amiraller duyurusuna da “ordu da bu tip sızmaların ne sonuç verdiğini biliyoruz...” uyarısıyla girdi.

★★★

Bir amiralin makam aracıyla ve üniformasının üzerine giydiği yazlık beyaz kısa kollu cübbesi ve başına geçirdiği beyaz takkesi ile tarikat evinde ibadete gitmesi Türk Ordusu’nda görülmüş bir davranış değildi. Sanki namaz kılacak bir cami aramış, aramış da bulamamış ve üniformasının üzerine takke, cübbe giyerek tarikat evine ibadete giden Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral’i Savunma Bakanlığı sorgulamaya almıştı.

Sonuç ne oldu.

Bu amiral tek midir?

Tarikatı kimdir?

Şeyhinin adı nedir?

Tarikat müridi amiral, acaba “şeyhine nasıl” hitap ediyor? Şeyhin tükürüğünde, üfürüğünde, her şeyinde ve her şeklinde keramet buluyor, onun yemek artığından bir parça kapabilmek için “şeyh lokması artığını kapışma” toplantılarına gidiyor muydu?

Toplum bekliyor.

Bilmek istiyor.

★★★

Amiral’e Kur’an yetmedi.

Kendi dilinde Allah’ın ayetlerini, Peygamber’in sözlerini okuyabilmek ve anlayabilmek en cahil insan için bile mümkünken amiral, tarikata girdi ve tarikatın Arapçayı yeterince bilip bilmediği şüpheli şeyhinin dergahına, duasına, tespihine, sakalına, püskülüne, cübbesine, sarığına, şalvarına sığındı. Bu amiral, tarikata girmeye niçin ihtiyaç duydu? Bakan da kendi şirketinden ihale açmadan kendi bakanlığına “dezenfektan satma ihtiyacı” duydu. Çin’den boru ithal edip devlete satarken gümrük vergisini de indirdi. Bakanın danışmanını da “şirketin satış temsilcisi yaptığı” ortaya çıktı.

Görevi kötüye kullandı.

Nüfuz ticaretine saptı.

Yiyicilik (irtikap) yaptı.

Hesap sorulmadı.

Mahkeme açılmadı.

Mahkeme açılsa iyi bir savcı “en az 2 yıl hapsini” isteyebilir. Sağlık Bakanı’nın da “hastaneleri” var. Milli Eğitim Bakanı da “özel okul” sahibi. Turizm Bakanı, “turizm şirketi” kurucusu.

★★★

Şirket sahibi olmayan bakanlardan biri Berat Albayrak döneminde de Merkez Bankası’nın 128 milyar doları el değiştirmiş, yer değiştirmiş, faizler yükselmiş, dolar da yükselmişti. Sonunda Merkez Bankası rezervlerinin el değiştirerek erimesi ekonomiyi “yüksek enflasyon- yüksek faiz- yüksek kur- yüksek işsizlik- yüksek cari açık” girdabına iyice soktu.

Kıvranıyor halk.

Minare kılıfsız duruyor.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)


Onu kim bakan yaptı?


Giden ya da gönderilen Ticaret Bakanı, kendi şirketinden bakanlığa dezenfektan sattı. “Ucuza sattık” diye durumu kapatmaya çalıştı. Yalan söyledi. Gerçekte özel sektöre litresini yaklaşık 15 TL’den sattığı dezenfektanı devlete 35 TL’den fatura ettiği ortaya çıktı. Giden bakanın diğer şirketi Çin’den boru ithal edip devlet ve belediye şirketlerine sattı. Giden bakanın döneminde Çin ile Türkiye’nin ticareti yıllık 20 milyar dolar Türkiye’nin aleyhine büyük açık verir oldu. Türkiye’den 2 milyar dolarlık mal alan Çin şirketleri Türkiye’ye 20 milyar dolar mal satar hale geldiler. Aynı Ticaret Bakanı, yasalara aykırı olarak “bir transfere” de izin verdi. Çin’de rekabeti bozduğu için büyük cezalar alan Alibaba’nın yan yavru şirketi Trendyol da Türkiye’de ticaret yaparken rekabeti bozucu Türk şirketlerini batışa ya da üretimden çekilmeye zorlayıcı işler yaptı. Bunun üzerine hakkında Rekabet Kurumu’nca soruşturma başlatıldı. Bu soruşturmayı Denetimden Sorumlu Daire Başkanı Hatice Yavuz isimli bürokrat yürütüyordu. Trendyol şirkte kendisini soruşturan Hatice Yavuz’u transfer edip kendisi için çalışmaya başlattı. Yani Hatice Yavuz, başında bulunduğu Daire’nin soruşturduğu firmaya transfer oldu. Giden bakan bu transfere de izin verdi. Bu kadar kusuru, kabahati, defoyu, yolsuzluğu, usulsüzlüğü yapan birini kim Bakan yaptı?