Adil Serdar Saçan, 2000 yılı öncesinde İstanbul’da Organize Suçlarla Mücadele ve Kaçakçılık Şubesi’nin müdürüydü. Türkiye’de mafya İstanbul merkezli çalışır. Örneğin Bodrum’da, Edirne’de, Konya’da ve ülkenin her yerinde “vur- tahsil et- teslim et...” durumu çıkarsa mafya İstanbul’dan adamlarını gönderir.

İşe çökülürdü.

Servet el değiştirir.

Para tahsil edilir.

Mafya payını alırdı.

Adil Serdar Saçan döneminde mafya sıfırlanmış, sinmişlerdi. Adil Serdar Saçan’ın arkasında o dönem iktidara seçimle gelmiş olan Bülent Ecevit, Mesut Yılmaz ve İçişleri Bakanı olarak da Saadettin Tantan vardı.

Özetle:

Devletten başlar.

Karar versin temizler.

Adil Serdar Saçan diyor ki: “Ben Polis Akademisi’ni bitirip (birincilikle bitirdi) bir karakolda tıfıl bir polis olarak ilk göreve başladığımda komiserimiz bize altın anahtar sayabileceğim bir öğüt verdi. “Eğer” dedi, “Bir karakol amirinin bölgesinde hırsızlık yapılmışsa ve bu hırsız yakalanmamışsa o karakolun amiri de polisleri de hırsızla birliktir. Eğer bir karakol amirinin bölgesinde bir mafya örgütlenmesi varsa ve bu yakalanmıyorsa mutlaka polis amiri mafyanın kiralık elemanıdır.”

Özetle:

Polis izin vermezse...

Mafya yeşeremez...

★★★

Daha ilerisi de var.

ABD başkanlık tarihi soyadı Roosvelt olan 2 başkan gördü. İkincisi değil birinci Roosevelt (Theodore) başkan seçilmeden önce New York polis müdürlüğü yapmıştı. Polis müdürlüğü sırasında parlamış, kendini topluma başkan seçtirecek kadar sevdirmişti.

Hatıralarını yazdı.

“Ben New York’a polis müdürü olduğumda mafya kentte en parlak günlerini yaşıyordu. Mafya polisle beraber iç içe çalışıyordu. Bunu sayıya döktük ve gördük ki, New York polisinin yüzde 30’u mafya üyesi... Ama farklı mafyaların üyesi ve gerektiğinde birbirleriyle de savaşıyorlar...”

Özetle:

Polis beraber olmazsa...

Mafya yaşayamaz.

Ne tuhaf rastlantı; 4 üniversite bitirmiş bilgi birikimiyle konuşuyor izlenimi vererek yurt dışından yurt içine kaset yayını yapan eskiden iktidar ile iç içe olduğunu da saklamayan suç örgütünün başı Sedat Peker, “Bana koruma polisini sen vermedin mi, sonraki senede süresini sen uzatmadın mı? Cenazede akrabama “dosya hazırlıyorlar” demedin mi? DP’nin başına ulaşmak için DP kongrelerinde senin yanında benim akrabalarım vardı. Berat Bey’e sen beni düşman etmedin mi? İstanbul’u Berat yönetiyor demedin mi?” cümlelerini peş peşe sıralıyor.

★★★

Ne kadarı doğru?

“Binde biri doğru olsa felaket...” diyorlar ya, dünün sıfırlanmış sinmişleri bugün bu denli yüksek perdeden kaset konuşması yapabilecek duruma geldiler.

Onlar gelmediler.

Polis birlik olmazsa....

Devlet göz yummazsa...

Gelemezdiler...

Belli ki, bir paylaşım kavgası var; önünde sonunda netleşecektir. Son 19 yılda Türkiye’de İhale Kanunu’nun 159 defa değişmesi ile “vur- tahsil et- teslim et...” sisteminin güçlenmesi arasında bir doğrudan bağlantı olmalı. İhale Kanunu’nun her değişikliğinde organize suç örgütünün sayısında ve onların üyesi tetikçi sayısında artış olmuş. İhale Kanunu ilk çıktığında organize suç örgütleri sayısı neredeyse sıfırlanmış, sindirilmişti. Bugün Türkiye’de organize suç örgütü sayısı 881’e ve bu örgütlerin kullandığı tetikçi sayısı da 13 bin 691’e çıkmış. Bunlar uydurma sayı değil.

Resmi rakam...

Jandarmayı da ve son bekçi kadrolarını da koyarsak polis sayısı neredeyse ordudaki askerin sayısına eşitlendi ve buna rağmen organize suç örgütü sayısı da 881’e geldi dayandı.

Nasıl oluyor?

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



İspatlanırsa idama razıyım diyorsunuz nasıl ispatlanacak?


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “bana koruma polisini sen vermedin mi” türü suçlamalarda bulunan suç örgütü lideri Sedat Peker’e meydan okudu ve “iddianı, iftiranı yargıya taşıyorum. Ben adalete teslimim. Sende operasyon faresi gibi kaçma gel adalete teslim ol. Hayatının bir noktasında benimle temasın var ve bu ispatlanırsa aziz milletimin gözü önünde idam dahil her türlü cezaya razıyım” dedi. Tamam da nasıl ispatlanacak? İçişleri Bakanı’nın istifa etmesi Meclis’te bütün partilerden milletvekillerinin katılımı ile bir araştırma komisyonunun kurulması ve onların bu iddiaları, “hak- hukuk- adalet süzgecinden” kılı kırk yararak araştırması gerekir. İddiaları araştıracak olanların vicdanlara sığacak bir tarafsızlık özelliği taşımaları beklenir. Böyle bir araştırma- soruşturma yapısını başta Bakan Soylu’nun istemesi ve bunun için de önce kendisinin istifa etmesi yerinde olur.